Market rafında yerel üreticiye fırsat doğdu

Gıda fiyatlarındaki artış ve tedarik zincirinde meydana gelebilecek kırılmalara karşı önlem alan market zincirleri, alım yaptıkları üretici sayısını artırmaya başladı. Marka değeri daha uygun fiyatlı olan yerel ürünlere de raflarda yer açan zincirler, bu alandaki girişimcilere fırsat sunuyor.

Özge Yavuz |

Gıda ve perakende piyasasında dinamikler değişiyor. Üretim maliyetlerindeki artışı ürüne yansıtan üreticilerin yanı sıra, ürünü müşteriye sunan perakende zincirlerinin de kendi operasyonel maliyetleri artıyor. Ürün rafa gelene kadar pahalanıyor, tüketici ise elektrikten doğalgaza ve ulaşıma kadar birçok kalemdeki giderleri arttığı için, gıdaya daha az pay ayırmaya başlıyor. Bu durumdan olumsuz etkilenmeye başlayan market zincirleri ise, satış kaybını önlemek için yeni formülleri devreye almaya başladı. Gıda fiyatlarındaki artış ve tedarik zincirinde meydana gelebilecek kırılmalara karşı önlem alan market zincirleri, alım yaptıkları üretici sayısını artırıyor. Marka değeri daha düşük, dolayısıyla daha uygun fiyatlı olan yerel ürünleri de raflara koymaya başlayan zincirler, bu alandaki girişimcilere de fırsat kapısı aralıyor. Bugünlerde görüştüğüm hemen her zincir market yöneticisi, tedarikçilerle olan iletişimlerini daha da artırdıklarını söylüyor. Yeni fiyat geçişlerine direnen marketler, artık tüketiciye bilinen markaların yanında alternatifler de sunuyor. Aslında yıllardan beri bu alanda devrede olan private label (özel markalı) ürünlerin de yıldızı, bu yıl daha fazla parlayacak. Bugüne kadar, ‘6 liraya private label alacağıma 10 liraya markalı ürün alayım’ diyen tüketici profili de artık değişiyor. Pazarda hem yerel markalara ilgi artıyor hem de private label’lara…

Üretici sayısını artırıyorlar

Onur Marketleri Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Tüfekçi yeni dönem tedarik modelini şöyle anlatıyor: Enflasyonla baş edebilmek için işimize daha sıkı sarılmak zorundayız. Dolayısıyla tedarik zincirinin sürekliliğine sahip çıkıyoruz. Fiyat geçişlerimizi daha dikkatli, daha özenli yapıyoruz. Tedarikçilerle daha koordineli bir şekilde iletişimimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Onlarla pazarlık sürelerimiz uzadı. Yüksek fiyatları kabul etmiyoruz. Ürün portföyümüzü daha kontrollü yapmaya çalışıyoruz ve tedarikçi sayısını artırmaya çalışıyoruz.” İşte, Tüfekçi’nin kurduğu bu cümle, yeni tedarikçilere yarattıkları fırsatlara işaret ediyor. Peki, raflara bu zamana kadar girmekte zorlanan yerel üreticiler için şimdi fırsat kapısı aralandı mı? Tüfekçi şunları söylüyor: Tedarik zincirinde kırılma olursa diye tedarikçileri yedeklemeye çalışıyoruz. Yeni başvuruları devreye alıyoruz. Artık raflarda daha farklı, daha etkin yerel markalar da göreceksiniz. Bu markaları artıracağız. Bu dönemde alım gücü düştüğü için daha ekonomik markalara yönlenme olacağını düşünüyoruz. Ayrıca ünlü markaların 2’nci ve 3’üncü segment markalarını da raflara koyuyoruz.”

‘Yerelleri destekliyoruz’

Anpa Toptan Market CEO’su Mehmet Yeğen, yerel markaları desteklediklerini, ürünün kalitesinin iyi olması durumunda bu markalara rafta yer açtıklarını söylüyor. “Bu dönemde bazı ürünlerde kıtlık olduğu için marka gözetmiyoruz” diyen Yeğen, “Artık yerel markaları daha yoğun bir şekilde raflara koymaya başladık. Eskiden 2 marka satıyorsak şimdi 5 marka satıyoruz. Çünkü kesinlikle bir üründe markalardan biriyle tedarik sorunu yaşayabiliyoruz. Alternatifleri artırmamız gerekiyor” şeklinde konuşuyor. Tüketicinin genel olarak bilinen marka tercihinde bulunduğunu belirten Yeğen, yerel ürünlere olan ilginin de arttığı söylüyor.

2022 private label yılı olacak!

Türkiye’de son yıllarda hızla gelişen ve hemen her marketin ürettirdiği private label (özel markalı) ürünler, bu yıl altın çağını yaşayacak gibi gözüküyor. Daha önce private label denemeyen tüketicilerin, enflasyonist ortamda bu ürünlere olan ilgisinin arttığını belirten market yöneticileri, hem kalite hem de fiyat anlamında oldukça başarılı işler yapıldığının altını çiziyor. Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği (PLAT) Yönetim Kurulu Başkanı İmer Özer, private label pazarının 2021’de 100 milyar TL’lik cirosal büyüklüğe ulaştığını belirtiyor. 2022’nin ise tam bir private label senesi olacağını vurgulayan Özer, şunları anlatıyor: “Private label, bilinen A markasıyla arasındaki makası her zaman koruyor. Artan emtia fiyatları, döviz fiyatları, enerji fiyatlarındaki artışından dolayı raftaki fiyatlar mecburen yükseliyor. A markanın fiyatları da çok yukarı çıktığı için, private label’ı denememiş olan tüketiciler, bu ürünleri denemeye başlıyor artık... Eskiden fiyat 10’a 6’ydı, tüketici ‘Ben 10’dan vazgeçmeyeyim’ diyordu. Şimdi 30’a 20 oldu. 30 çok olunca, tüketici 20’yi almak istiyor. Private label ürünler gıda ve gıda dışında bilinen markalara göre ortalama yüzde 40-45 daha ucuz.”

Bu yıl, private label üretmeyen ya da üretmeyi düşünmeyen birçok A markasının, tonaj kaybından dolayı bu alana yöneleceğini söyleyen Özer, “Tüketici kendi kesesine göre hareket edecek, kese dostu olduğu için private label tercih edilecek” diyor. Private label üretim yapan yeni firmaların da devreye girebileceğine işaret eden Özer, “Bu yıl pazarın yüzde 35’in üzerinde büyüyeceğini tahmin ediyoruz” dedi.

NASA keşfetti: Dünya'daki herkesi milyarder edecek asteroit! Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Bakanlıktan kasesi 1000 TL'lik çorbaya inceleme SPK'dan 17 şirketin sermaye artırımına onay ABD'den Rus bankası Gazprombank'a yaptırım Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal