Hazır giyim ihracatına ‘üçlü kıskaç’
Bu yıla umutla giren hazır giyim sektöründe ihracat, üçlü kıskaca girdi. Bir yandan hammadde maliyetlerindeki artış, bir yandan kurdaki sert dalgalanmalar, diğer yandan ise Avrupa’daki kapanmaların uzaması nedeniyle siparişlerin azalması, ihracatı tehdit ediyor.
Haber Merkezi |Hazır giyim ve konfeksiyon, Türkiye’de katma değerli üretim, istihdam ve ihracata katkı söz konusu olduğunda akla gelen ilk sektörlerin başında geliyor. 2020 gibi zor bir yılda bile istihdam rekoru kırmaya devam eden ve ihracatta yılı neredeyse kayıpsız kapatan sektör, 2021’e de umutlu başladı. Bu yıl ihracatta yüzde 10’luk bir artış hedefleniyordu. Ancak son dönemde yaşanan hammadde krizi başta olmak üzere bazı gelişmeler, sektörde moralleri büyük ölçüde bozdu.
Peki sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Hammaddeye erişim dışında sektör başka hangi sorunlarla mücadele ediyor? Sektör bu darboğazdan çıkmak için ne öneriyor? Tüm bu soruları Türkiye’de hazır giyim ihracatının yüzde 65’ine imza atan İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe ile konuştuk…
Üç temel sorun var
‘Yeni rekorlar kırma hedefi ve iddiası ile başladığımız bir yılda, eş zamanlı üç büyük sorun ile mücadele etmek zorunda kaldık’ diye söze başlıyor Gültepe. Sektör için ‘üçlü kıskaç’ olarak adlandırdığı sorunlar listesinin ilk sırasına hammadde maliyetlerindeki artışı koyuyor. İkinci sırada, kurlarda kısa dönemde yaşanan sert dalgalanmaları sayıyor. Üçüncü sırada ise Avrupa’da salgın önlemleri çerçevesinde kapanmaların uzamasının sektöre yansımaları var.
Gültepe’nin verdiği bilgiye göre, Avrupa’dan sipariş gelmediği için mart, nisan ve mayıs döneminde kapasitelerde beklenen doluluğa ulaşılamadı. ‘Çok zor bir üç ay bizi bekliyor’ diyen Gültepe’ye önce son günlerin en sıcak konusu pamuk elyafı ve ipliği başta olmak üzere hammadde maliyetlerindeki artışın kaynağını, sektörün beklentilerini ve çözüm önerilerini sorduk…
Hızlı termin avantajı tehlikede
Sorunun Türkiye’ye özel bir durum olmadığını, pamukta küresel ölçekte bir tedarik sıkıntısı yaşandığını belirten Gültepe, “Sorunun temelinde Çin’in Sincan Bölgesi’nde üretilen pamuğa ABD tarafından ambargo uygulanması yatıyor. Çin toplam pamuk üretiminin yüzde 80’ini Sincan Bölgesi’nden elde ediyor. Doğal olarak, ambargo nedeniyle dünyada bir arz-talep dengesizliği ile karşı karşıyayız. Pamuk elyafında arz daralınca diğer sentetik elyaf ve ipliklere de ilgi arttı. Dolayısıyla arz daralmasına bağlı olarak pamuk elyafı ve ipliğindeki fiyat artışı sentetik elyaf ve ipliğe de yansıdı” dedi. Küreselde artan talebin de etkisi ile içeride yerli üreticinin ihtiyacı olduğu halde pamuk elyafı ve ihracatında kasım ayından bu yana çok ciddi bir artış ile karşı karşıya olduklarını vurgulayan Gültepe, şöyle devam etti: “1 Kasım 2020-28 Şubat 2021 döneminde yapılan ihracata baktığımızda tablo çok net görülüyor. Söz konusu dönemde miktar olarak pamuk elyafında yüzde 23,5, pamuk ipliğinde ise yüzde 35 ihracat artışı var. Üstelik bu ihracatın yapıldığı ülkeler küresel pazarlarda bizim rakiplerimiz. Yerli üreticinin ihtiyacı dururken biz kısa vadeli çıkarlar uğruna, Çin, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Mısır ve Portekiz gibi rakip ülkelere hammadde tedarikine kolaylık sağlıyoruz. Küresel ölçekte ciddi bir tedarik sıkıntısı yaşanırken Türkiye yerli üreticisinin ihtiyacı olan pamuk elyafı ve ipliğini ihraç ediyor. Doğal olarak kısa vadeli çıkarlar uğruna atılan bu adımlar ülkemizdeki hammadde fiyatlarında küreseldekinden daha yüksek bir artışı beraberinde getirdi. Dünya genelinde yüzde 20-25 olan fiyat artışları Türkiye’ye dolar bazında yüzde 35-50 düzeyinde yansıdı. Dahası her geçen gün değişen fiyatlarla karşı karşıyayız. Bizim küresel pazarlarda en büyük avantajlarımızdan biri hızlı termindi. Şimdi bu avantajımızı kaybediyoruz. Çünkü hammaddeye erişimde sıkıntı yaşıyoruz. Daha önce 2-3 haftada tedarik edebildiğimiz iplik, kumaş gibi hammaddelerimizi şimdi ancak altı haftada alabiliyoruz. Terminde yaşanan gecikmeler yüzünden gelen RPT’lere cevap veremiyoruz.”
‘Topuğumuza kurşun sıkmayalım’
Gültepe, hammaddede gelinen noktayı, ‘Kendi topuğumuza kurşun sıkıyoruz’ diye özetledi. Salgın sonrası tedarik zincirinin değiştiğini belirten Gültepe, “Türkiye’ye karşı bir yönelim vardı. Tam da biz yeni markalarla, yeni alım grupları ile işbirliklerine hazırlanırken, hızlı termin gibi önemli bir avantajımızı kaybediyoruz. Acil bir çözüm bulamazsak ve belirsizlik devam ederse fiyat tutturmakta ve sipariş almakta çok büyük sıkıntı yaşarız” dedi. Hazır giyimin katma değerli ihracat yapan bir sektör olduğunu, bugüne kadar ülkenin yerli üretim gücünün korunması için birçok önlemin yükünü taşımak zorunda kaldığını ifade eden Gültepe, “Bugün sürdürülebilir olmayan bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Hammadde ihracatı ve ithalata uygulanan önlemlerin acil olarak gözden geçirilmesi gerekiyor. Muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde sektörün içini rahatlatacak bir çözüme ulaşamadık. Biz her şeye rağmen umudumuzu koruyoruz ve sağduyunun hakim olacağına, kısa vadeli çıkarlar yerine stratejik bir vizyonun er geç kabul göreceğine inanmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Kısa çalışma ödeneği en az 3 ay uzatılmalı’
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, salgınla geçen 2020’de istihdam rekoru kırmaya devam etti. 2019 sonunda 579 bin olan istihdam, Kasım 2020’de 602 bine çıkarıldı. Mustafa Gültepe, “Elbette bu rekoru kırmamızda sektöre nefes aldıran Kısa Çalışma Ödeneği’nin (KÇÖ) çok önemli rolü oldu. KÇÖ konusundaki destekleri için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum” dedi. Gültepe, şöyle devam etti: “Hazır giyim sektörü özelinde konuşmamız gerekirse KÇÖ’nün uygulanmaya başladığı dönemdeki koşullar devam ediyor. Örme dışındaki firmalarımız önümüzdeki üç ay için bekledikleri siparişleri alamadılar. Dahası depolarımız ürün dolu. Mart, nisan ve mayıs ayları sektör açısından çok sıkıntılı görünüyor. Sektörün bu sıkıntılı dönemi daha az hasarla atlatabilmesi ve istihdamını koruyabilmesi için KÇÖ’nün en az haziran ayının sonuna kadar uzatılmasını bekliyoruz. Cumhurbaşkanımız’ın bu konuda sektöre desteğini esirgemeyeceğini umut ediyoruz.”
İlk 2 aylık ihracat: 3 MİLYAR $
Avrupa'da bazı ülkelerde salgınla mücadele kapsamında kapanma önlemleri şubat ayı boyunca devam etti. Ayrıca geçen yıl 29 gün olan şubat, bu yıl 28 çekiyordu. Peki Avrupa’daki kapanma önlemleri ve bir gün kaybı, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün şubat ayı ihracatına nasıl yansıdı? Mustafa Gültepe, tabloyu şöyle özetledi: Türkiye hazır giyim ihracatının yüzde 70’ini AB ülkelerine ve İngiltere’ye yapıyor. Başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri ve İngiltere’de kapanma önlemleri devam ettiği için, şubat ayında hedefimizi yakalayamadık. Şubatı geçen yıla göre bir gün kısa olmasına rağmen 2020 ile başa baş yani 1 milyar 517 milyon dolar ihracat ile kapattık. Ocak-şubat dönemindeki ihracatımız ise geçen yılın aynı dönemine göre binde 9 artış ile 3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Miktar bazında ihracatımızda şubatta yüzde 2,4, ocak-şubat döneminde yüzde 2,3 artış kaydettik.” Kapanma önlemlerine rağmen şubat ayında AB ülkelerine ihracatta olumlu bir performans sergilediklerini vurgulayan Gültepe, “AB’ye ihracatımız şubatta yüzde 7,9, ilk iki ayda ise yüzde 6,2 artış gösterdi” dedi.
Kurda sert dalgalanma; RİSKLİ
Hazır giyim ihracatçısı bugünlerde hammaddeye erişimin yanında eş zamanlı başka sorunlarla da karşı karşıya. Örneğin döviz kurlarındaki sert dalgalanmalar nedeniyle ihracatçılar önlerini göremezken, sağlıklı plan yapma konusunda da hayli zorlanıyorlar. Mustafa Gültepe, Kasım ayında 8,5 TL olan dolar kurunun şubatta 7 TL’nin altına indiğini, mart ayında yeniden 7,5 TL’nin üzerine çıktığını hatırlatıyor ve devam ediyor: İhracatçı için döviz kurunun seviyesinden çok istikrarlı ve öngörülebilir olması önemli. Biz kurun yıllık enflasyona paralel şekilde artmasının en ideali olduğunu düşünüyoruz. Kurda kısa zaman aralıklarında yaşanan sert dalgalanmalar çok ciddi sıkıntı yaratıyor. Kasımda 7.5- 8 TL’den hammadde alıp maliyet yapan hazır giyimci, 7 TL seviyelerinden mal ihraç etmek durumunda kaldı. Diğer taraftan dolar kurundaki gerilemeye rağmen hammadde fiyatları düşmedi, aksine daha da arttı. Bizim de en az yüzde 15 zam yapmamız gerekiyor. Ancak müşteri kaybetme riski ihracatçının elini kolunu bağlıyor. Mevcut tablo sektörün rekabet gücüne ağır darbe vuruyor. Rekabet gücümüzü koruyabilmemiz için doların 7,5, Euro’nun ise 9 TL’nin altına inmemesi gerekiyor.”
İHKİB, hammadde krizini aşmak için NE ÖNERİYOR?
● PAMUK elyafı ihracatı bir yıl süreyle durdurulmalı.
● PAMUK ipliği ihracatı yıl sonuna kadar gözetim altında tutulmalı. Özellikle küresel pazarlardaki rakibimiz olan Pakistan, Hindistan, Mısır gibi ülkelere ihracat kontrol altına alınmalı.
● ELYAF ve iplik ithalatında uygulanan ilave gümrük vergisi önlemleri yıl sonuna kadar kaldırılmalı.
● ÜLKEMİZDE üretimi çok sınırlı olan organik pamuğun ve organik pamuktan üretilen ipliğin ihracatı durdurulmalı.
● VİSKON ve polyester gibi suni sentetik ipliklerden bazılarının Türkiye’de ya hiç üretimi yok ya da üretimi hem kalite hem de nicelik yönünden yetersiz. İthalatta uygulanan önlemler bu ayrım yapılmadan topluca uygulanıyor. Mutlaka bir ayrım yapılmalı. Tedariği Türkiye’den mümkün olmayan hammaddeler önlemlerden muaf tutulmalı.
ABD’ye ihracat artıyor
Dünyanın en büyük hazır giyim ithalatçısı olan ABD’ye ihracatımızdaki artış trendi bu yıl da sürüyor. İlk iki ayda ABD’ye ihracat yüzde 28,6 artışla 123,1 milyon dolara yükseldi. ABD’nin yanı sıra, Polonya, Kazakistan, Çekya ve Avusturya yüksek ihracat artışı sağlanan pazarlar olarak öne çıktı. İki aylık dönemde ihracat Polonya’ya yüzde 25, Kazakistan’a yüzde 58,1, Çekya’ya yüzde 116, Avusturya’ya yüzde 61 arttı. Gültepe, “İlk iki ayda ihracatımızın daraldığı ülkeler arasında AB’den ayrılan İngiltere öne çıkıyor. Ocak-şubat döneminde İngiltere’ye ihracatımız yüzde 7,7 daraldı. İngiltere’nin yanı sıra önemli pazarlarımız arasında yer alan Irak, İsrail, Belçika ve Rusya’ya ihracatımızda ilk iki ayda geriledi. Maske ve koruyucu giysinin ihracatımıza katkısı bu yıl da devam ediyor. İlk iki ayda yaklaşık 176 milyon dolarlık maske ve koruyucu giysi ihracatı gerçekleştirdik” dedi.