Halı sektöründe tezgah satışları başladı
Salgın şartlarının geride kalması ve halı tüketiminin azalması sektörde kapasitelerin yüzde 40-50’lere gerilemesine yol açtı. İHİB Yönetim Kurulu Üyesi Uysal, “Şimdi üreticiler halı tezgahlarını rakip ülkelere satmaya başladı. Geçen sene sadece İran’a 140 tezgah satılmış. Mısır’a ve Hindistan’a bile satılıyor. Kendi elimiz ile rakip yaratıyoruz.” dedi.
Haber Merkezi |Yener KARADENİZ / İSTANBUL
Ev tekstili ve halı salgın döneminde şüphesiz en çok yükselen sektörlerin başında geldi. Evde daha fazla vakit geçirilmesi ve artan sosyal yardımlar, tüketici bütçesinin önemli bir kısmının bu tarz ürünlere yönelmesine yol açtı. Söz konusu gelişmelerin etkisi ile dünyanın en büyük halı üreticisi olan Türkiye, ihracatta rekor kırarken, artan satışlar da yeni yatırımları beraberinde getirdi. Ancak bahar ayları ile birlikte rüzgar tersine döndü ve salgının hafiflemesinin yanı sıra artan enflasyonist baskı ve resesyon endişeleri satışların düşmesine, kapasitelerin de gerilemesine yol açtı.
İstanbul Halı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Uysal, “Geçen senelerdeki talebin devam edeceği beklentisi ile sektör ciddi bir yatırım seferberliği başlattı. Mevcut kapasiteler yüzde 50 arttı. Şimdi işlerin düşmesi ile kapasiteler yüzde 40-50’ye geriledi. Sektör şu anda ciddi sıkıntı içinde.” dedi.
Bu nedenle var olan makine parkının İran, Mısır ve hatta Hindistan gibi ülkelere know-how ile birlikte satılmaya başlandığına dikkat çeken Uysal, “İran Türkiye’den inanılmaz derecede halı tezgahı almaya başladı. Geçen yıl sadece İran’a 140 tane tezgah satıldı. Bu yaklaşan tehlikeyi işaret ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
“Kendi elimizle rakip yetiştiriyoruz”
Bir anlamda Türkiye’nin kendisine rakip yetiştirdiğine dikkat çeken Uysal, şöyle devam etti: “2000’lerin başında bu işi Belçika domine ediyordu. Sonra Türkiye’ye makine sattılar ama gelip hiçbir şey göstermedi, eğitmediler. Sadece makinelerini sattı. Bizim arkadaşlarımız makine ile ekipleri de gönderiyor, işi öğretiyorlar. İran AB’den makineyi alamıyor, ama bizden ikinci el makineyi sıfır parasına alıyorlar. Bizim üreticilerimiz de sıfır fiyatına ikinci el sattık diye seviniyor ama aslında geleceğini satıyor. İran önemli bir rakip. Şu an ambargodan dolayı önü kapalı ama sonuçta İran bu işi bizden daha iyi biliyor. Orta ve üst grupta kat kat ilerde. Sen zaten içerde bir birin ile savaşıyorsun. Katma değerli ürünü de İran’a kaptırıyorsun. Sonra çok ucuz mallar yapmak zorunda kalacaksın. Ya da bırakacaksın. 20 senede kazandığını 10 senede kaptıracaksın. Şu an Mısır’a ciddi bir yatırım var. Mısır Türkiye’den gelen her türlü ürüne engel koyduğu için herkes tezgahını Mısır’a satıyor. Yeni yeni de Hindistan’a satılıyor. Yarın Hindistan ve İran senin için en büyük tehlike.”
Enerjide dönüşüm başladı
Sektörün bir diğer önemli sorunu ise artan girdi maliyetleri. Bunların başında da enerji geliyor. Daha önce genel giderler içinde enerjinin yüzde 7-8 olan payının hali hazırda yüzde 30’a çıktığını anlatan Uysal, “Elektrik-doğalgaz maliyeti ana kalemler haline dönüşmeye başladı. Sektör genelde entegre bir yapıdadır. Halı üretimde nispeten daha düşük olsa da iplikte enerji gideri yüksek. Bu nedenle enerji gideri ciddi bir yük haline geldi.” ifadelerini kullandı.
Bu nedenle sektörde yenilenebilir enerji yatırımlarının arttığını kaydeden Uysal, “Yeni çıkan güneş enerjisi serbestisi bir oranda önemli bir destek sağladı. Gücü olan yatırım yapıp enerji giderini sıfırlama derdinde. Önümüzdeki iki sene herkes bunun peşinde olacak.” dedi.
Çin avantajlı duruma geldi
Dünyada ilginç gelişmeler de yaşanmıyor değil. Bunlardan biri de lojistik maliyetleri konusunda gerçekleşiyor. Uysal, “Çin’in salgın dönemindeki dezavantajı, avantaja dönmeye başladı. Çünkü Çin’den ABD’ye navlunlar çok düştü ama Türkiye’den düşmüyor bir türlü. Şu an Türkiye’den ABD’ye ürün göndermenin payı, Çin’den göndermenin iki katı. O da sıkıntılı bir durum. ABD’nin Çin mallarına vergi uygulaması devam ediyor. Ama şimdi konteyner fiyatları ucuzlayınca ABD’liler Çin’e doğru heveslendi. En orta boy bir toptancı bile yılda 2-3 bin konteynerlik ürün alıyor. 5 bin dolar tasarruf etse bir konteynerde 1 milyon dolar yapar. Bu durum bir tehlike arz edebilir.” diye konuştu.
Konsolidasyon olacak
Uysal’a göre sektörde yaşanan agresif büyüme tamamen borçla gerçekleşti zira sektörün öz sermayesi düşük seviyede. Bu nedenle firmaların ciddi oranda banka borçları ile işlerini döndürdüğünü anlatan Uysal, “Borçlar daha da arttı. Öte yandan hali hazırda finansmana erişim daha da zorlaştı. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yüksek faiz ile borçlanan firmalar ciddi zararlar yazacak. Şu an herkes ayakta kalma çabası içinde. Önümüzdeki senenin zorlu geçeceğini ve konsolidasyonların olacağını tahmin ediyorum. Küçük üreticilerin mecburen büyüklere devrolacağını tahmin ediyorum.” değerlendirmesini yaptı.
Yıkanabilir halıların payı yüzde 80’e ulaştı
Salgın döneminde tüketim alışkanlıklarında ciddi değişim, dönüşüm yaşandı. Bu dönüşüm birçok sektörün aksine sürdürülebilirlik kriterlerine aykırı bir şekilde gerçekleşti. Tüketicilerin artık yıkanabilir, kir tutmayan, ince ve hafif ürünlere yöneldiğini belirten Uysal, “Bol sentetik malzeme içeren ürünler ön plana çıktı. Üstüne kimyasallar uygulanıyor. Dünya sürdürülebilir doğal malzemelerin kullanması ile ilgili talebi varken tüketici talebi tam tersi yönde hareket ediyor. Pamuklu, yünlü, viskon, selülozik ya da organik malzemeler ile ürün almak yerine kimyasal ve sentetik ürünlere talep arttı. Ürünler zaten dekoratif bir malzeme haline dönmüştü, bu daha da arttı. Pazarın yüzde 80’i bu ürünlere dönüştü. Salgın döneminde bu oran yüzde 10-20 civarındaydı. Halıdan kilime geçiş var global olarak.” diye konuştu.
İhracatı ikiye katlayacak formül
Sektörde önemli alt kategorilerden biri de el halısı. 2013’te 139 milyon dolarlık ihracat geçen sene 59 milyon dolara geriledi. Bu alanda lider ülke ise Hindistan. Uğur Uysal, “Türkiye’deki maliyetler çok yüksek. Öte yandan Türkiye’de atölye ya da fabrika tipi seri üretim yapan el halısı üretimi yok. Rakip Hindistan’da bir fabrikada yüzlerce insan el halısı dokuyor. Orada hem işçilik hem de hammadde ucuz. Türkiye’de Türk halısı imajı var. Biz Pakistan, Afganistan gibi Hindistan’a rakip olacak ülkelerde halıları dokutalım son bitirişi burada yapıp buradan satalım diyoruz yıllardır. Burada bir Pazar oluşturalım. Böyle olursa 3 milyar dolarlık makine halısı ihraç ediyorsa 3 milyar dolarlık da el halısı ihracatı yapar.” dedi.
“1 dolara seccade satıyoruz”
Türkiye’nin seccadede yaklaşık bin civarında dokuma tezgahı ile hizmet verdiğini anlatan Uysal, “Manasız bir iç rekabet söz konusu. Yatırımları boş bırakmamak için fiyat ne olursa olsun satalım deyip fiyatı düşürüyorlar. Sadece makine halısı değil, seccadede de aynı şey var. Orada dünyada yüzde 80’lik payla lideriz. Ama lider olduğunuz alanda bile kendi fiyatlarınızı kendiniz düşürüyorsunuz. 1 dolara seccade satılıyor. 90-80 Cent’e sattın diye tartışıyorlar. Tüm bunlar kar marjlarının da düşmesine yol açıyor. Bu üreticilerin kendilerini geliştirip, değiştirip firmalarına yatırım yapmaları lazım. Bunu hep anlatıyoruz. Bu tezgahlarda zamanında Belçikalılar 10 Euro’ya sattılar hala da satan var. Bizim üreticilerimiz 1 dolar ile uğraşıyor.” şeklinde konuştu.
Tezgahta ithalatı düşüyor, ihracatı artıyor
Türkiye istatistik Kurumu verilerine göre halı yatırımlarında 2020 ve 2021’de başlayan yatırım hamlesi halı dokuma tezgah ithalatını artırdı. 2019’da 110 milyon dolar olan ithalat, 2020’de 298 milyon dolara ve 2021’de de 385 milyon dolara yükseldi. Bu yıl ocak-ağustos döneminde ise bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 düşerek 189 milyon dolara geriledi. İhracat ise 2019’da 10 milyon dolar iken bu rakam 2020’de 27 milyon dolara, 2021’de de 34 milyon dolara yükseldi. Bu yıl ocak-ağustos döneminde ise bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 61 artarak 21 milyon dolara çıktı. Bu da tezgah satışlarının arttığının başka bir göstergesi.