Ev tekstili sektörü, evlerimizde günlük ihtiyaçlar için sarf edilen ya da ev dekorasyonunda kullanılan tekstil ürünleridir. Tüller, dantelalar, masa örtüleri, yatak çarşafları, perdeler, yatak farbalaları, yatak örtüleri, battaniyeler, yastıklar, yorganlar, uyku tulumları, havlu ve bornozlar vs. çok sayıda ev tekstili ürünü vardır. Ev tekstili üretiminde, Bursa, Denizli, İstanbul, İzmir ve Uşak gibi illerimiz öne çıkıyor. Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TETSİAD) 1000’e yakın üyesi bulunuyor. Türkiye, dünya ev tekstili ihracatında 4’üncü sırada yer alıyor. Yıllık ev tekstili ihracatımız 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 14,4 azalışla yaklaşık 1,9 milyar dolar olmuştu. Bavul ticareti ve turizm alışverişi de dikkate alındığında toplam ev tekstili ihracatımızın 3 milyar dolara yakın olduğu tahmin ediliyor. İhracatımızda yüzde 31,3 payla havlu ve temizlik bezleri öne çıkıyor. En büyük pazarlarımız ise Almanya ve ABD.
Her şeye rağmen üretmeye devam
TETSİAD Başkanı Hasan Hüseyin Bayram, “Bölgesel savaşlar ve küresel çekişmeler, ekonomik krizler, küresel ticareti ve bizim ihracatımızı da olumsuz etkiliyor. Fakat sanayiciler olarak yine de üretmeye ve ihracatımıza katkı sağlamaya devam edeceğiz. Dünya ev tekstili ihracatında, 2023 yılı verilerine göre Çin, yüzde 52,6’lık pay ile birinci konumda. Hindistan yüzde 7,7 pay ile 2’nci ve Pakistan yüzde 7,4 pay ile üçüncü sırada. Türkiye ise küresel ev tekstili ihracatından aldığı yüzde 3,4 payla en büyük 4’üncü ev tekstili ihracatçısı” dedi. Bayram Türkiye’nin sektördeki ihracat pazarlarının da yüzde 18,3 pay ile Almanya ve yüzde 13,9 pay ile ABD olduğunu belirtti.
Devletimiz üreticiyi gözetmelidir
Sektör ne yapıyor?
TETSİAD Başkanı Hasan Hüseyin Bayram, İstanbul’da düzenlenen ve dünyanın en büyük ev tekstili fuarlarından biri haline gelen HOMETEX’in binlerce yerli ve yabancı firmayı bir araya getirdiğini, 11 holde, yaklaşık 200 bin metrekarelik alanda 700’e yakın firmanın stant açtığını belirtti. Bayram, bir dijital platform olarak kurulan Hometex.org’da da 50 ülkeden binlerce katılımcının tüm ev tekstili ürünlerinin üreticilerini bulabildiğini söyledi. Bayram, şöyle konuştu: “Sektörümüzde markalaşma ne yazık ki ancak son yıllarda önem kazanabildi ve firmalarımız buna yatırım yapmaya başladı. Bu kadar geç kalınmasının nedenleri arasında maliyet etkisi de var. Bu konudaki teşvik ve destekler cazip hale getirilirse firmalarımız daha fazla markalaşmaya gideceklerdir ve yatırım yapacaklardır.”
Türk havlusuna küresel tanıtım desteği verilsin!
Rüzgar ters eserken sağlıklı küçülme stratejisi yapılır
Süleyman Kocasert, firmalara önerilerini de şöyle özetledi: “Nasıl ki talebin arttığı, işlerin hızla çoğaldığı ve finansmana erişimin ucuzlayıp kolaylaştığı dönemlerde büyüme stratejimiz olmalıysa rüzgârın ters estiği zamanlarda da sağlıklı akılcı ve planlı küçülme stratejisi gerekiyor. Atmamız gereken ikinci önemli adım ise markalaşmaya, inovasyona daha fazla önem vermektir. Türk ev tekstilinin geleceği daha özel ürünleri daha düşük adetlerde üretip daha hızlı teslim etmektir. Diğer bir konu da sektörümüzdeki küresel gelişmeleri yakından takip ederek yeni nesil elyafa yönelip sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi, şeffaflık ve takip edilebilirlik üzerine hikâyelerle ürünlerimizi satmaya çalışmaktır. Avrupa başta olmak üzere pazarlar daralıyor. Talepte canlanma ancak, merkez bankalarının sıkılaşmaya ara verip faiz indirmeye başlamasıyla olur ama bu bize en iyimser tahminle 6 aydan önce yansımaz. 2025 yılı ilk çeyreğinin sakin ya da yatay geçeceğini, hissedilir canlanmanın 2025 ortalarında ya da son çeyrekte olacağını düşünüyorum. Bize düşen o zamana başımızı suyun üstünde tutmaya çalışmak.”
Sektörün en köklü firması 60 ülkeye ihracat yapıyor
Gergerlioğlu şöyle konuştu: “İhracatımızda ABD ile Çin başa baş gidiyor. Bu sene en çok Hong Kong’a ürün sattık. Ortadoğu ülkelerinde de özellikle Suudi Arabistan’da canlılık başladı. Bu yıl toplam ihracatımız 6 milyon dolar olabilir ki bu da ciromuzun yüzde 40’ını oluşturur. Döşemelikte, kadifenin toplam pazardaki payı yüzde 5’tir. Son yıllarda Çin’den ‘örme kadife’ ithalatı arttı. Biz ise dokuma kadife üretiyoruz. Yırtılmaya, yanmaya dayanıklı, geri dönüşüme uygun, leke ve su itici kadifeler üretiyoruz.”
Hüseyin Gergerlioğlu, sektörün genel durumuyla ilgili görüşlerini de şöyle özetledi: “Maliyetler artıyor ama dolar değer kaybediyor. Özellikle iş gücü maliyetleri çok yükseldi. Bir yandan da iş gücü açığı önemli sorun. Kalifiye iş gücünde sıkıntı büyük. Yeni nesil, masa başı iş peşinde. Gençlerin gerçek hayatla ilişkileri azalıyor. Bence meslek liselerinin desteklenmesi ve sayılarının artması lazım. Bir de döşemelik ithal eden bazı firmalar var ki bunu menşe değiştirerek yapıyorlar. Bunlarla etkin mücadele edilmeli. Bunlar hem üretimi hem de vergi gelirlerimizi olumsuz etkiliyor.”
Bu yıl ‘kâr yılı değil ar yılı’ oluyor Hepimiz biraz daha sabretmeliyiz
Burkay şöyle konuştu: “Tabii ki bu sıkıntılar sadece Türkiye’de değil küresel olarak dünya genelinde yaşanıyor. Avrupa ve Kuzey Amerika’da ciddi talep daralması var. Bu da ihracatı olumsuz etkiliyor. Biz orta üst segment ürünler ihraç ediyoruz. Bu nedenle Çin ile rekabetten ziyade bu pazarlardaki talep durumu bizi yoruyor. İş gücü maliyetlerimiz de döviz bazında yüzde 40-50 artmış görünüyor.”
Ticaret Bakanlığımızla yakın çalışıyoruz
BTSO Başkanı İbrahim Burkay, küresel çapta bütün ülkelerin enflasyonla mücadele için sıkı para politikaları uyguladığını ve tüketimleri daralttığını hatırlatarak, “Biz bu dönemde özellikle Ticaret Bakanlığı’mız ile yoğun şekilde sıkıntıları aşmak için çalışıyoruz. Özellikle uzak pazarlar için navlun desteği ve o pazarlara giriş için farklı destekler var. Bakan Ömer Bolat bizi her ay iki üç kere topluyor ve istişare ediyoruz. Bu sektör için çok kıymetli. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de bütçede taviz verdiği tek konu ihracata destekler konusudur. Bu da çok önemli. Reeskont kredilerini artırdı, daha avantajlı yeni düzenlemeler de yapacak. Limit artışı, faizlerin önden ödenmeden, rutininde ödenmesi de maliyetleri düşürüyor. Eximbank’ın sermayesini daha da artırmak gerekiyor. İmkânlar doğrultusunda her şey seferber edilmiş durumda” dedi.
Bütün dünyada durgunluk olduğunu buna karşılık ihracatımızda düşme trendi olmadığını söyleyen Burkay, şöyle devam etti: “Zorluklar, 2025’in sonuna kadar devam edecek gibi görünüyor. Son 1 yıldır tüm kesimler zorluk yaşıyor. Uygulanan ekonomi politikalarının işe yaraması şart. Bizim bu politikalara desteğimiz tam. Hepimiz, ülke olarak biraz daha sabretmeliyiz. 2025’in ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin önünü açacak yeni bir dönem başlayacak. İnşallah yine başarı hikâyeleri yazacağız. Bu dönemde şirketlerimiz mümkün olduğunca verimliliğe odaklanmalı, sadeleşmeli ve farklılaşmalı. Bunun için de Araştırma Geliştirme, inovasyon ve tasarım yapmaya devam edelim ki malımız daha rekabetçi ve katma değerli olsun.”
Menşe saptıranlarla etkin mücadele şart
Avrupa’da yaş ortalamasının çok yüksek oluşunun ve pandemi döneminde gerekenden çok fazla alım yapılmasının da satışlardaki daralmayı artırdığını söyleyen Ali Sami Aydın şöyle konuştu: “ABD pazarı yükseliyor ama orada da ölçek ekonomisi kuralları geçerli ve onların istediği kadar üretmek için fabrikalarımızın birleşmesi lazım. Bir yandan içeride maliyet artışı ile kurlar arasındaki çelişki fiyat tutturmayı zorlaştırdı. Biz firma olarak satışları en son yavaşlayanlar arasındayız ama ciroda geçen yılın altındayız. Sektördeki üreticiler için en önemli sorunlardan biri de menşe saptırarak yurt içine sokulan Çin ürünleridir. Bunun için serbest ticaret anlaşmamız olan ülkeleri kullanıyorlar. Malezya, Mısır gibi ülkelerde menşe değiştirip Türkiye’ye sokuyorlar. Bu konuda çok daha etkin mücadele gerekiyor. Hem üretimimiz olumsuz etkileniyor hem de vergi kaçırılıyor. Oysa bizim rekabet gücümüzü artırmak için yeni yatırımlar da yapmamız gerekiyor ama kredi faizlerinin yüzde 50’lerin üstünde olduğu yerde yeni yatırım da olamaz. İhracatçı firmalara Eximbank ve devlet bankalarından özel krediler verilmeli ama nakit olarak vermesinler. Yatırım yapan firmalara kullandırsınlar. Daha önce firmalara kucak dolusu paralar teslim edildi, yatırıma dönmedi. Bir firma, makine aldıysa krediyi ona verin.”
Avrupa’da en ihtiyar ülke olacağız!
Ali Sami Aydın, ev tekstili sektörünün de işçi bulmada zorlandığını söyledi. Aydın, “Bir makine eklesek işçi bulamıyoruz. Türkiye’de 1 milyon kurye olmuş, tekstil ve hazır giyimde de 1 milyon kişi çalışıyor. Nasıl oluyorsa herkes evinde oturarak restoran, market siparişi veriyor. Bu kurye furyası sanayinin iş gücünü kuruttu. Suriyeli sığınmacılar da yetmeyecek Afrika’dan işçi ithal edeceğiz gibi geliyor bana. Çünkü Türkiye’de doğurganlık Avrupa’dan bile daha düşük hale gelmiş. Bu bence ülkemiz adına en önemli sorundur. Doğurganlığın artırılması için devlet çocuk başına destek sağlamalı. Yoksa 20 sene sonra Avrupa’nın en ihtiyar ülkesi olacağız” dedi.