Çimentoda hedef; 2050'de sıfır karbon emisyonu

Paris Anlaşması kapsamında AB ülkeleri karbon emisyonlarını düşürmek için 2 trilyon dolarlık paket açıkladı. Yeni süreçle birlikte, anlaşmaya imza koymayan ülkelerin ihraç ürünlerine sınırlarda karbon vergisi gelecek. Türkiye çimento sektöründe sürece hazırlıklar sürerken, özelikle karbon değeri düşük yakıt bulmada devletin devreye girmesi gerektiği kaydedildi.

Leyla İlhan |

Leyla İLHAN

TÜRKÇİMENTO tarafından başlatılan Anadolu Buluşmaları ‘Türkiye Ekonomisini İnşa Edenler’ başlığı ile sürüyor. Dünya Gazetesi işbirliği ile gerçekleşen online buluşmaların 4’üncüsü, çimento ihracatının önemli üssü olan Mersin’de yapıldı. Panelde, Paris Anlaşması’yla birlikte Avrupa’da artan sürdürülebilir çevreci ekonomi, bu kapsamda AB’nin açıkladığı 2 trilyon dolarlık paket ve Türk çimento sektörünün yeni döneme hazırlıkları, talepleri ele alındı. Panelde yakın dönemde AB’ye ihraç edilen ürünlerde karbon emisyonlarına bağlı olarak karbon vergilerinin getirileceği konuşulurken, hedefin 2050 yılında ‘sıfır karbon emisyonlu ürünler’ olduğuna dikkat çekildi.

Moderatörlüğünü MENA İletişim Ajans Başkanı Suat Özyaprak’ın yaptığı online panelin Mersin bölümüne TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, MEDCEM Çimento Genel Müdürü Murat Kahya, ÇİMSA Genel Müdürü Umut Zenar ile gazetemiz Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve Genel Koordinatörümüz Vahap Munyar katıldı.

Tamer Saka: “Adım atmazsak ihracat ürünlerimize vergi gelecek”

Panelin açılış konuşmasını yapan TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka Tamer Saka, Türkiye’nin karbon yol haritası üzerinde durdu. Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen Paris Anlaşması’nı hatırlatan Saka şöyle dedi:

“Anlaşmada Türkiye’deki tüm sektörleri etkileyen bir durum var. Türkiye Paris Anlaşmasını imzaladı. Ama hala Meclis'te onaylamadığı için resmiyet kazanmadı. Amerika’nın da çıkmasıyla imzalamayan 5- 6 ülke ile sınırlı kaldı. Türkiye bu kategoride daha fazla kalmamalı, aksine bu konuda herkesten önde koşmalı. Biz bu adımları atamayıp Paris Anlaşması’nı imzalamayıp Avrupa karbon emisyonu sisteminin bir parçası olamazsak, sınırda ürünlerimize ekstra karbon vergisi uygulanacak.”

Avrupa'da finansmanın da hızla yeşillendiğini, yeşil finansman desteği alan ülke ve şirketlerin ise öne çıkacağını belirten Saka, “Yeni Paris Anlaşmasını imzalamayan ülkelerin bünyesindeki şirketler çok daha yüksek bir maliyetle finansman alacak. Son kertede müşteriler bu şirketleri desteklemeyecekler. Bu konuda bir opsiyon kalmadığını söyleyebilirim” uyarısında bulundu.

“Sıfır emisyonu hedefimize aldık”

Çimento için AB’nin önemli bir ihracat noktası olduğunu, dolayısıyla sektör olarak bu konuya hem kafa yorup hem de yatırım yaptıklarını vurgulayan Saka, “2050 yılı ‘sıfır’ emisyon hedefini de her sektör gibi ajandamıza aldık. Henüz bunu nasıl yapacağız bilmiyoruz. Ama mevzuatın uygun hale gelmesi, desteklerin tanımlanması gerekir. AB 2 trilyon dolara yakın bir paket açıkladı. Türkiye buradan nasıl bir pay alacak netleştirmemiz gerekiyor. Biz de 2050 hedefini istesek de istemesek de sahiplenmek zorundayız” değerlendirmesini yaptı.

“Avrupa’da karbon ticareti 10 yıldır piyasada”

Atık yönetimi konusunda hala Türkiye’nin gerekli adımları atmadığını belirten Saka şunları kaydetti:

“Son yıllarda bu konuda hazırlıklarını hızlandıran Avrupa’da karbon ticareti 10 yıldır piyasada. Bunun üzerine bir sistem inşa ediliyor, biz sistemde değiliz, bizim bütüncül bir yaklaşımla bir koordinasyon mekanizmasına ihtiyacımız var. Bugün gelinen noktada karşılaştırılabilir ülkelere göre Türkiye çimento sektörü daha iyi durumda. Sürdürülebilirlik alanında en kapsamlı çalışmayı yapıyoruz. Çalışmayı kısa süre sonra tamamlayacağız. Bu çalışma ile AB nezdinden beklentilerimiz ve ödevlerimizi paylaşacağız.”

Tamer Saka: Çimento sektörü küstürülmemeli

Tamer Saka müteahhitlerin, ‘çimentocuların son aylarda fiyat yükselttiği ve ihracat nedeniyle iç piyasa taleplerini karşılanmadığı’ yönündeki suçlamalarına da cevap verdi. Çimentonun 1900’lü yılların başından bu yana Türkiye’nin modernleşmesine katkı sağladığını ve bugün gurur duyulan tüm projelere imza attığını belirten Saka şunları söyledi: “Sadece atık yakma kabiliyeti kazandırmak için bir tesise 10 milyon Euro yatırım yapılıyor. Tüm tesislerde sadece bu yatırımın değeri 1 milyar Euro.1 masa bir sandalye ile iş yapanların uğruna, milyar Euro’luk iş yapan sektörün üzerine çok gelinmemesini temenni ediyorum ve sektör bu noktada küstürülmemeli. Dolasıyla rasyonaliteden uzaklaşmadan karar alıcıları tüm ilgi odaklarını akılcı olmaya davet ediyoruz.”

Ayhan Kızıltan: Yeni Havalimanıyla taze meyve sebze taşınacak

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan da, Mersinin son yıllardaki gelişimine dikkat çekerek, “Lojistikte bir dünya kenti olduk. Tarımda dünyada tanınan, bilinen ve Türkiye'de üretimde ilk sıralarda olan bir kentiz. Son 20 yıldır sanayide de çok önemli ataklar yapıldı” dedi. Kentteki sanayi sitesi sayısının 9’a çıktığını kaydeden Kızıltan, kentte tarıma dayalı OSB’lerin de kurulmakta olduğunu söyledi. Bölge ve bütün Çukurova’nın yapımı devam eden bölge havalimanını beklediğini kaydeden Kızıltan, “2022 sonu- 2023 yılında açılacak düzeye gelen bu havalimanı sadece yolcu taşımayacak aynı zamanda kargo taşımacılığı yapacak. Böylece bölgede tarladan toplanan ürünlerin Avrupa, Rusya ve daha uzak bölgelere taze olarak ulaştırılma imkanı sağlayacak. Bu da bölge tarımına büyük ivme katacak” diye konuştu.

Çimento sektörü 2020’de içerde ve dışarda büyüdü

Tamer Saka, 2018 Nisan’ında sonra, 2019’da da daralan çimento sektörünün, beklenmedik gelişmelerin yaşandığı ve dalgalı bir yıl olmasına rağmen 2020 yılını iç piyasada yüzde 20'ler seviyesinde bir büyümeyle tamamladığını anlattı. Saka “2020 yılı ihracat tarafında rekorlar kırdığımız ve tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştığımız bir yıl oldu. Ama bundan çok büyük mutluluk duymuyoruz. Hala ihracatta yarattığımız katma değer sınırlı” dedi. Saka, 2021 yılına ise salgının sürmesi nedeniyle temkinli iyimserlik içinde girdiklerini belirtti.

“Sınırlarımıza sığmıyoruz, yurtdışı zamanı geldi”

Türkiye’nin, Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 6. büyük çimento üreticisi olarak artık sınırlarına sığmadığını vurgulayan Tamer Saka, Türk çimento oyuncularının gözünü yurt dışına çevirme zamanının geldiğini söyledi. Saka, “Etrafımızda ciddi gelişme imkanları var. Önemli bölgesel oyuncular olabiliriz. Bu konuda adım atanlar var, umarım bu trend devam edecek” diye konuştu.

‘Çukurova Bölgesel Yatırım ve Kalkınma Planı’

Türkiye'deki en büyük sıkıntının sanayi arazisi üretmek olduğunu belirten Ayhan Kızıltan şu öneride bulundu: “Sanayi arazilerini hep kentlere yakın yerlere kurmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bu durum ‘yeşil alan sanayi alanı olmaz’ kavgası çıkartıyor. Ancak AnkaraMersin arası yapılan bir otoyol var. Bu yolun etrafı hep kıraç arazi. Biz de bir araya gelip Çukurova Bölgesel Yatırım ve Kalkınma Planı ortaya çıkardık. Bu amaçla yeni üretim bölgeleri belirleyip bu alanlarda yapılacak yatırımın şekline kadar bir plan hazırladık. Planda Ankara- Mersin- Adana arası, bir sanayi bölgesi olarak Çukurova'ya kadar uzanacak. Bir kaç liman daha olacak. Tarım ve sanayi bölgeleri olacak. Ancak pandemide çalışma durmuştu. Şimdi bu bölgesel kalkınma planını hükümete anlatacağız.”

Kentlerin ve bölgelerin önünü açacak bu çalışmayı yakınlarında bulunan illerin de desteklemesi gerektiğini belirten Kızıltan, “Proje uygulanırsa o koridorda uydu kentler oluşturulacak. İnşaat ve fabrikalar canlanacak. Köyler daha modern hale getirilecek. Oradaki sosyal ve ekonomik yaşam gelişecek” açıklamasını yaptı.

“Yeşil sürdürülebilirlik için devlet desteği şart”

Yeşil sürdürebilirlik için devletin destek vermesinin şart olduğunu savunan Kızıltan, “Bu destek olmazsa sektörlerin bu işin altından kalması zor” dedi. Kızıltan, her ne kadar yapılaşma ve betonlaşmadan dolayı olumsuz bir algıya sahip olsa da, çimento fabrikalarının hem üründe hem de Ar-Ge de yaptıkları çalışmaların hep yeşil sürdürülebilir sistemleri desteklediğini belirtti. Kızıltan, “Bu fabrikalar güneş santralleri kurarak temyiz enerjiye verdikleri önemi ortaya koyuyorlar” diye konuştu.

Umut Zenar: Fabrikanın %20 enerjisi atık ısıdan

ÇİMSA Genel Müdürü Umut Zenar sürdürülebilirlik konusunda çok önemli çalışmalar yürütüldüğünü belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Aslında sektör olarak kendimizi anlatamıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda çok önemli çalışmalarımız var. ÇİMSA olarak atık kullanımı konusunda ciddi bir hedef koyduk. Yıllık atık kullanım oranlarımızı yaklaşık 2 katına çıkaracağız, bu da gerçekten çevreci bir yaklaşım. Mersin Fabrikamızda atık ısı yatırımımız bulunuyor, atık ısıdan ürettiğimiz enerji, fabrikanın toplam enerji tüketiminin yüzde 20’sini karşılıyor. Bu rakam da ciddi bir rakam, sürdürülebilirlik bizim için büyük önem arz ediyor.”

Murat Kahya: Belediye atıkları ile alternatif yakıt miktarı artırılabilir

MEDCEM Çimento Genel Müdürü Murat Kahya ise özellikle belediye atıkları ile alternatif yakıt tüketiminin artırılabileceğine değinerek şunları söyledi:

“Sektör çok ciddi anlamda sürdürülebilirliği ön planda tutuyor. Son 10 yılda yapılmış önemli yatırımlar var. Sektörün karbon emisyonlarını azaltmak için yapacağı belli. Enerji verimliliğini sağlamak, katkılı çimento üretimini ve alternatif yakıt kullanımını artırmak. Bu konularda yürüttüğümüz çalışmalar da var. Yüzde 22 oranında kendi enerjimizi üretiyoruz. Ancak alternatif yakıta yönelme kısmında zorluklarımız var. Ülkemizde yakıt amaçlı atığa ulaşmak çok zor. Bu nedenle yurt dışından atıktan türetilmiş yakıt ithalatı ile ilgili çalışmalar yapmalıyız. Bahsettiğimiz ithalat tehlikesiz maddelerden üretilmiş yakıt ithalatı. AB’de bunun kullanım oranı yüzde 44. Onlar da alternatif yakıt kullanımını yükseltmek için bu gibi çeşitli süreçlerden geçmişler. Bizim de geçici süreyle bu desteğe ihtiyacımız var. Sıfır atık hedefi yapılması gereken güzel bir hedef. Biz de bu konuda destek bekliyoruz. Avrupa ülkeleri gibi atıkları düzenli depolama miktarını azaltmamız lazım. Bu şekilde özellikle belediye atıkları ile alternatif yakıt kullanımını artırabiliriz. Bu konular gerek sürdürülebilirlik, gerekse de sektörümüzün ihracatta rekabet gücü açısından çok öncelikli.”

Vahap Munyar: Çamur yakarak olumsuz algı bertaraf edilebilir

Genel Koordinatörümüz Vahap Munyar da, Mersin’in bir dönem çok çirkin yazlıkların olduğu bir kent iken, son 20 yılda sanayide atağa geçtiğini söyledi. İhtisas OSB’lerinin kurulmaya başlandığı Mersin’in çimento alanında önemli kentlerden biri olduğunu anlatan Munyar, yapımı devam eden havalimanın şehri hareketlendireceğini vurguladı. Vahap Munyar, “Sanayi Bakanı Mersinli, dolayısıyla havalimanı yapımında yaşanan gecikmeyi giderecek diye düşünüyoruz” dedi. Çimentoda sürdürebilirlik için, Atalay Şahinoğlu’nun ‘İzmit Körfezi çamurunu yakmalıyız’ önerisini anlatan Munyar, “Belki sektörün bu yönü anlatırsa olumsuz algıyı bertaraf edebilir” değerlendirmesini yaptı. Munyar, Gaziantepli üreticilerin halı ihraç etmek için kuru yük gemileriyle anlaşma yoluna gitmeye çalıştığını da belirtti.

Hakan Güldağ: Emekli kenti olan Mersin bugün kabına sığmıyor

DÜNYA Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise, 30 yıl önce emekli kenti gibi görünen Mersin'in bugün artık kabına sığmadığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Mersin, Anadolu dünyaya açılmaya başladıktan sora büyük önem kazandı ve Anadolu’yu temsil eden bir kent haline geldi. Kent katlanarak önemini sürdürecek. Ancak liman artık çok sıkıştı. Artık bir plan dahilinde geliştirmek lazım. Bu açıdan bölgeyi dünya nezdinde çok önemli bir havza haline taşıyacak bir plan olarak gördüğüm Çukurova Bölgesel Kalkınma Planı Türkiye'ye örnek olabilir. Çünkü sanayiyle tarımı karşı karşıya getirmemize gerek yok. Akıllı binaları, çevreye uyumlu yapıları öne çıkardığımızda bizim önümüze teknolojik imkan da çıkıyor.” COVID-19 sürecinin tedarikin önemini ortaya çıkardığını vurgulayan Hakan Güldağ, potansiyeli itibariyle Mersin'in kendisini büyük bir denizcilik hamlesiyle taçlandırılarak, lojistikte öncü rol üstlenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu noktada Türkiye'de denizciliğin stratejik sektör olarak bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğine işaret eden Güldağ şunları söyledi:

“Yaklaşık 10 tane büyük konteyner taşımacısı şirket hatları ele geçirmiş, istediği gibi yönetiyor. Oligopol bir piyasa var burada. Son zamanlarda bazıları konsolide de oldu, daha da güçlendiler. Biraz palazlanan olursa onu hemen satın alıyorlar. Bu nedenle üreticiler malını ihraç edecek gemi bulamıyor. Örneğin dünyada parça halıda yüzde 25 pay sahibi olan Gaziantepli halı üreticisi Amerika’ya halı gönderemiyor. ‘Hatlarımız dolu’ denilerek mart ayının sonuna kadar bekletiliyor. Yeni gemi koymalarına da izin verilmiyor. Bu yüzden devlet politikası olması şart.”

“Avrupa yılsonunda karbon vergisi almaya başlayacak”

Hakan Güldağ, Avrupa’da başlayan yeni çevreci üretim politikaları hakkında da şu değerlendirmede bulundu: “Avrupa Yeşil Mutabakatı'ndan Türkiye’nin 600 milyon Euro’luk bir kaynağı dönüşüm için kullanabileceği görülüyor. Burada finansman kaynağı artacak fakat buna uygun projelerin üretilmesi önemli olacak. Türkiye'de 1- 2 bankanın bu konuyla ilgili çalışmaları var. Bankacılık sistemimize de konu henüz intibak etmiş değil. Yeni süreçle birlikte sizin hangi enerjiyle ürünü ürettiğinizi belgelemeniz, onunla ilgili kaç birim enerji kullandığınız, kaynağının ne olduğunu göstermeniz gerekecek, ona göre bu yılın sonunda sınır kapısında karbon vergisi kesmeye başlanacak.” Güldağ, “Bizim Didem Eryar Ünlü bu sürdürülebilirlik konusunda çok faal. Ben de onun üzerinden izlemeye çalışıyorum. Bakıyorum pek çimentocu yok. Onların da olması lazım. Çünkü en önemli meydan okumalardan birisi demir-çelikte olacaksa, biri seramikte, biri çimentoda olacak” dedi. Bu yılın ocak ayında çıkan sanayi 5.0’ın odağında insan ve iklimde sürdürülebilirliğin olduğunu kaydeden Güldağ, “Bizim kendimizi ciddi bir şekilde yeni sisteme entegre etmemiz kazım. Teknoloji odaklı yeni bir sanayi politikası bize büyük avantaj sağlayacak” diye konuştu.

Zeytinyağında 'var yılı'na girildi: Fiyatlar nasıl etkilenir, düşüş görülür mü? Borsa düşerken paniklemek yerine fırsatları yakalayın Bir ilimizde yanardağ riski! Bilim insanları magma odaları keşfetti: Püskürme ihtimali gündemde EYT'liler risk altında! Uzmanı tarih vererek uyardı: Hak kaybına neden olabilir Aile ve coğrafya etkisi: Zengin doğmak mı, aklını kullanarak zengin olmak mı? Apple Watch'unuzun pil ömrünü iki kat artıracak. Şarj sorununu tarihe karıştıracak 10 etkili ayar