Yüksek gerilim trafo üretimine odaklanan Schneider Electric, Ar-Ge’yi merkeze aldı
Endüstrileşme, şehirleşme ve dijitalleşme trendlerine paralel olarak artan enerji ihtiyacına cevap verebilmek amacıyla teknolojik çözümler geliştiren Schneider Electric, yüksek anma gücünde ve yüksek gerilim seviyesinde trafo üretimine odaklanarak, Ar-Ge’de büyümesini sürdürüyor.
Haber Merkezi |Ceylan DEMİR
KOCAELİ - Schneider Electric, 185 yıllık köklü bir tecrübeye sahip küresel bir marka olarak enerjinin güvenli, güvenilir, verimli ve çevreci bir şekilde yönetilmesinde aktif rol oynuyor. Dünyada 100’den fazla ülkede 135 bin çalışanı bulunuyor. Türkiye'de ise 1987 yılından bu yana hizmet veriyor. Manisa ve Gebze’de bulunan yeşil bina sertifikalı 2 üretim tesisi, bin 200’ün üzerinde çalışan ve 200’e yakın yerel iş ortağı ile faaliyet gösteriyor. 2010 yılından itibaren, dünyadaki en son yapılan trafo fabrikalarından birisi olarak Kocaeli Çayırova’daki fabrikasında üretimini sürdürüyor.
Üretim hacmini artırmak ve pazarın ihtiyaçlarına daha verimli ürünler ile çözüm üretebilmek için Ar-Ge yatırımlarının artırılmasına önem verdiklerini belirten Schneider Electric Fabrika Direktörü Abhilash Mishra, “ Schneider Electric olarak kendimizi Avrupa ülkelerinin yeni standardı olan düşük kayıplı trafolar üretimine adapte etmiştik. Bunun yanı sıra geleneksel pazarımız olan petrol ve gaz sektöründe patlamaya haiz ortamlarda ve farklı muhit sıcaklıklarında çalışacak yüksek anma gücünde ve yüksek gerilim seviyesinde trafo talepleri gelmeye başladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr türbinleri için yüksek anma gücünde ve boyut sınırlaması olan trafo talepleri gelmekte. Bu talepleri Ar-Ge, dizayn ve imalat olarak karşıladık ve trafolarımızı dünyanın çeşitli ülkelerindeki sahalara göndermeye başladık” dedi.
Fosil yakıtları alternatif üretecek trafo testlerini bitirdi
Ar-Ge projeleri hakkında bilgi veren Abhilash Mishra, “Gerek lokal, gerekse global olarak çeşitli Ar-Ge faaliyetleri yürütmekteyiz. 2018 yılından bu yana fabrikamız içerisinde Sanayi Bakanlığı’na bağlı bir Ar-Ge merkezi ve Ar-Ge ekibi bulunuyor. Yerel Ar-Ge bütçemiz, yıllar içinde değişim göstermek ile birlikte, geçtiğimiz yıllardaki harcamalarımız 2,5 - 3,5 milyon TL civarındaydı. Global ekiplerle yürüttüğümüz, uzaktan takip edilebilen, akıllı trafolar üzerinde çalıştığımız bir projemiz mevcut. Bu proje dâhilinde çeşitli trafoların üretimlerini tamamladık ve müşterilerimize teslimatlarını gerçekleştirdik. Yerel Ar-Ge ekibimiz ile yürüttüğümüz projelerimiz ise, Atlantik okyanusunda kurulacak LNG üretim platformu üzerinde çalışacak, eksi 50 derece gibi zorlu çevre koşullarında çalışabilen bir trafomuzun teslimatını geçtiğimiz yıl tamamladık. Yine bu kapsamda pazar sınırlarını zorlayan ve çağımızın fosil yakıtlarına alternatif üretmek amacı ile kullanılan rüzgâr türbinlerinin gövde (nacelle) bölümü içerisinde yer alacak, 7 MVA gibi büyük güç, boyut ve ağırlıklardaki ihtiyaçları karşılayan trafolarımızın testlerini bitirdik, üretimlerimiz ise devam ediyor” diye konuştu.
İnovasyon ve Ar-Ge’ye küresel ölçekte 10 milyar Euro yatırım
Ağırlıklı olarak İngiltere, Danimarka, Fransa ve Orta Doğu ülkeleri için trafo üretimi yaptıklarını söyleyen Mishra, “ Dünyada Türkiye’den üretim ve ihracat yapmadığımız çok az ülke var. Geniş bir ürün grubumuz var ve farklı ülkelere farklı standartlarda satış yapıyoruz. 2022 yılı için çift haneli büyüme hedefimiz var. Bu büyüme hedefimize bağlı olarak yeni yatırımlar ve işe alımlar yapıyoruz. Toplamda 550 çalışanıyla Gebze’de faaliyet gösteren trafo fabrikamız, 150 kişilik mühendis kadrosu, 200 kişilik ofis çalışanı ve yüzde 98 ihracat performansıyla tüm dünyaya hizmet veriyor. Gebze Trafo Fabrikamızın içinde yer alan yerel Ar-Ge merkezimiz ise her yıl inovatif çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Globalde her yıl gelirimizin yüzde 5’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Yine bu kapsamda 2015 ve 2025 yılları arasında inovasyon ve Ar-Ge’ye küresel ölçekte 10 milyar Euro yatırım yapacağız” ifadesini kullandı.
Abhilash Mishra, Eylül 2011’de Altın seviyesinde LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifikası ile ödüllendirilen ADH fabrika binasının, Schneider Electric’in enerji verimliliği alanındaki çalışmalarını tamamlar nitelikte tasarlandığını ve inşa edildiğini belirtti. Mishra, “Ayrıca EcoStruxure Power Monitoring Expert (EcoStruxe Enerji Verimliliği) enerji verimliliği uygulamalarımızla daha verimli olması tasarlanan binada yaklaşık 1.000 noktadan kontrol sağlayan gelişmiş otomasyon sistemi ile binanın değişen iç ve dış koşullara bağlı olarak otomatik enerji verimliliği sağlaması ve kullanılan enerjinin birçok noktadan izlenerek devamlı verimlilik artışına açık olması sağlandı. Aydınlatma sisteminde kullanılan varlık sensörleri, LED tipi ampuller ve gün ışığından faydalanılması sayesinde iç ve dış aydınlatma toplamında standardına göre yüzde 36’lık verim sağlandı. Gün ışığından gerek ofisler gerekse de üretim alanında maksimum seviyede yararlanılırken, yüksek performanslı cam, cephe ve ışıklık sistemleri ile enerji tasarruf elde edildi. Ayrıca, trafo imalatına özel geliştirilen havalandırma sistemi ile imalattan kaynaklı havaya yayılan partikül sayısı OSHA (Ocupational Safety and Health Administration) limitlerinin onda birine indirildi. Fabrikamızda su verimliliği de yeşil bina tasarımının önemli bir parçası oldu. Geniş çatıdan toplanan yağmur suyu, özel filtreleme sisteminden geçirilerek içme suyu kalitesinde bina içinde kullanılmasıyla senede yaklaşık 3 bin 600 metreküplük su tasarrufu sağlanıyor. Buna ek olarak atık su arıtma sisteminden de elde edilen yaklaşık 2 bin metreküp su peyzaj sulamasında kullanılıyor” dedi.
Kritik ürünlerde arz talep dengesi
Pandemi sonrası artan elektrik ihtiyacına paralel olarak global transformatör talebinde ciddi anlamda artış olduğunu ve silisli elektrik sac (GOES), yassı çelik, bakır ve alüminyum gruplarında artan talebi hızlı bir şekilde karşılayacak hazır kapasite bulunmamasının fiyat artışlarına ve tedarik sürelerinin uzamasına neden olduğunu vurgulayan Mishra, “Günümüzün küresel ekonomisi ve pandemi şartlarında, çip, transformatör gibi kritik tedarik ürünlerinde arz-talep dengesizliğini yönetmek önem taşıyor. Aynı zamanda nakliye maliyetleri de önemli oranda arttı. 100’ü aşkın ülkede faaliyet gösteren köklü bir kurum olarak bu zorlukları bertaraf edecek stratejilerle tüm müşterilerimize güvenli ve güvenilir hizmet sunmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda kritik ürünlerin stoklarını optimize etmek ve birden fazla kaynaktan tedarik sağlamak kullandığımız yöntemler arasında yer alıyor. Transformatör sektörü de doğal olarak bu durumdan etkileniyor” diye konuştu.