TÜRKONFED’in BİA projesi Hatay’da başladı

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) üyesi olan federasyonların kapasitesini geliştirip, sivil toplum bilincini artırmayı ve ortak akıl ile bölgesel kalkınmayı hedefleyen Sivil Toplum Destek Programı III kapsamındaki Bölgesel İş Ağları Projesi (BİA Projesi), Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DASİFED) ev sahipliğinde Hatay’da başladı.

Haber Merkezi |

HATAY - Antakya Öğretmenevi’ndeki etkinliğin açılış konuşmalarını TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hüseyin Öztürk ve DASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Gül yaptı.Toplantıda sivil toplum kuruluşlarının kapasitesinin artırılması ve ortak akıl ile bölgesel kalkınma adına atılacak adımlar ele alındı.

TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Öztürk, BİA projesi kapsamında bölgelerde düzenlenen üçüncü toplantıyı Hatay’da yaptıklarını belirterek, “Oluşturduğumuz dijital platformumuz üyeler arasındaki sinerjiyi artırırken, bölgesel ve yerel düzeyde kalkınma odaklı projelerin geliştirilmesi için, ortak bir oluşturacak” dedi. Sürdürülebilir bir kalkınma için kamu kuruluşlarının çabasının tek başına yeterli olmadığını ifade eden Öztürk, “Kentin aktörlerinin liderliğinde, toplumun da sürece katılımı ile gelişecek fikirler, verimli Anadolu coğrafyamızda kök salacak, ortak akıl ve ortak vizyon ile  yeşerip büyüyecektir” ifadesini kullandı.

Gül: Liyakat ve ehliyete önem verilmeli

DASİFED Başkanı Gülay Gül de konuşmasında Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş’tan oluşan sorumluluk bölgelerinde ve ülke genelinde özel sektör - devlet işbirliğini kurumsal bir yapıda yürütmek istediklerini söyledi. Gül, “Liyakat ve ehliyetin ön plana alındığı, adama göre iş değil; işe göre adam ilkesi ile hareket edilmesi halinde ülkemizde, adalet duygusunun hakim olmasına katkı vereceğini düşünmekteyiz” diye konuştu.

Sanayi ve hizmet sektörlerinde ihtiyaç duyulan ara eleman sıkıntısına da değinen Gül, bu konuda çözüme yönelik politikalar oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Gül, şöyle devam etti: “Dünya ile rekabet edebilmemiz için başta bölgesel ve ulusal  potansiyele  yönelik inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına gereken önem verilmelidir. Bunun yanında çok geride kaldığımız yeni buluş ve patent nitelik ve niceliklerinde hak ettiğimiz yeri almamız gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi taktirde katma değeri yüksek mal üretimi ve ihracatında istediğimiz yerde olamayacağımız aşikardır. Eğitimli gençlerin daha iyi yaşam umuduyla yurt dışını seçmeleri, bölge ve dolayısıyla ülke kaynaklarının heba olmasına sebebiyet vermektedir. Bizlerin, bu durumu büyük sorun olarak görmesi gerekir. Buna göre  bu konuda  yeni politikalar geliştirmemiz  ve  çalıştay düzenlememiz  gerektiğini düşünmekteyiz.

Üretim ana hedefimiz olmalı

Enflasyon ile mücadelenin, üretimin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olduğunu vurgulayan Gül, “Aşırı döviz kur oynaklığı, geleceğe yönelik üretim ve pazarlama planlamalarını sekteye uğrattığı gibi enflasyon mücadelesine  de olumsuz katkı vermektedir. Ülkemizde sermaye birikimi azdır. Bu konuda devletin ekonomi dışında tutulması düşünülemez. Ülkemiz ihracatında, ileri teknoloji ürünlerinin payı yüzde 2.5 - 3 civarındadır. Bu oranın artırılması gerekmektedir” dedi.

Konuşmasında döviz kurlarındaki yükselişe de değinen Gül, şu değerlendirmeyi yaptı: “2021 yılına, 7.36 ile başlayan dolar kuru, şu anda 14.68’e yükselmiştir. Bu artışın; Hazine, reel sektör, finans sektörü ve ülke vatandaşlarının her birinin, kendi durumuna özgü finansal yüklerinde artış, zarar, fakirleşme gibi olumsuz etkileri olmuştur. Döviz borçlusu işletmeler, yıl sonunda yani 31.12.2021’de hesaplanacak aleyhteki kur farkları kadar giderler/zararlar artacak; karlılık azalacak, döviz mevduatı olanlar hariç, borçlu işletmelerin döviz geliri olması yeterli olmayacaktır. Döviz alacaklısı işletmeler, yıl sonunda yani 31.12.2021’de hesaplanacak lehte oluşan kur farkları kadar gelir yazılacak, fiili fiktif karlılık artacak, varsa zarar azalacaktır.  Bu durumda da henüz tahsil edilmeyen alacaklardan ilave ve erken vergi ödenecektir. Böylece gerek döviz borçlusu gerekse döviz alacaklısı bizim gibi işletmelerin bilançoları bozulacaktır. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu 280 maddesinde verilen yetki kullanılarak, yıl sonu döviz değerlemesi yapılmaması gerektiğini düşünmekteyiz.

Üniversitelerde sistem değişiyor... Tek alanda eğitim için çalışmalar başladı Borsa düşerken paniklemek yerine fırsatları yakalayın Bir ilimizde yanardağ riski! Bilim insanları magma odaları keşfetti: Püskürme ihtimali gündemde EYT'liler risk altında! Uzmanı tarih vererek uyardı: Hak kaybına neden olabilir Aile ve coğrafya etkisi: Zengin doğmak mı, aklını kullanarak zengin olmak mı? Apple Watch'unuzun pil ömrünü iki kat artıracak. Şarj sorununu tarihe karıştıracak 10 etkili ayar