Sakarya ‘da “yeni kuşak” makine üreticisi geleceğe nasıl bakıyor?
SAMİB’in ana amacı, Sakarya’nın makine sektöründe yüksek teknolojili üretim merkezi olmasını sağlamak. Çalıştığı tüm projeler ve attığı tüm adımlar bu ana amaca ulaşmayı hedefliyor. Bunun için amaca uygun, yüksek teknoloji içerikli üretim ekosistemi oluşması için çaba gösteriyor
Haber Merkezi |Sakarya Makine Üreticileri Birliği (SAMİB) yeni yönetimi, ağırlıklı olarak ikinci kuşak makinecilerden oluştu. Yeni oluşum birçok açıdan önem taşıyor. Ülkemizin küresel değer sisteminde sağlıklı bir tedarikçi merkez olması için “akıllı ihtisaslaşmaya” geçmesi gerekiyor. SAMİB Yönetim Kurulu Nasıl Bir EKONOMİ’ye ne yapmak istediklerini anlattı. Beş soruda bir STK’nın amacı, ne yapmak istediği ve nasıl yapacağını okuyucu ile paylaşacağız:
Soru: Sakarya’da makine üretiminde “kurucu babalar” sizlere nasıl bir birikim devretti?
Yanıt: Sakarya Cumhuriyet tarihinde devletin sanayi yatırımları açısından oldukça fazla yatırım almış bir şehirdir. Bu durum erken dönemlerde şehirde bir sanayi kültürü oluşmasını sağlamıştır. Bunun dışında Sakarya’nın geçiş yolları üzerinde bulunması tamircilik kültürünün gelişmesini de sağlamıştır. Bu iki durum, 1960’lı ve 70’li yıllarda çok sayıda kabiliyetli ustanın yetişmesine sebep olmuş ve günümüzde bu kabiliyetli ustaların kurduğu firmalar şehrimizin önde gelen makine imalatçısı firmalarını oluşturmaktadır. Elbette ki sonraki süreçlerde bu kültürün devamı olarak daha genç kuşakların da girişimciliği ile yeni ve bugün çok başarılı olmuş firmalar da kurulmuştur. Ayrıca Sakarya’nın konumunun sağladığı avantaj şehir dışından birçok firmanın ilgisini çekmiş ve bu firmaların da şehrimizde yatırımları olmuştur. Sakarya’daki makine firmalarının varlığı bu gerekçelerle açıklanabilir.
2010 yılında kurulan Sakarya Makine İmalatçıları Birliği (SAMİB) tüm bu firmaların bir araya gelmesini sağlamıştır. SAMİB Türkiye’nin ilk bölgesel makine kümelenmesidir. SAMİB ortaya koyduğu meslek ahlak kuralları bildirgesi ile üyelerinin arasındaki ilişkileri düzenlemiştir. Aslında kurucu babalarımızdan miras aldığımız en önemli birikimin bu olduğunu söyleyebiliriz. Babalarımızın arasında kurulmuş olan, şu anda bizim de bir adım ileriye götürmek için çaba gösterdiğimiz bu karşılıklı saygı, iş birliği ortamının şirketlerimizi ileriye götürecek en önemli faktör olduğunu düşünüyoruz. Her birimiz itibarlı şirketler devraldık. Bugün hem şehrin içinde hem ulusal anlamda bu itibarı kullanarak açamayacağımız bir kapı yok. Elbette ki bu çok önemli bir kredi ve bu kredi kolayca tüketilmemelidir. Büyüklerden aldığımız ticari ahlak bu krediyi tüketmek değil artırarak gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğu vardır.
Soru: Sakarya’da bugünün ve yakın geleceğin makine üretimini geliştirmek için kendinize çizdiğiniz bir yol haritanız var mı, haritanız hangi noktaları işaret ediyor?
Yanıt: Bir şehir için bir başarı hedefleniyorsa bu başarı şehrin tüm kurumlarının iş birliği ile sağlanmalıdır. Sakarya’nın bu açıdan oldukça mesafe kat ettiğini düşünüyoruz. Devlet kurumları, belediyeler, Ticaret Sanayi odamız ve ekonomik tabanlı STK’larımız arasında her geçen gün daha da artan bir sinerji mevcut. Her kurum şehrin menfaatleri doğrultusunda üzerine düşeni yapmakta ve bunun için iş birliği içine girmekten çekinmemektedir. SAMİB olarak şehirde makine imalatçılarını temsil eden en önemli STK konumundayız. Bizler de başta Ticaret Sanayi Odası olmak üzere tüm paydaşlarımızla gerekli işbirliği yaparak şehirde makine üretiminin geliştirilmesi için çalışıyoruz. Bu amaçla hazırlamış olduğumuz bir stratejik planımız mevcut. Yönetim kurulunda bulunan her bir arkadaşımızın büyük özveriyle yürüttüğü projeleri mevcut…
SAMİB’in ana amacı olarak Sakarya’nın makine sektöründe yüksek teknolojili üretimin merkezi hale gelmesini belirledik. Çalıştığımız tüm projeler ve attığımız tüm adımlar bu ana amaca ulaşmayı hedeflemektedir. Bunun için şehrimizde bu amaca uygun yani yüksek teknoloji üretimi ekosistemi oluşması gerekiyor. Bunun için elimizdeki en önemli koz Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde kurulan Doğu Marmara Makine İmalatçıları Organize Sanayi Bölgesi’dir (DOMİOSB). Nitelikli imalatçıların bir araya gelebileceği böyle bir alan ekosistemimizin merkezini oluşturacak. Bir ekosistem oluşacaksa öncelikle hedefe uygun bir altyapının (infrastructure) oluşmuş olmasının şart olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden yeni dönemde DOMİOSB’nin desteklenmesi ve küçük yatırımcıların kuluçka merkezi olarak kullanabilmesi amacıyla bir de küçük sanayi sitesi kurulması çalışmamız var. Yine buna bağlı olarak her seviyede çalışanın beklentilerini karşılayacak düzeyde yaşam alanları oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Yüksek teknolojiyi geliştirecek olan nitelikli personelin şehrimizde kalmasının sağlanması için bu da çok önemli. Bu amaçla ilgili belediyelere şehre ve dokusuna zarar vermeden bu alanların oluşturulması için girişimlerde bulunuyoruz.
Altyapının oluşmasından sonra ekosistemin en önemli parçası olan nitelikli çalışanların kazanılması amacıyla da önemli çalışmalarımız var. Şehrimizde bulunan iki üniversite, Teknokentleri ve Meslek Liseleri ile yakın çalışma içerisindeyiz. AkaDomi adı ile her iki üniversitede de öğrenci kulüpleri kurduk. Buradaki amacımız genç öğrenci kardeşlerimizle erken yaşlarda irtibat kurmak, onların Teknofest gibi Ar-Ge projelerini kulüp üzerinden koordine etmek ve birinci sınıftan başlayarak karşılıklı faydayı sağlamaktır. Burada nihai amacımız şehrin merkezi bir yerinde bir eğitim merkezi oluşturarak hem lise öncesi öğrencileri hem meslek lisesi öğrencileri hem de lisans öğrencilerine yönelik nitelikli eğitimler, akran öğrenmesi ve tecrübe paylaşımını içiren faaliyetleri gerçekleştirmektir. Lise öncesi öğrencilerin üretimi sevmelerini, teknoloji içeren üretim tekniklerine ilgi duymasını istiyoruz. Ülkenin refahının ancak ve ancak üretimden geçtiğini ve geleceğimiz olan gençlerin teknoloji içeren üretime ilgi duymasının önce şehrimizin sonra da ülkemizin geleceğini değiştireceğini düşünüyor ve faaliyetlerimizi buna göre planlıyoruz.
Uluslararası bilinirliği de çok önemsiyoruz. Bu maksatla da hem üyelerimizin ihracatının artırılmasını sağlayacak projeler, hem de muadilimiz global derneklerle iş birlikleri üzerine çalışmalar yapıyoruz.
Sakarya’yı geliştirecek formülün Türkiye’yi geliştirecek formülden çok da bir farklılığı yok aslında. Sık sık kullandığımız bir motto var: “Dünya için Türkiye ne ise, Türkiye için de Sakarya odur” diye. Yani Sakarya’yı pilot alarak geliştirilen her türlü çözüm Türkiye genelinde de başarılı olacaktır diye düşünüyoruz. Biz odağımıza teknolojiyi, insan kaynaklarını ve üretim altyapısını aldık. Üreticilerimizin ölçeğini ve imajını artırmayı hedefliyoruz. Aslında birebir aynı gündemler Türkiye makinecileri için de geçerlidir.
Soru: Sakarya makine üretiminde önemli bir potansiyel bölge. Bölgenin potansiyellerini etkin ve verimli değerlendirmek için neler, nasıl yapılmalı?
Yanıt: Evet Sakarya sanayi üretiminde çok önemli bir merkez... Sahip olduğu 7 adet OSB, Karasu Limanı ve önemli merkezlere yakınlığı ile çok cazip bir yatırım merkezi. 2,5 saatlik bir araç yolculuğu ile ülke nüfusunun yarısının erişebileceği, ülke ekonomisinin ise %70’inin ulaşılabileceği bir konumda. SAMİB’in varlığı ise makine üretimi için şehri daha da cazip ve koordineli bir hale getiriyor. Öncelikle bu konuyu bir tespit etmiş olalım.
Öncelikle şehrin dokusunun korunması çok önemli çünkü Sakarya bir sanayi şehri olduğu gibi bir tarım şehri aynı zamanda. Ülkenin en verimli tarım alanlarına sahip bir şehir, gölüyle, ormanlarıyla, akarsularıyla, deniziyle, yaylalarıyla adeta yeryüzündeki cennet. Biraz önce bahsetmiş olduğum kurumlar arasındaki koordinasyon bu güzelliklerin korunması açısından çok önemli. Bahsettiğim 7 adet OSB’nin alanları bu hassasiyetler gözetilerek belirlendi. Bundan sonrasında da yeni sanayi alanları ve yerleşim alanları belirlenirken bu hassasiyetin sürdürülmesini çok önemsiyoruz.
Bölgenin potansiyeline erişmesinin sağlanması için kaynaklarının doğru kullanılması çok önemli. Modern sanayide kaynaklar; üretim altyapısı, insan kaynakları, ekipman, talep ve finansman olarak beş başlık altında toparlanabilir. Firmalarımızın bu kaynaklara minimum emek ile erişmesi esas olmalıdır. Bunun sağlanabildiği her ekosistem muhakkak başarıya ulaşacaktır. SAMİB olarak biz de bölgemizde bu ekosistemin oluşması için çaba sarf ediyoruz. Gerek DOMİOSB gerekse yeni küçük sanayi projemizle firmalarımıza üretim altyapısı, AkaDomi ile hem mavi hem beyaz yaka insan kaynağı, ülkemizin makine üretimine yapılacak katkı sayesinde nitelikli ekipman ve ihracata yönelik projelerimizle talep sağlamaya çalışıyoruz. Finansman bizim sağlayabileceğimiz bir kaynak değil ne yazık ki. Şehirdeki ve ülkedeki diğer aktörlerin de benzer projeler üreterek bu kaynakları sağlayacak çalışmalar yürütmesi elzemdir.
Soru: Sakarya makineciliğini hedeflenen noktalara ulaştırabilmek için siz girişimcilerin, seçilmiş yerel ve merkezi yönetimlerin ve atanmış yöneticilerin ortak stratejisi ne olmalıdır ki sizlerin önünü açsınlar?
Yanıt: Makine üreticilerinin hatta daha genel olarak sanayi üretimi yapan firmaların ihtiyaçlarından bahsettik. Bu ihtiyaçların karşılanması adına biz üreticiler bireysel olarak veya STK’larımız üzerinden koordine olarak birçok çalışma yürütüyoruz. Sadece SAMİB özelinde değil ülkemizdeki makine üretimi üzerine faaliyet gösteren birçok STK mevcut. Bu çalışmalarımızda merkezi yönetim başta olmak üzere yerel yönetimlerin de bizlere destek sağlaması çok önemli. Bu STK’ların hiçbiri bireysel rant gözetmiyor. Her birimizin amacı ülkenin üretim kabiliyetinin artırılmasıdır. Türk makine imalatçılarının sorunlarını iki kök nedene indirgersek imaj ve ölçek diyebiliriz. Bizler uluslararası pazarlarda ölçekleri bizlere göre çok büyük firmalara karşı rekabet etmek zorunda kalıyoruz. Önceki dönemlerde batılı rakiplerimizle kalite, Uzakdoğulu rakiplerimizle ise fiyat olarak rekabet etmek zorunda kalıyorduk ancak artık rekabette yeni bir dönem başladı. Çin başta olmak üzere Hindistan ve diğer Uzakdoğulu rakiplerimiz çok agresif pazarlama faaliyetleri yürütüyorlar. Çinli üreticiler hükümetlerinden aldıkları desteklerle bizim ana pazarlarımızda hem fiyat hem de kalite olarak tatmin edici ürünler sunuyorlar. Türk makinecilerinin mevcut ölçekleri ile bu rakipleriyle mücadele etmesi imkânsız. Türk Lirası’nın güçlü pozisyonunun da etkisiyle üreticilerimiz ana pazarlarındaki birçok müşterisini Uzakdoğulu rakiplerine kaybetmeye başladı. Bu durum burada da kalmıyor, iç pazarımızı da kaybetme riskimiz söz konusu. Makine ithalatımız hızla yükseliyor, birçok makine üreticisi makine imal etmek yerine ithal etmenin daha makul olduğunu düşünmeye başladı. Bunu çok tehlikeli buluyoruz, üreticilerimiz ithalata yönelirse bu geri dönüşü olmayan bir vazgeçiş olacaktır ne yazık ki. Yıllar içerisinde elde edilen üretim kabiliyetlerinden vazgeçilmemeli. Diğer konu olarak imaj demiştik. Ne yazık ki ülkemizden çok üst düzey ürünler ihraç edildiği gibi çok düşük seviyede ürünler de ihraç edilebiliyor. Bununla ilgili bir denetim mekanizması mevcut değil. Bu kalitesiz ürünler ülkemizin imajını çok olumsuz etkiliyor ve ürünlerimizin genel ederinin düşmesine sebep oluyor. Bence ülke genelinde topyekûn bir tanıtım seferberliği başlatılmalı. Sadece makinemizin değil, ülkemizin imajının yükseltilmesi ile ilgili bir program başlatılmalı. Buna paralel olarak kurulacak bir piyasa gözetimi ile kalitesiz ürünlerin ihraç edilmesi de engellenirse ürünlerimizin genel ederinde bir artış olacaktır. Gözetim için Turqum Programı kullanılabilir.
Yerel yönetimlerin de bizi destekleyebileceği birçok konu var. Bahsetmiş olduğumuz sanayi alanların belirlenmesinde, bu projelerin hızlıca hayata geçirilmesinde yerel yönetimlerin desteğine çok ihtiyaç duyuyoruz. Çalışanlarımıza daha kaliteli bir yaşam vaat edebilmeliyiz. Buna bağlı olarak şehirleşme noktasında yerel yönetimlerin icraatlarını çok önemsiyoruz. Bunun dışında AkaDomi projesinden bahsetmiştim. Yerel yönetimlerin bu tür vizyoner projeleri desteklemeleri gerekli diye düşünüyoruz. Tamamen yüksek teknoloji üreten genç nesil yetiştirme amacı taşıyan böyle bir projeye merkez bulmakta yerel yönetimlerinin desteğine ihtiyacımız var.
Verilecek en büyük destek sorunlarımızın anlaşılmasıdır
Soru: Ülke genelinde Sakarya özelinde “tam yetkili” olsaydınız; hangi konuları mutlaka çözüme kavuştururdunuz?
Yanıt: Aslında parça parça bu soruya cevap vermiş olduk ama tek bir kelime ile özetlemek gerekirse: “Üretmek!”. Üretmeden var olmak kimse için mümkün değildir. Memleketin asıl ve tek beka meselesinin bu olduğunu düşünüyoruz. Sanayi üretimi, tarım üretimi, hizmet üretimi ayırmaksızın üretim yapan tüm paydaşların amasız-fakatsız desteklenmesi şarttır. Burada destekten kastımız yalnızca hibeler değildir. Destekten kastımız sorunlarımızın anlaşılması, kolay çözüm yolları üretilmesi, üretim için alan sağlanması, sağlamla çürüğün ayrıştırılması gibi aslında doğrudan mali yük oluşturmayan desteklerdir. Yani üretim yapmak daha kolay olmalı. Birçok üreticimiz çözüme kavuşturamadığı dertlerinin arasında bocalayarak yıllarını geçiriyor ne yazık ki. Zaman geri getirilemeyen tek ve en önemli kaynağımız. Bu yüzden alınacak her önlem adımlarımızın her seferinde mutlaka ileriye atılmasının sağlandığından emin olmak için olmalı.