Rüzgar ırmaklarının başkenti İzmir potansiyelini kullanamıyor

İklim krizi ile mücadelesi, yarattığı istihdam, enerji arz güvenliği sağlaması gibi birçok faydası bulunan yenilenebilir enerji kaynakları ülkelerin geleceğe daha güvenle bakmasını sağlıyor.

Haber Merkezi |

Duygu GÖKSU

İZMİR - Global Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından hazırlanan “Küresel Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Raporu'na göre, Denizüstü RES kurulumlarının 2030 yılına kadar 30 GW’a ulaşma potansiyeli görünüyor. Türkiye’nin ise 2030 yılı için DRES planı görünmüyor.

Denizüstü rüzgar enerjisi santrali (DRES) kurulumu için Türkiye’nin en verimli rüzgar ırmaklarının bulunduğu bölge olan Ege’nin potansiyelinin de net bir şekilde ölçülmediğini söyleyen Çevreci Enerji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Şallı, finansman kaynaklarının ve koşullarının oluşturulması ve uygun bir yöntemin seçilmesi gerektiğini belirtirken, yatırımcının en çok zorlandığı konunun belirsizlik olduğunu vurguladı.

Dünyada enerji krizinin yaşandığı bugünlerde ve sonrası için de yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayan ülkeleri ekonomik anlamda ciddi sıkıntıların beklediğine dikkat çeken Şallı, “Elektrik üretiminde dışa bağımlılığı fazla olan ülkeleri zor bir süreç bekliyor. İklim krizi odaklı uluslararası anlaşmalarda, fosil yakıttan çıkışın hızlandırılması gerektiği ifade ediliyor. Başta gaz olmak üzere, petrol, kömür ve genel olarak enerji fiyatları rekor seviyelere çıkmış durumda. Enerji emtialarındaki fiyatların artması devam ediyor. Bu da birçok ülkede elektrik fiyatlarının artmasına ve hatta elektrik kesintilerine sebep olacak” ifadelerini kullandı.

2018 yılında 1200 MW kurulu güçte DRES ihalesinin Resmi Gazete’de yayımlandığını ancak talep azlığından dolayı ertelendiğini hatırlatan Şallı, “Türkiye’de DRES kurulumunun olmaması yatırımcıyı düşündüren etkenlerden biri oldu. DRES’lerin karasal RES’lere göre maliyeti daha fazla. Finansman kaynaklarının ve koşullarının oluşturulması ve uygun bir yöntemin seçilmesi gerekiyor. Yatırımcının zorlandığı konu belirsizlik oluşması. Son 15 yılda mevzuat değişikliği ile bir ivme kazanıldı. Türkiye’nin karasal rüzgar enerji kurulu gücü 10 Bin MW’ı geçse de yatırım maliyetleri azalıyor ve bu yatırımların finansı kolaylaşıyor. Fakat potansiyelimizin çok az bir kısmını kullanıyoruz. DRES’lerin kurulacağı alanın, türbin ve temel tiplerinin belirlenmesi gerekiyor. Tek bir plan ve fizibilite çalışması değil tüm unsurların yer aldığı, analizlerin yapıldığı bir planlama olmalı. Kurulum sürecinde özellikle DRES’ler için özel tasarlanmış limanların ve hatta gemilerinizin olması gerekiyor” diye konuştu.

Santrallerin yerlilik oranlarının artırılmasının önemine dikkat çeken Şallı, “Böylece tam bağımsız bir enerji üretim sistemimiz olabilir. Bir rüzgar türbininin yüzde 60-65’i yerlilik oranına sahip. İzmir özelinde İZKA’nın ve ENSİA’nın DRES için kümelenme çalışmaları bulunuyor. Yüzlerce firma bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. Yerli türbin konusunda TÜBİTAK’ın da ciddi çalışmaları bulunuyor” açıklamalarında bulundu.

World Bank Group’un hazırlamış olduğu bir rapora göre, ülkemizin DRES kurulu güç kapasitesi 70 Bin MW olarak hesaplandığını ancak uygulanabilirlik oranının tam ve net belli olmadığını belirten Şallı, “Ülke olarak 2030 yılı için bir hedefimiz bulunmuyor. Burada önemli olan noktalardan biri de kıta sahanlığı meselesidir. DRES’lerle birlikte bu sorun tekrar gündeme gelecektir. Ülkemizin en verimli rüzgar ırmakları Ege Bölgesi’nde bulunuyor. Bu yüzden bir an önce harekete geçilmeli, uluslararası hukuk ve ülke menfaati açısından hızlı hareket edilmeli. Konunun uzmanları tarafından bir Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği kuruldu ve çok önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Ülkemizde çok kıymetli mühendisler var. Teknik kapasitemizi karasal RES’lerde çok geliştirdik. Bir irade ve hedef ortaya konulmalı. Öncelikle DRES’ler için bir mevzuat oluşturulmalı” ifadelerini kullandı. İzmir’de öncelikle potansiyel tespiti ve alan belirlemesi yapılması gerektiğini vurgulayan Şallı, henüz denizde bir ölçüm direğimiz bulunmadığını ve bu nedenle net bir şekilde potansiyelimizin ne kadar olduğunun bilinmediğini sözlerine ekledi.

Bir ilimizde yanardağ riski! Bilim insanları magma odaları keşfetti: Püskürme ihtimali gündemde Borsa düşerken paniklemek yerine fırsatları yakalayın EYT'liler risk altında! Uzmanı tarih vererek uyardı: Hak kaybına neden olabilir Aile ve coğrafya etkisi: Zengin doğmak mı, aklını kullanarak zengin olmak mı? Apple Watch'unuzun pil ömrünü iki kat artıracak. Şarj sorununu tarihe karıştıracak 10 etkili ayar Kredi kartından nakit çekemeyen çözümü böyle buldu: 1 yılda katlandı