ALİ ŞAHİN/BURSA
2023 yılının ikinci yarısı ile birlikte makine sektöründeki varlığı ciddi ciddi hissedilen Çinli markalar, yerli üreticilerin büyük yara almasına sebep olmuştu. Seri üretim makineler konusunda Çinli firmaların sağladığı fiyat avantajı rekabeti olumsuz etkilerken benzer bir durum kalıp sektörü için konuşulmaya başlandı. Özellikle Bursa'da ana sanayi için kalıp imalatı yapan firmaların ikinci tedarikçiye gönderdiği işlerin Çin firmalarına yollamaya başlaması sektördeki kapasitelerin boş kalmasına neden oldu. Sektör temsilcilerinden edinilen bilgiye göre ülkemizde işçilik ve hammadde maliyetlerindeki artışlarının paralelinde Çinli firmaların kapasite avantajı ile sunduğu fiyatlar yerli üreticinin yarısına kadar indi. Geldiğimiz noktada plastik enjeksiyon kısmındaki çözümler ülkemizde kalmaya devam ederken çelik tarafındaki işlerin hissedilir biçimde Çin’e kaydığı kaydedildi.
“Malzeme fiyatlarında bize göre avantajlılar”
2024 yılı iş hacminde bir artış beklemediklerini ve geçen seneye göre bir azalma ihtimali üzerinde durduklarını söyleyen Ermetal Şirketler Grubu CEO’su Yesari Süalp, “Yurtdışı müşterilerimize sürekli teklifler veriyoruz fakat son yıllarda bu tür projelerde müşterilerimiz, Çinli tedarikçileri daha çok kullanılmaya başladılar. Özelikle malzeme fiyatlarında Çin bize göre çok avantajlı durumda, bu avantajlarına kapasite güçlerini de kattığımızda, rekabet gücümüzü her geçen gün kaybetmekteyiz. Bunun yanında maalesef sektörde bu işi yapacak kişileri bulmakta her geçen gün zorlanmaktayız. Yoğun iş dönemlerinde sektör kapasitesinin yetersiz kalması gibi bir durum söz konusu. Bu tarz durumlarda, iş kayıpları yaşandığı gibi, ani yüklenmelerde fazla mesai yapmak durumunda kalmaktayız. Sonuçta bu tür dengesizliklerin proje maliyetlerine yansımaları da olumsuz oluyor. Ayrıca Çin’e karşı rekabet gücümüzün giderek azalıyor ve finansman maliyetlerinin yükselmesi de yeni yatırımların önünde en büyük engeli oluşturuyor” dedi.
“Seri imalatı da vurabilir”
Türkiye’nin kalıp üretimi konusunda dünyanın en güçlü ve yetenekli merkezleri arasında yer aldığını hatırlatan Erbek Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Gençay Güngör, “Bugün kalıp sektöründeki sorunları aşabilmek adına devlet nezdinde bazı önlemlere ihtiyaç var. İç piyasadaki kapasiteyi doldurmadan kalıp konusunda ithalata izin vermemek gerekli. Bu ilave vergilerle sağlanabilecek bir konu. Örnek vermek gerekirse Togg projesinde ilk model için hızlı üretim gerekçesiyle bazı kalıpları 2.-3. tedarikçiler kısmında Çin’e gönderildi. Ama yeni model konusunda bir aciliyet olmamasına karşın yine benzer bir durum söz konusu. Bu sadece bir örnek. Diğer birçok ana üreticide de benzer durum söz konusu. Bugün maliyet avantajı ile kalıp yapan Çinli üreticilerin seri imalat kısmında da gelişmesi durumunda neler olabileceğini düşünmek çok da güç değil. Sektördeki yan sanayi adına vahim şeyler konuşabileceğimiz bir yola doğru gidiyoruz. Kalıp konusu ne yazık ki serbest piyasanın inisiyatifine bırakılmayacak kadar stratejik bir konu. Devletimizin, TSO’ların ve konuyla alakalı STK’ların bu kapsamda birlikte hareket edebilmesi gerekli” ifadelerini kullandı.
“2024 Tier 2 ve altı için kayıp yılı”
Son dönemdeki maliyet artışlarını fiyatlara aynı oranda yansıtamadıklarını anımsatan TKare Mühendislik Genel Müdürü Murathan Toktaş, “Kısmi fiyat artışları ile maliyetleri dengelemeye çalıştık ama halen daha sektörel sıkıntıyı aşabilmiş değiliz. Biz daha katma değerli olan ve ciromuzdaki payı yüzde 15 seviyesindeki simülasyon projelerindeki ağırlığımızı artırmaya gayret göstererek bu sorunu aşmaya çalışıyoruz. Çünkü kalıp tarafında genel bir yavaşlık gözlemleniyor. İç piyasadaki bu yavaşlamanın temel nedeni Çin’e giden projeler. Özellikle Tier 2 üreticilerin kapasitelerinde önemli boşluklar var. Bu konuda önlemlerin alınması gerekli. Yoksa 2024 OEM ve Tier 1’ler için mevcudu koruma, Tier 2 ve altındaki üreticiler için küçülme ve kayıp yılı olacak” diye konuştu.
“Birlikte hareket etmemiz gerekiyor”
Kalıp sektöründe rekabet dengelerinin değiştiğini söyleyen Manas Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Emrah Burulday, “Çin, otomotiv tarafındaki gelişimine paralel olarak sektörde ciddi bir oyuncu oldu. Bugün halen daha birçok büyük üretici Çinli firmalarla çalışırken Hindistan başta olmak üzere Endonezya, Malezya Kısaca Asya tarafında ciddi yatırımlar söz konusu. Özellikle Hindistan tarafında Çin’i taklit eden bir gelişim görüyoruz. Ülke olarak hayata geçireceğimiz ve birlikte hareket edeceğimiz projelere ihtiyacımız var. Çin’in gerek otomotiv satışlarında gerekse de teknolojik ürün ve fason noktasında güçlenmesi ile birlikte sadece KOBİ’ler değil büyük şirketlerde de ciro kayıpları hatta daha büyük sıkıntılar oluşacaktır. Türkiye, otomotiv ve kalıp sektörü şu an Çin’e en ufak bir ihracat yapamamakla birlikte Çin’inde buna katiyetle ihtiyacı yoktur. Devlet olarak Çin otomotiv ve ürünleri noktasında ithalatı kısıtlayacak keskin önlemler almalı diğer noktada gerekli teşvikler, önlemler ve haksız kazanç noktasında satılan ürünlere zam yapan tedarikçiler de denetlenerek artan malzeme ve üretim maliyetlerinin önüne geçilmelidir. Diğer makine ve teçhizat alımlarında da yerli ve milli firmaların sayısı artırılarak Çin’e ve dışa bağımlılık azaltılmalıdır” dedi.