“Açlığa neden olabilecek bir tabloya doğru gidiyoruz”
Dünyada gıda tüketim hızının sürekli arttığını ve gelecek kuşakların mirasının tüketildiğini söyleyen Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, “Üretim artmazsa açlığa neden olabilecek bir tabloya doğru gidiyoruz” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi |AFYON - Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Gıda Kontrol Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı, Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ile Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğinde düzenlenen Türkiye'de Gıda Güvenirliği Çalıştayı'nın açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, dünyada gıda tüketim hızının sürekli arttığı ve gelecek kuşakların mirasının tüketildiğine dikkat çekerek, "Nüfus artışına besin ve gıdayı yetiştirebilmek için 2050 yılında şu anki üretimden yüzde 65 daha fazlası yapılması gerekli. Aksi takdirde nüfusu doyuramadan açlığa neden olabilecek bir tabloya doğru gidiyoruz” açıklamasında bulundu.
Işıkgece, konuşmasında 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar, Türkiye'nin ise 105 milyon olmasının beklendiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:“Dünya ülkelerine bakıldığında 52 ülkede gıda sıkıntısı bulunuyor. Açlık sınırında birçok ülkemiz var. 928 milyon yetersiz beslenen kişi var. 1 milyar insan yoksulluk sınırında ve 45 ülke de su sıkıntısı çekiyor. Buna karşılık da 810 milyon insan obez, aşırı tüketiyor. 12 milyon hektar tarım arazisi yok oluyor. Ekstra binalaşma ve nüfus artışı bütün bunlara ortam sağlıyor. Bir taraftan erişimde problem var, bir taraftan da üretilerek sokağa atılan, doğru düzgün tüketilmeyen ve çok fazla tüketildiği için obeziteye doğru giden çarpık bir düzen var. Bu anlamda Türkiye, çok şanslı bir konumda. İklim özellikleri, endemik bitki çeşitliliği, coğrafi özellikleri ve en önemlisi lojistik açıdan taşımacılıkta dünyanın yüzde 40'ına 4 saatlik uçuş mesafesinde bir konumda bulunuyor. Bunu avantaja çevirmek hepimizin elinde. Yeterli ve güvenli gıda aslında en büyük soru işareti oluşturuyor. Çünkü, yeni nesillerin sağlıklı, güvenli gıdaya ulaşabilmeleri ve bunları zincirin hiç kopmadan sürdürebilir olması bizim için çok önemli."
“Afyon, gıda deposu konumunda”
Çalıştayın açılışında konuşan Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek de Afyonkarahisar'ın Türkiye'nin gıda başkenti ve deposu olduğunu vurgulayarak, "Osmanlı döneminden itibaren Afyonkarahisar, İstanbul'u ve büyükşehirleri besleyen bir şehrimiz. İstanbul'un tükettiği etin büyük bir kısmı Afyonkarahisar'dan gitmektedir. Türkiye yumurta üretiminin yüzde 25'i burada. Vişne, kiraz, haşhaş ve sayamayacağım pek çok ürünümüz, yine sucuk, kaymak ve bal gibi. Dolayısıyla bu çalıştayın Afyonkarahisar'da yapılması da çok önemli." dedi.
Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser, çalıştay kapsamında düzenlenen panelde, taklit ve tağşiş ürünlerde firma ifşa politikasının değiştirilmesi gerektiğinin altını çizerek ulusal ve uluslararası düzeyde markalaşmış köklü şirketlerin ve üretimin yapıldığı şehirlerin uygulanan ifşa politikalarından ciddi biçimde etkilendiklerini bu durumundan ise merdiven altı üretim yapanların lehine işlediğini kaydetti. Serteser, denetimlerin devam etmesini, hataların devam etmesi durumunda cezaların en ağır şekilde uygulanması gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomiye katkı sağlayan, istihdam ve üretimde öne çıkan, marka değere sahip firmalar ile merdiven altı üretim yapan firmalar aynı kefeye konulmamalı. Markalar ve şehirler yıpratılmamalı. Firmaların kendi ellerinde olmayan, ancak üretimde tedarik zinciri ve diğer nedenlerle sıkıntı yaşanan sıkıntılar nedeniyle yaşadıkları marka değerleri telafi edilemiyor. Çalışan personelin yapabileceği sabotajlar, üretim alanında tavuk ve kırmızı etin aynı alanda işlenmesi; perakende satıcısı ve tezgahtarın etiket ve ambalaj değiştirmesi; ürüne farklı bir etiket takılması da marka değeri taşıyan firmaların ürünlerini etkileyen unsurlar olarak öne çıkıyor.”
3 gün süren çalıştayda, farklı üniversitelerden konu ile ilgili akademisyenlerin katılımıyla gıda, et, süt, bitkisel yağlar, arıcılık, şekerleme ürünleri ve gıda güvenirliliğinde üniversitelerin öneminin konuşulduğu 7 ayrı oturum gerçekleştirildi.