Uzaktan çalışma bir pandemi trendi olunca
COVID-19 vakaları arttıkça, dünya genelinde şirketler beyaz yaka çalışanlarının evden çalışmasına karar verdi. Mekandan bağımsız olarak işini teknoloji yardımıyla sürdürebilecek çalışanlar "bilgisayarım neredeyse, ofisim de oradadır” felsefesiyle mesailerine devam etmeye başladılar.
2020 yılbaşında yeni yıl için bir dilek tut deselerdi; belki de tutacağınız dilek, daha esnek saatlerde, ailenize daha çok zaman ayırabileceğiniz bir düzende evden çalışmak olurdu. Kim bilebilirdi ki, dünyayı pandemi kasıp kavuracak ve siz de evden çalışmak zorunda kalacaksınız, çocuklarınız ise derslerini internet üzerinden takip edecekler!
COVID-19 vakaları arttıkça, dünya genelinde şirketler çalışanlarını korumak ve iş sürekliliğini sağlamak için beyaz yaka çalışanlarının evden çalışmasına karar verdi. Mekandan bağımsız olarak işini teknoloji yardımıyla sürdürebilecek çalışanlar "bilgisayarım neredeyse, ofisim de oradadır” felsefesiyle mesailerine salonlarından veya oturma odalarından devam etmeye başladılar. Şirketlerin işleyişi ne kadar dijitalleşmiş ise, ofis dışı, merkezden uzak çalışma yöntemine geçişi de o kadar kolay oldu. Nitekim, dünya genelinde uzaktan çalışmayı ilk adapte eden ve daha sonra da 2021 yazına kadar uzatan çok uluslu şirketlerin başını, Google, Twitter, Facebook gibi teknoloji devleri çekti.
Bir de ait olduğu endüstri uzaktan çalışma yöntemine uygun olsa da, sosyal alışkanlıklar ya da hakim iş kültürü sebebiyle, pandeminin zorunlu kıldığı yeni iş yaşamını benimsemekte zorlanan ülkeler oldu. Pandemi vaka sayılarının zirve yaptığı dönemlerde, Japon hükümeti diğer ülkelerin benzeri bir yol izleyerek, virüsü durdurmanın tek yolunun evden çalışma olduğunu açıkladı. Hala yoğunlukla faks kullanan, yüz yüze toplantılar ile işleri yürütmeye alışmış Japon iş kültürü için bu sarsıcı oldu. Dışarıdan bakıldığında, robotları, akıllı tuvaletleri ve basit gündelik işleri teknoloji ile çözen ultra modern Japonya’nın bu kadar kağıt odaklı olması ironik. Kartvizitlerin dahi katı protokollere uyularak verildiği, resmi evrakın mühürlendiği dijitalleşmenin yeterince yerleşmemiş olduğu bu ortamda pandemi, işlerin devamlılığını büyük oranda etkiledi. Oysa tsunami, kasırga ve deprem gibi doğal felaketlerin sıklıkla görüldüğü bir coğrafyada online sistemlerin hayata geçirilmemiş olması ne kadar ilginç. Belki de pandemi Japonya’ya iş yapış biçimlerini modernize etmenin kaçınılmaz olduğunu gösterecek.
Uzaktan Çalışma Yeni Bir Şey Değil...
Uzaktan çalışma bugün pandemi şartlarında kriz yönetiminin bir parçası olarak uygulanan bir iş yapış biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz 6 ayı evden çalışarak geçiren beyaz yaka işgücü yönetimi önümüzdeki yılları planlarken, ofis alanlarını kısıtlamayı, gerektiğinde vardiyalı çalışmayı, fiziksel toplantıların gerekli olup olmadığını tartışmakta. Uluslararası toplantılar, Zoom toplantılarına, bölgesel zirveler sanal etkinliklere dönüşmüş durumda. Oysa, uzaktan çalışma belli mesleklerin yıllardır uyguladığı, verim aldığı bir yöntem.
Örneğin ben, dijitalleşme sayesinde, 2008 yılında taşındığım Singapur’dan, içerik yönetimi, pazarlama, inovasyon ve editoryal alanlarda Datassist’in başarılarına 12 yıldır katkıda bulunmaya çalışıyorum. Uzaktan çalışmak esneklik vermekle beraber, zaman yönetimi, koordinasyon, açık iletişim ve takım çalışması gibi konularda ekstra özen ve disiplin gerektiriyor. Benim prensibim görev odaklı olmak ve öncelikleri iyi belirlemek. İş, zamanında ve gerektiği gibi yapıldıktan sonra, çalışma saatlerinin sabah 9 akşam 6 olması gibi bir endişe olmamalı. Dünyanın farklı ülkelerinden takımlarla çalıştığınızda, zaman farklılıklarını da dikkate alan uygun toplantı saatleri ayarlamak gerekiyor. Tabii evden çalışmanın en zor yönlerinden biri, ev (özel hayat) ve iş (profesyonel hayat) arasında net bir sınırın kalmaması... Kafama takılan bir konuyla ilgili gece yarısından sonra da, araştırma yapabiliyorum, sabahın 5’inde de. Öncelikler her zaman işten yana kullanılıyor ancak zaman içinde aile-iş dengesini kendine göre kurmayı öğreniyor insan.
Uzaktan çalışmayı benimseyen profesyonellerin uyguladıkları bireyden bireye değişen prensipler mevcut, ancak binlerce uzaktan çalışanı olan şirketlerin tüm organizasyon geneline uyguladıkları ortak kurallar seti de bulunmalı. Bu kurallar seti, çalışma şartlarını oluşturan, denetleyen ve çalışanlara rehberlik eden şirket içi kuralları ofis dışına, evden çalışmaya adapte etmeli. Örneğin, DevOps alanında yazılım ve IT operasyonları hizmeti veren GitLab’ın bir Uzaktan Çalışma Manifestosu var. Öne çıkan maddeler şöyle: GitLab, merkezi bir ofis yerine, dünyanın herhangi bir köşesinden yetenekli olan aday kim ise onları işe alıyor. Sabit çalışma saatleri yerine esnek saatler esas alınıyor. Çalışılan saatlerin uzunluğuna değil, sonuçlara odaklanılıyor. Söz uçar yazı kalır ilkesi her aşamada uygulanıyor: her tür bilgi yazılarak kayıt altına alınıyor ve tüm şirket içinde paylaşılıyor. Bilgi herkese açık, her dokümana çalışanların ulaşması mümkün, iletişim çok yönlü ve hızlı.
Blog yayınlama platformu Wordpress’in içinde olduğu teknoloji şirketi Automattic’in kurucusu, Matt Mullenweg, uzaktan çalışmanın en büyük savunucularından. Geçtiğimiz günlerde, New York Times’a verdiği röportajında uzaktan çalışmanın çevreye ve ekonomiye yararlarını vurgulamış. Uzaktan çalışma Mullenweg’in gelenekselleşmiş çalışma biçimi. 15 yıl önce, uzaktan çalışma henüz birkaç tasarımcı, yazar, ve proje bazlı çalışanın marjinal iş yapma biçimi olarak görülürken, Mullenweg şirketini ofis tutmadan ve yakın gelecekte ofiste çalışma planı olmadan kurmuş. Daha da enteresanı, şirketini beraber kurduğu ortağı, Mike Little İngiltere'de yaşamaktaymış ve ortaklıklarını hiç yüz yüze görüşmeden kesinleştirmişler. İlk günden itibaren, Mullenweg mühendis ve tasarımcılardan oluşan çalışanlarına istedikleri yerden çalışma imkanı tanımış. Maaşlar yaşadıkları yerlerden bağımsız olarak, yaptıkları işe göre belirlenmiş. Yakın zamanda sosyal ağ ve mikroblog firması Tumblr’ı da satın alan Mullenweg, Automattic’in faaliyetlerini 77 ülkede 1000’den fazla uzaktan çalışanıyla yürütmekte.
Uzaktan Çalışma Pandemi Trendi Haline Gelmekte
İşlerini hızla eve taşıyanlar Peter Drucker'ın 1959’da "knowledge worker” terimiyle tanımladığı, belli bir eğitim seviyesine sahip, analitik düşünceyi hizmet ve ürünlerin üretimine, satış ve pazarlamasında uygulayabilen bilgi odaklı çalışanlar. Buna paralel olarak, ofis dışında verimli çalışmayı sağlayan şirketler dijitalleşme yolunda ilerlemiş şirketler. Bu nedenle teknoloji firmalarının bu trendi hızla hayata geçirebildiklerine hatta Twitter gibi bazı firmaların çalışanlarına ucu açık olarak uzaktan çalışma imkanı verdiğine şahit olduk.
Önümüzdeki dönemde pandeminin etkileri sürerken, ülkeden ülkeye yeni dalgalar yaşanırken şirketlerin vermesi gereken kararların başında "insan sağlığı” ve "iş sürekliliği” gelecek. Ofisi güvenli bir şekilde açabilir miyiz? Çalışanların sağlığını hangi tedbirlerle daha iyi koruruz? Maske takma zorunluluğu ile günde 8 saat ofiste olmak çalışanların verimliliğini nasıl etkiler? Evden çalışmak için gerekli teknolojik altyapıya sahip miyiz? Çalışanların sonuç odaklı çalışmalarını nasıl bir işleyişle ve kontrol mekanizması ile sağlayabiliriz?
Pandemi ile mücadelede uzaktan çalışma ile ilgili teknolojilere mi yatırım yapmalı, yoksa ofisi sağlık açısından güvenli bir ortam yapmaya mı? Ya da her iki önlem de önümüzdeki senenin kaçınılmaz önlem ve yatırımları haline mi gelmeli?
Uzaktan çalışmaya odaklanan şirketler uzaktan çalışmayı daha verimli hale getirecek, video konferans, evrak paylaşımı, ortak takvim, elektronik chat gibi organizasyon araçlarının özellikleri üzerinde durulacak, çalışanların fiziksel temas kurmadan ofis dışında olup açık iletişimi güçlendirecek ve sosyalleşmeyi sağlayabilecekleri simülasyonlar yaratılmaya uğraşılacak, sanal etkinliklerin AR veya VR teknolojileriyle daha gerçeğe yakın hissedilmesi için gelişen teknolojilere yatırım yapılacak. TikTok’un yaratıcısı ByteDance video konferans, doküman yönetimi ve chat özelliklerini Lark platformuyla bir araya getiriyor. Aynı ekran üzerinden uzaktan çalışırken elinizin altında olmasını istediğiniz tüm araçları kullanabiliyor ve aynı dokümanın üzerinde aynı anda takım olarak çalışabiliyorsunuz. Ücretsiz olarak lanse edilen Lark’ın kullanımı, KOBİ'ler ve uzaktan eğitim yapan kuruluşlar, öğretmenler ve öğrenciler arasında hızla artmakta.
Asıl ilginç soru, bu uzaktan çalışma trendinin iş yapma biçimimizi ne kadar kalıcı olarak değiştireceği. İş deneyimine, sektöre, bulunduğu mevki ve coğrafyaya göre, farklı farklı görüş bildiren profesyoneller var. Pandemi sonrasında, iş seyahati, turizm, havayolları perakende sektörlerinin nasıl bir geri dönüşü olacağını kestiremediğimiz gibi, evden çalışmanın ne kadar kalıcı olacağını öngörmemiz de zor.