Masal Ülkesinden Plazalara: Sözlerin Enerjisi
Geçen gün oğlum Uzay kendisine birkaç ay önce İstanbul’dan aldığımız Aziz Nesin’in Çocuklara En Güzel Masallar kitabındaki modern masallarından birini heyecanla bizlere okudu.
Haber Merkezi |Ela Erozan Gürsel - Datassist Bordro Servisi/İnovasyon Araştırmacısı
Geçen gün oğlum Uzay kendisine birkaç ay önce İstanbul’dan aldığımız Aziz Nesin’in Çocuklara En Güzel Masallar kitabındaki modern masallarından birini heyecanla bizlere okudu. Seçtiği masalın adı İlerleyelim, Yükselelim, Kalkınalım idi. Masalı belki çocuklara yazmıştı Aziz Nesin ancak biz büyükler hicvediliyorduk ve de gene biz büyüklerin çıkaracağı çok ders vardı.
İlerleyelim, yükselelim, kalkınalım
Masal yeryüzünde bir ülkede geçer. Ülkeden üç kişi başka ülkeleri gezmek görmek, oralarda neler yapılıyor öğrenmek üzere yola çıkarlar. Daha sonra ülkelerine döndüklerinde öğrendikleri yeni şeyleri ülkedeki vatandaşlarla paylaşırlar. Biri ‘İlerleyelim, İlerleyelim, bunu öğrendim’ der. Diğeri, ‘Yükselelim, Yükselelim, ben de bunu öğrendim’ der. Üçüncü gezgin ise, ‘Kalkınalım, Kalkınalım, ben de işte bunu öğrendim’, der. Bu paylaşılanlar halkın geri kalanı tarafından son derece mantıklı bulunur ve benimsenir. Öyle ki, herkesin karşılaştıklarında söyledikleri ‘merhaba, hoş geldin, hoş bulduk, güle güle’ gibi kelimelerin yerine, İlerleyelim, Yükselelim, Kalkınalım denilmeye başlar.
Bu şekilde yıllar geçer, gene üç kişi diğer ülkeleri ziyarete seyahate çıkarlar. Ülkelerine döndüklerinde paylaşırlar halkla gittikleri ülkelerde öğrendiklerini. Birinci gezgin der İlerleyelim, İlerleyelim demekle olmaz İlerlemeli. Vatandaşlar çok doğru demişler. İkincisi gezgin der, Yükselelim, Yükselelim demekle olmaz, Yükselmeli. Vatandaşlar gene kafalarıyla onaylarlar, Yükselmeli diye bağırırlar. Üçüncü gezgin de söze katılır. Kalkınalım, kalkınalım demekle olmaz, Kalkınmalı der. O günden sonra, her karşılaşmada vatandaşlar birbirleriyle şöyle selamlaşır: İlerleyelim, ilerleyelim, der biri, diğer cevap verir; ilerlemeli, ilerlemeli. Ev sahibi misafirini kalkınalım diye karşılar, misafir kalkınmalı, kalkınmalı der.
Aradan gene yıllar yıllar geçer, gene üç gezgin yabancı ülkeleri gezip görmeye giderler. Geri döndüklerinde, vatandaşlara gezdikleri ülkelerde gördükleri yenilikleri anlatırlar. Biri der, İlerlemeli, ilerlemeli demekle olmaz, ilerlemeli ama nasıl ilerlemeli? Dinleyenler bu yorumu çok yerinde bulurlar. Sonra ikinci gezgin söze karışır, yükselmeli, yükselmeli demekle yükselinmez. Nasıl yükselmeli? diye ekler. Üçüncüsü de, ben de yeni bir şey öğrendim; kalkınmalı, kalkınmalı demekle kalkınılmaz. Nasıl kalkınmalı? der.
Masalın son etabında, gene aradan yıllar geçtikten sonra, gene üç gezginin başka ülkelere seyahati sonucunda, yeni bilgileri anlatmak üzere gene halk toplanır. Bu kez, ilk gezgin şöyle söze başlar: nasıl ilerlemeli? diye sormakla olmaz, nasıl ilerlenileceği düşünülmeli der. Doğru, der halk coşkuyla, düşünülmeli. İkinci gezgin, söze girer: Yükselmeli, nasıl yükselmeli diye sormakla olmaz, nasıl yükselinir düşünülmeli. Üçüncü gezgin de, söze katılır: Kalkınmalı, nasıl kalkınmalı diye sormakla olmaz, nasıl kalkılınır düşünülmeli. O günden sonra kimse birbirinin hatırını sormaz. Nasılsın, iyi misin, teşekkür ederim gibi sözler unutulur gider. Herkes ilerlemek, yükselmek ve kalkınmak üzere konuşur durur…
Masal her masal gibi ‘Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde tekerlemesiyle başlar ve yükselelim, yükselmeli, yükselmeli demekle olmaz nasıl yükselmeli diye sormalı, nasıl yükselmeli diye sormakla olmaz nasıl yükselineleceği düşünülmeli şeklinde devam eder, ve de her masal gibi onlar erdi muradına biz çıkalım kerevete diye biter. Ortadaki masalın özünü oluşturan ilerlemek, yükselmek, kalkınmak üzerine tekerleme hayatımızdan kesitler içerir.
Aziz Nesin’in masal ülkesinden plaza kültürüne: Sözlerin enerjisi
Düşüncelerimizin her biri enerjidir. Hele ki düşünceyi söze döktüğümüzde, onu gerçek yaparız. Bu sebeple düşünmeden konuşmak veya düşüncelerimizi bir süzgeçten geçirmeden paylaşmak çoğu zaman yarardan çok zarar getirir. Sevgili Aziz Nesin’in masalında, olumlu ve güçlü sözler kullanılır: İlerlemek, yükselmek, kalkınmak hep iyi şeylerdir. Ancak bu sözler ne kadar anlamlı olursa olsun, tekrar tekrar söylenip harekete geçilmediği sürece hem kelimelerin anlamı boşalır, hem de söyleyenler anlamsız bir konuşma içine sürüklenirler. İnsanoğlu sürekli duyduğu şeyi duymaz olur, kulak arkası eder. Bir yandan da, bu anlamını yitiren sözler hangi sözlerin yerini almıştır unutulmamalıdır. Öyle ki, hatır sormak unutulmuş, kişilerin birbirleriyle ilgili öğrenecekleri, yardımlaşacakları, birbirlerine destek olacakları konuşmalar ortadan kalkmıştır. Slogan tadında bir ‘ilerleme, yükselme, kalkınma’ üzerine bir serenat yapılmakta, kimse kimseyi gerçek anlamda duymamakta dinlememektedir. Ve de herkes aynı şeyleri söylemekte ve dinlemektedir. Kimse farklı bir şey söylemez olmuştur. Farklı düşüncelere, seslere, görüşlere yer yoktur.
Bu aynı seslerin duyulduğu düzen bana plaza kültürünü anımsattı. İş yaşamımızda çoğu zaman kurumsal hayatın bir parçası olarak belli kalıpların içine sıkışmış durumdayız. Bu kalıplar giyim kuşamımızı, davranış tarzımızı ve konuşmamızı belirlemekte. Kurumun kültürü konuşma şeklimizi, tercih ettiğimiz ya da farkında olmadan kullandığımız kelimeleri şekillendirmekte. Örneğin, birçoğumuz öyle kullanılanageldiğinden ya da herkes öyle yaptığından bazı İngilizce kelimeleri ağzımızdan düşürmüyoruz: ‘toplantılarda brainstorming yapar, takıma gerekli konularda brief verir, komplike tarafların clear olmasına dikkat eder, meeting’i lead ederken, schedule içinde olmaya özen gösteririz. Teknolojiyle bu denli iç içe olduğumuz bir dönemde offline olma şansımız yoktur. Leader olmak bunu gerektirir.’ Çok yabancı kelime kullanınca daha çok biliyor olur ve duruma hakim görünürüz. Yoksa her yönetici bu dili kullandığından kendimizi bu dilde akışkan konuşmak için şartlar mıyız… bilinmez. Bazen iş çevresi gereği bu sözleri kullanırız, kimi zaman içini doldurmadan, kimi zaman doğru anlamında kullanmadan, ağız alışkanlığıyla.
Aynı merhaba demek yerine ilerlemeli demek gibi, nasılsınız diyeceğine yükselmeli demek gibi, teşekkür ederim diyeceğine kalkınmalı ama nasıl demek gibi…