Hadi Fabrika Ayarlarına Dönelim

Financial Times editörü Andrew Edgecliff, İK takımlarına çalışanların temel ihtiyaçlarına odaklanmalarını öneriyor.

Haber Merkezi |

Ela EROZAN GÜRSEL-Datassist Bordro Servisi/İnovasyon Araştırmacısı

Çocukluk yıllarımdan itibaren insan kaynaklarına yakınlık duydum. Annem uluslararası bir firmada İnsan Kaynakları yöneticisiydi. İşe alımdan performans yönetimine ve çalışanları geliştiren profesyonel eğitimlere insan kaynaklarının temel işlevlerini hep kendisinden duyarak büyüdüm. Annem çok sevdiği ve saygı duyduğu şirketinin bir aynasıydı. Hergün zarif tayyörünü giyer, güleryüzlü ancak ciddi duruşu, kendine güvenen ses tonuyla iş görüşmelerine girer, şirkete en uygun adayı seçerdi. İnsandı baktığı, işini en iyi şekilde yapacak, iyi niyetli, çalışkan, şirketi daha iyi günlere taşıyacak insanlar. O da şirketin yüzü olarak şirketi adeta etten kemikten bir insana dönüştürüyordu. Bir yandan şirketin verimini arttırmaya çalışırken, diğer yandan çalışanların emeklerinin karşılığını almasını sağlıyor, kimi zaman ihtiyaç duyana şirketin avans vermesi için firsat sağlıyor, kimi zaman kişinin potansiyelinin değerlendirilmesi için yurtdışı olanakları sunuyordu. Bu felsefe ile, şirkete güvenen yıllarla kendilerini aşarak çalışan bir çalışanlar grubu yaratıyordu. Belki içinizden bu 80-90’ların naif iş dünyası diyebilirsiniz ancak kontrolden çıkacak şekilde karmaşıklaşan bugünün iş dünyasında bu temel İK prensiplerine dönmek belki de asıl ihtiyacımız olan şeydir.

Financial Times editörü Andrew Edgecliff e-Johnson’u İK takımlarına önerisi bu paralelde, çalışanların temel ihtiyaçlarına odaklanmaları. Çalışanlar nelere değer veriyor? Hibrit çalışma, toplu işten çıkarmalar, yoğun çalışma ve stres kaynaklı tükenmişlik sendromu, komplike İK şemaları, çeşitlilik ve çalışan yaşamının kalitesi gibi birçok alana bölünmek yerine, İnsan Kaynakları’nın görevi, aynı eski günlerdeki gibi, doğrudan çalışanların ihtiyaçlarına konsantre olmak olmalı.

Küresel ekonominin krize gitmesi ilk etapta teknoloji şirketlerinde işten çıkarmaları tetiklerken, gelecek sene ilk iki çeyreği kapsayan yakın dönemde işe alımlar durduruldu. Dolayısıyla, İK’nın yeni işe alımların oryantasyonu gibi görevleri bir süreliğine rafa kaldırılmış durumda. Tabii bir yandan da, işlerine son verilen İK personelleri var, yapılacak işlerin azalması ile çalışan sayıları da azaltılmış oldu.

İK profesyonelleri yönetim ve çalışanlar arasında, yükselen enflasyonun maaşlara yansıması üzerine büyük baskı görüyor. Bir yandan, yönetimin geçen senelerde yan hak olarak sunduğu birçok avantaj kemer sıkma politikalarıyla yok olurken, çalışanlar hem işlerini hem de maaşlarını korumak için IK ile sıkı temastalar. Bu sıkışmışlık ve belirsizlik içinde, İK’nın fabrika ayarlarına dönmesi ve temel fonksiyonlarına sıkı sıkıya sarılması gerekli. Doğru işe alım, mevcut çalışanı motive etme ve üretimini arttırma ve de potansiyelini optimumda kullanan çalışanlar geliştirme İK’nın asıl misyonu.

Çalışan iyiliği meditasyon app’leriyle sağlanmıyor

Google ve Facebook gibi son 10 yılın ‘cool’ şirketlerinin kurdukları ‘ekstra yan hak’ sistemi çalışanları Alice Harikalar Dünyasına götürüyor ve o renkli dünya kişinin gerçek dünyası halini alıyor. Spor salonuna üyelik, şekerden cipse, sandviçe kahveye tam teşekküllü ücretsiz kafeteryalar, seyahat, spa vb haklar… dolgun maaşlardan daha çok dikkat çekiyor bu gibi ekstralar, bu tür bonusları olmayan şirketlerin çalışanlarında gıpta uyandırıyor. Teknoloji firmalarına girmek için can atan gençler de şekerle kandırılan çocuklar konumunda. O yaşam stilini ne iş yaptıklarından daha çok önemser oluyorlar.

Bu göz boyayan yan haklar çalışan memnuniyetini alternatif bir realiteye çekiyor. Bir yandan, çalışanlar şirketin maaş yanında ne gibi avantajlar sağladığına gereğinden fazla dikkat ederken, diğer yandan şirketler çalışana nasıl renkli dünyalar yaratacaklarını şaşırıyorlar. Kafeterya, seyahat ve spor kulübü gibi avantajlar sağlayamayan şirket meditasyon app’ı üyeliği veriyor, kitap kulübü kuruyor, yoga dersleri düzenliyor. Yanlış anlaşılmasın tüm bu aktiviteler çalışanların iş dışında sosyalleşmesi, birbirleriyle zaman geçirmeleri ve kurum kültürünün sağlamlaşması için güzel çalışmalar. Ancak eğer bir şirket çalışanlarının temel ihtiyaçlarını karşılayamazsa, tüm bu ekstralar havada kalmaya mahkum, hatta kimi zaman geri tepip çalışanların memnuniyetsizliğini daha artırmakta.

Nedir bu temel haklar?

Emeğinin karşılığını almak. Piyasa standardında maaş almak. Yapılan işin takdir görmesi. Çalışanın özgür iradesiyle görüşlerini dile getiriyor ve geri bildirim alıyor olması. Yöneticilerin takımlarını geliştiren ve üretime katkı sağlayan yönetim anlayışları. Kariyerde ilerleme fırsatları. Ezici değil, kamçılayan bir rekabet ortamının yaratılması.

Temellerin sağlanıp sağlanmadığını birkaç basit soruyla kontrol etmek mümkün: Çalışanlarınız hak ettikleri ücreti alıyorlar mı? Fikirleri ve şikayetleri yöneticileri tarafından duyuluyor ve çözüm üretiliyor mu? Kariyerlerinde ilerliyorlar mı? Esnek çalışma özgürlükleri var mı? Kişisel veya iş odaklı bir kriz durumunda ihtiyaç duydukları desteği şirket sağlıyor mu?

Her çalışan emeği karşılığı para alır. Meslektaşlarından düşük maaşla çalışmak çalışanı değersiz hissettirir, haksızlığa uğradığı hissiyle çalışan ancak zorunluluktan bir süre duruma göz yumar ve fırsatını bulduğunda daha iyi imkanların peşinden gider. Yaptığı işin sürekli eleştirilmesi çalışanın performansını kötüleştirir, sürekli hale geldiği takdirde çalışan iyi bir iş çıkarma motivasyonunu yitirir. Çalışanların en yaygın şikayetlerinden biri yöneticileri tarafından desteklenmemek. Yöneticilerin doğası insan veya süreç yönetimi odaklı olabilir ancak her iki yönetici tipi de doğru eğitim araçları ve performans metrikleriyle çalışanlarının potansiyellerini ortaya çıkaran yaklaşımları benimseyebilirler. Çalışanların geleceklerine dair bir yol haritasına ihtiyaçları vardır, kimse yerinde durmak istemez, hedefl eri belirleyip onlara bir bir ulaşmak ister. Ve de günün sonunda, çalışan, yönetici, patron, kim olursa, olsun, herşeyin biz insanlar için olduğu esastır. Kötü günümüzde şirketimizin arkamızda olduğunu bilmek en büyük güçtür. 

İK’nın temellerine dönüp çalışanın değerli bir insan olduğunu hissettirin. Hak ettiği maaşı alan, iyi iş yapması teşvik edilen, önerileri duyulan ve yarın daha iyi işleri yapacağını hisseden çalışanlar kendileri için parlak bir gelecek yaratacaklardır.

AFAD'dan yurt geneli için kritik açıklama Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Eğitime kar engeli: Birçok ilde okullar tatil edildi! TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? Resmi açıklama geldi Bitcoin 100 bin dolar rekorunu ne zaman kırar? Dünyanın en pahalı alışveriş caddeleri açıklandı: İstiklal Caddesi kaçıncı sırada?