Geleceğin iş alanlarına yetenek yaratmak

DÜNYA'nın İK'sı programımızın bu haftaki konuğu Communisis Güney Avrupa İş Geliştirme Müdürü Pınar Zeytinoğlu oldu. Zeytinoğlu ile özellikle iş hayatına yeni atılan gençleri yakından ilgilendiren bir mesele olan "Geleceğin İş Alanlarına Yetenek Yaratmak" konusunu ele aldık.

Haber Merkezi |

Ayşe Nazmiye UÇA - Datassist Bordro Servisi / Yönetim Kurulu Başkanı

Bugün özellikle İnsan Kaynaklarının iş geliştirme alanında konuşmak istiyoruz. Çünkü yakın gelecekte meslekler ile ilgili büyük bir değişim bekleniyor. Haliyle her değişim arifesinde olduğu gibi şu anda da birçok kafa karışıklıkları var. “Geleceğin meslekleri” kimi zaman hiç de beklenmedik yerlerden çıkabiliyor. İnsan Kaynaklarının da yeni akımları takip edip, çalışanları uyumlandırmak gibi bir misyonu bulunuyor.

13 sene önce, “pazarlama satın alma hizmetleri” alanını Türkiye’ye bir İngiltere firması ile getirmiştim, bu konuda öncü isimlerden birisi olduğumu söyleyebilirim. Alan Türkiye’de çok yeni olduğu için İnsan Kaynakları tarafında, kaynak bulmakta çok büyük zorluklar yaşadık. Başta perakende olmak üzere FMCG, ilaç, teknoloji ve hizmet sektöründeki birçok global şirketin pazarlama satın alma süreçlerini yürütüyoruz. Müşterilerimizin bütçesini en optimum şekilde kullanarak; stant, broşür, promosyon gibi pazarlama, satış hatta İK ekiplerinin ihtiyacı olan tüm ürünler için satınalma ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Burada satın aldığımız materyaller markaları temsil ettiği için çok önemli bir rol üstleniyoruz. İşe alım yaparken, özgeçmişinde yalnızca satın alma yapmış bir kişinin bizim operasyonlarımız için yeterli olmadığını gördüm. Çünkü müşteri ilişkilerini, üretim tekniklerini, teknik bilgiyi bilmeden; müşterinin istediği satın almayı yapamazsınız.

Gerçekten sektörünüz oldukça niş. Sizinle benzer duyguları ben de yaşadım. Datassist’in ne yaptığını anlattığımda insanlar duraksıyor, anlamlandırmaya çalışıyor “Bu nasıl iş?” diye soruyorlardı. Aradan 22 sene geçti. Bizden sonra da birçok bordro outsourcing firması açıldı ve sektörün bilinirliği arttı. Ben de şaşırarak dinledim sizi. Ancak bu ve bunun gibi daha birçok sektör açılabilir.

Elbette. İşlerini outsoruce eden firmaların üzerinden inanılmaz bir operasyonel yük kalkıyor. Tam kapasiteli bir şekilde ana iş kollarına odaklanıyorlar. Bir outsource firmasında çalışıyor olmanın da çok büyük avantajları var. Az önce de bahsettiğim gibi bizim ekip arkadaşlarımız hem müşteri ilişkilerine, hem üreticiye, hem de teknik bilgiye hâkim oldukları için, kendi kariyerleri anlamında da önlerinde birçok kapı açılıyor.

“Bizde Herkes Kendi İşinin Patronu”

Peki, gençlere bu işi teklif ettiğinizde nasıl tepki alıyorsunuz?

Bu iş çok meşakkatli bir iş… Gençlere iyisiyle kötüsüyle her şeyi anlatıyoruz. Onlara kendi işlerinin patronları olduklarını söylüyoruz. Elbette, onları da denetleyen yöneticileri var. Ancak herkese kendi işinin patronu olacağı alanlar açıyoruz. Zaten bu alanı yaratmazsak, istediğimiz insan kaynağını bulamayız. Küçük bir kuruluşuz, hiçbir ülkede 15-20 kişiyi aşmıyoruz. Uzaktan çalışma, hibrit çalışma gibi modeller 13 yıldır benim hayatımda var. Belli müşterilere odaklanıyoruz, kimi zaman onsite (müşteri ofislerinde) çalışıyoruz. Her zaman esnek çalışıyoruz. Yani saat 6’ya gelirken çıkmaya hazırlanan bir personelimiz hiçbir zaman olmadı. “Onu yapacağına; işin bittiyse, 3’te çık. Kendine kaliteli bir zaman yarat. Ertesi gün enerjik bir şekilde işine geri dön.” Özellikle gençlere, her görüşmemde burada çok şey öğreneceklerini söylerim. Zorlu koşullarda fark yaratmak isteyen müşterilerle çok zorlanacaklarını söylerim. Üretimi de konu alan bir iş yapıyoruz ve bu da başlı başına zor aslında. O yüzden güçlü, sabırlı, problemle karşılaştığında yılmayan profilleri tercih etmeye çalışıyoruz.

Gerçekten bahsettiğiniz gibi çok niş bir alandasınız. Ancak yeni işler de böyle başlıyor değil mi?

Zaman zaman start-up’ların iş ilanlarına bakıyorum. Çok güzel, çok keyifli iş ilanları görüyorum. Onları çok iyi anlıyorum. Ben bu işi ilk kurduğum zaman, bu iş benim bebeğim gibiydi. 8 ay boyunca ofise gidip, duvarlara günaydın dediğimi biliyorum. Ancak ona rağmen ayrılmak çok zordu. Girişimci ruh çok önemli, o ruh olmazsa asla yeni sektörler, yeni alanlar doğmuyor. Koyduğunuz ya da koymadığınız tuğlaya göre duvarınız şekilleniyor. Küçük bir yapıya sahip olduğumuzdan bahsetmiştim. Büyük kurumsallarda düşük performanslı personeller çoğu zaman arada kaynar, göze batmaz. Ancak elbette ki bizde durum böyle değil. Bir gün bile işler aksasa, hemen belli oluyor. İşte kendi işinin patronu olmak da, esnek çalışma saatleri de bundan geliyor. Zaten bir sorun varsa gün gibi meydana çıkıyor.

Esneklik ve Dayanıklılık

Gençler iş arayışına yönelirken, bilindik işlerde şanslarını denemek istiyorlar. Özellikle ebeveynler de çocuklarını bu şekilde yönlendirmek istiyor. Büyük ve köklü firmalarda olmak istiyorlar. Ancak birkaç sene önce adını sanını duymadığımız bir şirket, dünyanın en büyük şirketleri arasına girebiliyor. Her şey çok hızlı bir şekilde değişiyor. Gençlerin çok küçük bir bölümü buna hazır ve bununla yaşıyorlar. Haliyle bu şekilde gelişmeye çalışıyorlar. Ancak gençlerin çok büyük bir bölümü de ne olduğun farkında değil, yalnızca mezun olmak istiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle ben de bir anneyim ve çocuklarımdan bir tanesi yavaş yavaş üniversite yoluna giriyor. İş hayatındaki yönetici kimliğimle ya da anne kimliğimle iş güçlerini araştırdığımda şunu görüyorum: Ne kadar çok konuya, ne kadar çok farklı alanla kendilerini donatıyorlarsa o kadar önde oluyorlar. Çünkü çok büyük rekabet var maalesef.

Aslında üniversite okumanın da eskisi kadar değeri kalmadı. Çünkü dijital ortamda, açık kaynaklı birçok materyale erişim mümkün. Hal böyle olunca da, üniversiteye adım atmadan, üniversite mezunu kadar bilgiyi almak da mümkün olabiliyor. Kendini bilgiyle donatmak, artık tamamen bireyin kendi elinde…

Aynen öyle. Küçük yaşlardan itibaren, gelecekte nerede konumlanacağına kendileri karar verebiliyorlar. Kendilerini o yönde geliştirip rekabette üstün konuma gelebiliyorlar ya da rekabette geriye düşebiliyorlar. İş hayatında da böyle; gelişime ne kadar açıksanız, ayakta kalma şansınız o kadar yüksek. Yani esneklik ve dayanıklılık gençler için de, hayatın kendisi için de çok önemli.

Geleneksel Yollar Geride Kalıyor

Bu bağlamda geleneksel işler yok olduğu gibi, geleneksel şirketler de yok oluyor. Bunun yanı sıra işçi ve işveren arasındaki geleneksel ilişki de yok oluyor. Bir süre sonra maaşlı işlerin de, yerini freelance işlere bırakacağını söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle gençlerin girişimci gibi davranmasını gerektiğini düşünüyorum. Siz ne söylemek istersiniz?

Evet, fark yaratmaları gerekiyor. İster staj olsun, ister tam zamanlı iş olsun dokundukları her şeyde fark yaratmaları lazım. Fark yaratabilenler daha başarılı olacak. Geleneksel usulle devam etmeye çalışanlar rekabette geri kalacak.

Şirketlerin 'eşitçilik' performansı yüzde 9 arttı Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AFAD'dan yurt geneli için kritik açıklama Eğitime kar engeli: Birçok ilde okullar tatil edildi! TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? Resmi açıklama geldi Bitcoin 100 bin dolar rekorunu ne zaman kırar?