Volcker şoku: 80’lerde ABD enflasyonu nasıl düşürdü?
1970'li yılların sonları ve 1980'lerin başında ABD ekonomisi, yüksek enflasyon ve düşük büyüme oranlarıyla "stagflasyon" döneminden geçiyordu. Bu ekonomik krizi ortamında, 1979 yılında ABD Merkez Bankası (Fed) başkanlığına atanan Paul Volcker, radikal adımlar attı. Volcker'ın politikaları, kısa vadede ciddi bir durgunluk yaratırken, uzun vadede ABD ekonomisini istikrara kavuşturdu.
Şeyda Uyanık |1976 yılının sonlarında yüzde 4,9 olan enflasyon, 1979 sonu, 1980 başında yüzde 14’ler seviyesine çıktı. Enflasyon, 1960’larda görülen büyümeyi destekleyici gevşek para politikası ve 70’lerde yaşanan petrol şokları yanında, ücret-fiyat sarmalı, tedarik zinciri sorunları ve kamu harcamalarındaki artışın bir birleşimi olarak ortaya çıktı.
Enflasyonda kontrolsüz artışla stagflasyona giren ABD’de 1979'da Fed Başkanlığına getirilen Paul Volcker, sıkı para politikası denildiğinde ilk akla gelecek başkan olmayı başardı. Uzun vadede ABD’de istikrarın önünü açsa da kısa vadede ekonomide ciddi bir durgunluk yarattı.
Enflasyonla mücadelede Volcker'ın sıkı para politikaları
Volcker'ın önceliği, enflasyonu düşürmekti. Yüzde 13-14 seviyelerinde olan enflasyon, ekonomide belirsizliği artırıyordu. Volcker, bu sorunu çözmek için “tam bağımsız” olmak koşuluyla oturduğu Fed Başkanlığı koltuğunda şunları yaptı:
Volcker, enflasyonla mücadelede en etkili araç olarak faiz oranlarını gördü. Ekim 1979’da göreve başlayan Volcker, faiz oranlarını hızlı bir şekilde yüzde 11’lerden yüzde 20'lere kadar çıkardı. Bu hamle, kredi maliyetlerini artırarak, talebi düşürdü. İşsizlik, yatırım ve fakirleşme artarken, enflasyonu baskıladı.
Volcker, para arzını da sıkı bir şekilde kontrol etmeye odaklandı. Para arzının daraltılmasıyla enflasyon beklentilerini aşağı çekmeyi amaçladı ve likiditeyi sınırlayarak enflasyonist baskıları azalttı.
Volcker, enflasyonu kontrol altına almada başarılı olurken, ekonomik durgunluğa neden oldu.
İşsizlikte ciddi artış
Faiz oranlarının yükselmesi, yatırımları ve tüketimi düşürdü, bu da ekonomik aktivitenin yavaşlamasına neden oldu. Sonuç olarak, işsizlik oranı yüzde 10'un üzerine çıkarak Büyük Buhran’dan sonra en yüksek seviyesine ulaştı. Özellikle sanayi ve inşaat sektörleri olumsuz etkilenirken, birçok kişi işini kaybetti.
İflaslar ve kapanmalar
Yüksek faiz oranları, özellikle dış finansmanla faaliyet gösteren küçük işletmeleri zor durumda bıraktı. Birçok şirket iflas etti veya küçülmek zorunda kaldı. Bankalar da batık krediler nedeniyle ciddi sorunlar yaşadı.
Toplumsal tepkiler ve siyasi baskılar
Yüksek işsizlik ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle toplumsal eleştirilere maruz kalan, çiftçilerin, işçilerin protestolarında başrole yerleşen Volcker’ın politikalarında uzun vadeli etkiler ise farklı oldu.
Uzun vadeli etkiler: Enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonomik istikrar
Paul Volcker’ın merkez bankacılığı, 1980’lerin ortalarına gelindiğinde meyvesini vermeye başladı.
Uygulanan sıkı para politikalarıyla enflasyon yüzde 4’ün altına düşerken, ABD ekonomisinde uzun vadeli fiyat istikrarının sağlanmasına büyük katkı sağladı.
Enflasyonun kontrol altına alınması, yatırımcı güvenini artırdı. Gelecekteki ekonomik büyümenin temellerini atarken, Volcker, merkez bankalarının enflasyonu öncelik olarak ele alması gerektiğini gösterdi ve Fed’in kredibilitesini güçlendirdi.
Volcker politikalarının etkileri
Paul Volcker'ın enflasyonu düşürmek için izlediği sıkı para politikaları, kısa vadede ağır bir durgunluğa neden oldu. Uzun vadede ABD ekonomisini yeniden rayına oturttu.
Yüksek faiz oranları ve daraltıcı para politikaları enflasyon kontrol altına almada başarı gösterse de bu süreçte milyonlarca insan işini kaybetti, şirketler iflas etti, kapandı, işçiler büyük zorluklar yaşadı.
Volcker’ın kararlılığı, ekonomik istikrarın sağlanmasında ve ABD'nin 1980'ler sonrasında güçlü bir ekonomik büyüme dönemine girmesinde kritik rol oynadı.