‘Rekabet’te geride kaldık, dönüşümde kırık not aldık
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayınladığı Küresel Rekabetçilik Raporu 2020, 37 ülkenin değerlendirildiği birçok kriterde Türkiye’nin son beş basamak içinde olduğunu ortaya koydu. Ekonomik dönüşüme hazır olma konusunda da notumuz düşük.
Hilal Sarı |Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) ekonomileri iş ortamını geliştirmeleri, beşeri sermayeyi, pazarlarını ve işgücü piyasalarını dönüştürebilmeleri, inovasyon ekosistemi oluşturabilmeleri gibi kriterler açısından değerlendiren Küresel Rekabetçilik Raporu’nda Türkiye birçok kriterde 37 ülke arasında en arka sıralarda yer alıyor.
Bu yıl hükümetlerin olağanüstü pandemi önlemleri nedeniyle ilk kez rekabet gücü sıralaması yapılmadan yayınlanan rapor, COVID-19 krizini atlatabilmek için ülkelerin daha üretken, sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik sistemleri nasıl inşa edeceğini inceliyor. WEF tarafından dün yayınlanan “Küresel Rekabetçilik Raporu Özel Baskısı 2020: Ülkeler İyileşme Yolunda Nasıl Performans Gösteriyor?” başlıklı raporda COVID-19 krizi boyunca gelişmiş dijital ekonomilere, güçlü sosyal güvenlik ağlarına ve sağlam sağlık sistemlerine sahip ülkelerin daha dirençli olduğu ve dümeni daha iyi yönetebildikleri vurgulanıyor.
Hangi ülkelerin krizden toparlanma ve ekonomik dönüşüm için en iyi şekilde hazırlandığını ölçen raporda dört ana başlık altında 11 kriter yer alıyor. Bu kriterler ülkelerin ekonomik dönüşümleri için birer zorunluluk olarak gösteriliyor.
Puanlarda yüzde 10’luk artış 300 milyar dolar getirir
WEF raporunun ülkelerin ekonomik dönüşüme ne kadar hazır olduğunu değerlendirdiği ayrı bir bölümü daha var. Bu yılın özel baskısında ülkelerin salgını yönetmede daha etkili olmalarına yardımcı olan özellikleri değerlendirmekte ve “üretkenlik”, “insanlar” ve “gezegen” hedeflerini birleştiren sistemlere yönelik ekonomik dönüşüm için hangi ülkelerin en iyi şekilde hazır olduğuna dair bir analiz sunuluyor. 37 ülkeden gelen verilerin belirtilen 11 önceliğe göre haritalandığı bu bölümde “hiçbir ülkenin toparlanma ve ekonomik dönüşüme tam olarak hazır durumda olmadığı” belirtiliyor. Bazı ülkelerin diğerlerinden daha iyi durumda olduğu belirtilen raporda
“Hazırlık puanlarındaki yüzde 10’luk bir artış, bu 37 ülkenin toplam GSYH’sinde 300 milyar dolarlık bir artış sağlayabilir” deniyor. Öte yandan rapordaki tüm önceliklerin büyüme, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik üzerindeki çoklu etkileri nedeniyle hükümetler tarafından dikkate alınması gerektiği belirtiliyor. Ülkelere dönüşüme hazır olma notları 1’den (çok hazır) 10’a (hiç hazır değil) kadar not verilen bu bölümde, Türkiye’nin karnesi baştan aşağı 9 ve 10’larla dolu. Karnesi 1 ve 2’lerle dolu Finlandiya bile vergide dönüşümden 8 notuyla sınıfta kalmış. Vergilendirme konusunda rekabetçi gücüyle öne çıkan ve dönüşüme en hazır olan ülke ise Güney Afrika.
Kriterler, COVID-19 krizinden çıkış kılavuzu niteliğinde
İş ortamını dönüştürmek: Hükümetlerin kamu hizmeti sunumunu iyileştirmeye öncelik vermesi, kamu borcunu yönetmeyi planlaması ve dijitalleşmenin yaygınlaştırması tavsiye ediliyor. Daha uzun vadede aşamalı artan vergilendirme; kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve daha yeşil altyapı inşa edilmesi öneriliyor. Kamu hizmetleri Türkiye’nin raporda en iyi aldığı notlardan ve sıralaması 37 ülke arasında 30’unculuk. Yeşil altyapıya geçişin olduğu kriterde ise 34’üncü sıradayız.
Beşeri sermayeyi dönüştürmek: Yeni iş gücü piyasası fırsatlarına yönelik proaktif yatırımların artırılması; yeniden beceri kazandırma ve beceri geliştirme programlarının ölçeklendirilmesi ve toparlanmanın desteklenmesine yardımcı olacak güvenlik ağlarının oluşturulması için kademeli bir geçiş olması gerektiği belirtiliyor. Rapor uzun vadede, liderlerin eğitim müfredatının güncellenmesini; iş kanunlarında reform yapılmasını ve yeni yetenek yönetimi teknolojilerinin kullanımının iyileştirilmesini önermektedir. Türkiye’nin en kötü notlarından biri eğitim müfredatını güncelleme ve yetkinliklerin artırılması için yapılan eğitim yatırımlarının artırılması. Sıralamamız bu kriterde 35’incilik. Brezilya ve Yunanistan ise listede Türkiye’nin de gerisinde olan iki ülke.
Piyasaları dönüştürmek: Finansal sistemler, son finansal krizden bu yana daha istikrarlı hale gelmektedir. Bununla birlikte finansal sistemlerin daha kapsayıcı olmaları; artan piyasa konsantrasyonunun malların ve insanların hareketinin kısıtlanması ve piyasaların dönüşümünü engelleme riski taşımaktadır. Rapor, rekabeti artırıcı ve tekelleşmeyi önleyici çerçevelerini güncellerken, şirketlerin sürdürülebilir ve kapsayıcı yatırımlar yapmaları için finansal teşvikler getirilmesini tavsiye etmektedir. Rekabet ve antitröst çerçevelerimiz de 30’unculukla en yüksek not aldığımız kriterlerden.
İnovasyon ekosistemini dönüştürmek: Girişimcilik kültürü son on yılda gelişmesine rağmen, dijital teknolojileri kullanan yeni şirketlerin artışı, çığır açan teknolojilerin üretilmesi ve inovatif ürün ve hizmetlerin yaratılmasında bir durgunluk görülmektedir. Rapor, ülkelerin Ar-Ge’ye yönelik kamu yatırımlarını artırırken özel sektörün bu alanda yatırımlarını teşvik etmelerini tavsiye etmektedir. Uzun vadede, ülkeler “yarının pazarlarının” oluşturulmasını desteklemeli ve yaratıcılığı artırmak için şirketleri şirket içi cinsiyet/kimlik çeşitliliğini artırmayı benimsemeleri konusunda motive etmelidir. Rekabet bağlamında yaratıcılığın desteklenmesi için çeşitlilik kültürünü desteklemek de Türkiye’nin sınıfta kaldığı kriterlerden. Türkiye bu kriterde 37 ülke arasında 36’ncı sırada. Hindistan ise listede bizim de gerimizde yer alan tek ülke.
Rusya ve Yunanistan, rapordaki bir çok kriterin en kötü notunu alan ülkeler olurken, İskandinav ülkeleri bu yıl sıralama olmadan yayınlanan 11 farklı kriterin çoğunda yüksek notlar aldı.
Raporun bazı öne çıkan bulguları
Gelişmiş dijital ekonomilere ve dijital becerilere sahip ülkeler vatandaşları evden çalışırken ekonomilerini çalışır durumda tutmada daha başarılı oldu. Hollanda, Yeni Zelanda, İsviçre, Estonya ve ABD bu ölçüde en iyi performansı gösteren ülkeler.
Daha yeşil ve daha kapsayıcı bir ekonomiye geçiş, dijital ağların genişletilmesi de dahil olmak üzere altyapıya yapılan önemli yatırımlarla desteklenmeli. Danimarka, Estonya, Finlandiya ve Hollanda şu anda bunu yapmaya en iyi şekilde hazırlanan ülkeler.
Danimarka, Finlandiya, Norveç, Avusturya, Lüksemburg ve İsviçre gibi sosyal güvence politikaları değişkenlik göstermeyen ülkeler çalışamayan vatandaşlarını destekleyen ülkeler olarak ön plana çıktı. Benzer şekilde, Finlandiya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Singapur gibi güçlü finansal sistemlere sahip ülkeler de iflasın önlenmesi için KOBİ’lere daha kolay kredi sağlayabildi.
Singapur, İsviçre, Lüksemburg, Avusturya ve BAE de dahil olmak üzere sağlık, mali ve sosyal politikaları başarılı bir şekilde planlayabilen ve entegre edebilen ülkeler krizin etkilerini hafifletmede nispeten daha başarılı oldu.
Anekdot niteliğindeki kanıtlar, daha önce SARS gibi koronavirüs salgınları deneyimi olan ülkelerin (örneğin, Kore Cumhuriyeti, Singapur) daha iyi protokollere ve teknolojik sistemlere sahip olduklarını ve salgını diğerlerinden nispeten daha iyi geçirebildiklerini gösterdi.
Ekonomiyi yeşillendirmek için enerji altyapısının, ulaşım ağlarının ve hem kamu hem de özel sektör taahhütlerinin iyileştirilmesi, çevre koruma konusunda çok taraflı anlaşmaların genişletilmesi ve bunlara saygı duyulması gerekiyor. Danimarka, Estonya, Finlandiya ve Hollanda, ekonomik dönüşümü altyapı yoluyla yönlendirmek için en iyi şekilde hazırlanan ülkeler. Türkiye, Rusya, Endonezya ve Güney Afrika ile birlikte Daha az hazırlıklı ülkeler arasında.
Finansal kaynakları reel ekonomide uzun vadeli yatırımlara yönlendirmeye yönelik teşviklerin artırılması istikrarı güçlendirebilir ve kapsayıcılığı genişletebilir. Finlandiya, İsveç, Yeni Zelanda ve Avusturya diğer gelişmiş ekonomilerden nispeten daha hazırken, şu anda dünyanın en büyük finans merkezi olan ABD en az hazır olan ülkeler arasında.
Daha kademeli vergilendirme sistemlerine geçiş, ekonomik dönüşümün temel bir itici gücü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ölçüye göre, nispeten dengeli ve artan vergi yapıları sayesinde Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Güney Afrika en yüksek puanı almaktadır.
Geleceğe hazır eğitim, çalışma yasaları ve gelir desteği sosyal koruma tabanını genişletmek için daha iyi entegre edilmeli. Yeni güvenlik ağı modelleriyle uygun işçi korumasını birleştirmiş Almanya, Danimarka, İsviçre ve İngiltere diğerlerine nispeten daha hazırlıklı. Güney Afrika, Hindistan, Yunanistan ve Türkiye ise en az hazırlıklı ülkeler arasında.
Araştırma, inovasyon ve buluş alanlarındaki uzun vadeli yatırımları teşvik etmek ve genişletmek “yarının pazarlarını” yaratabilir ve büyümeyi sağlayabilir. Finlandiya, Japonya, ABD, Güney Kore ve İsveç “yarının pazarlarını” yaratmak için daha hazırlıklı olarak ortaya çıkarken Yunanistan, Meksika, Türkiye ve Slovak Cumhuriyeti daha az hazırlıklıdır.