“Kızgın tavadan çıktı, yangına mı koşuyor?”
UNCTAD, yayınladığı raporunda 2021 yılı için küresel büyüme öngörüsünü yüzde 4,7’ye yükseltti ancak iyimser bu senaryoda bile reel GSYH’lerde iki yıllık kaybın 10 trilyon dolar olduğunu vurguladı. Çarpıcı başlığıyla risklere vurgu yapan raporda kemer sıkma ve finansal çöküş olası risklerin başında sayılıyor.
Hilal Sarı |Hilal SARI
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), 2021 yılı için küresel GSYH büyüme beklentisini 0,6 puan yükselterek yüzde 4,7’ye çıkardı. Kuruluşun, “Kızgın tavadan çıktı, yangına mı koşuyor?” başlığıyla risklere vurgu yaptığı küresel ticaret ve kalkınma raporunda, beklenen yüksek oranlı büyümeye rağmen, dünya ekonomisinin büyüklüğünün COVID-19 öncesi seviyenin yüzde 5 altında kalacağı öngörüsüne yer verildi. Bu da pandeminin 2020 ve 2021 yıllarında reel gelirde COVID-19 öncesine göre toplam 10 trilyon dolarlık kayba yol açtığı anlamına geliyor. Rapor, kemer sıkma ve finansal çöküşü, olası risklerin başında gösterdi. UNCTAD, bugün yayınladığı raporunda 2021 yılı için küresel büyüme öngörüsünü yüzde 4,7’ye yükseltti ancak iyimser bu senaryoda bile reel GSYH’lerde iki yıllık kaybın 10 trilyon dolar olduğunu vurguladı. Çarpıcı başlığıyla risklere vurgu yapan raporda kemer sıkma ve finansal çöküş olası risklerin başında sayılıyor.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), bugün yayınlanan küresel ticaret ve kalkınma raporunda 2021 yılı için küresel GSYH büyüme öngörüsünü 0,6 puan yükselterek yüzde 4,7’lik bir büyüme öngördü. “Kızgın tavadan çıktı, yangına mı koşuyor?” başlığıyla risklere vurgu yapan rapora göre yüzde 4,7’lik bir büyümeye rağmen, dünya ekonomisi COVID-19 öncesi büyüklüğünün yüzde 5 altında olacak, bu da pandeminin 2020 ve 2021 yıllarında reel gelirde COVID-19 öncesine göre toplam 10 trilyon dolarlık kayba yol açtığı anlamına geliyor. Raporda UNCTAD’ın 2020 öngörülerinin büyük ölçüde doğru çıktığı belirtilirken, Brezilya, Türkiye ve ABD’de görülen toparlanmalar ise “pozitif sürprizler” olarak nitelendiriliyor. UNCTAD’ın pandemi yılında dolar bazında yüzde 3 daralan Türkiye için 2021 büyüme öngörüsü ise 2020 raporuna göre 1,6 puan yükseltilerek yüzde 4 olarak revize edildi.
Ancak raporda bu ‘iyimser’ senaryonun gerçekleşmesinin şu üç varsayıma bağlı olduğu belirtiliyor:
- Gelişmiş ve orta gelirli ülkelerde aşılamanın ve pandemiyi kontrol altına almanın mevcut durumdan daha iyi bir noktaya gelmesi.
- Dünyanın en büyük ekonomilerinde ekonomik muafiyet/destek politikalarından iyileşme politikalarına hızlı şekilde geçilmesi
- Küresel çapta etkili bir finansal çöküşün yaşanmaması.
UNCTAD’a göre kamuya yapılan açıklamalar politika yapıcıların bu üç koşulu yerine getireceği yönünde. Ancak şimdiden bazı ülkelerde enflasyonun dönüşü ve kamu borcu (devlet tahvilleri) konusundaki endişeler genişlemeci mali politikalara karşı bir direnç başlamış durumda. Aşı konusunda da belirsizlikler ve eşitsizlikler devam ediyor. UNCTAD, gelişmiş ülkelerin COVID-19 aşılarında fikri mülkiyet haklarından vazgeçmeleri için çağrı yapılan Dünya Ticaret Örgütü’ne hala olumlu yanıt vermediğine dikkat çekiyor.
Warren Buffet’un finansal piyasalardaki balon ölçütü (hisse fiyat/ kazanç oranları) son 12 ayda özellikle de teşvik paketlerinin sağladığı likiditenin de etkisiyle tüm zamanların en yüksek seviyede olduğu da raporda vurgulanarak “COVID balonunun büyüdüğü ve büyüme görünümü kaydadeğer oranda düzelmediği takdirde finansal çöküş riski bulunduğu” ifadeleri yer aldı.
Raporun iyileşmenin eşit seyretmediği vurgulanan “2020: Kırılganlar için V tipi iyileşme” başlıklı bölümünde derin bir resesyonun ardından kemer sıkmaya dönüşün küresel görünüm için - özellikle de istihdam piyasaları ve finansal piyasaları açısından - en büyük risk olduğu belirtiliyor.
UNCTAD’a göre COVID-19 sonrası mevcut büyüme trendlerinin de bazı endişelere yol açtığını belirterek, bu büyüme trendleri ve yaratabileceği sorunları şöyle sıralıyor:
Doğu Asya’daki güçlü büyüme ve artan bölgesel ticaretin, bazı ülkelerin ticaret fazlasını daha da artıracak ve bu ticaret gerilimlerine yol açabilir.
Avrupa Birliği de mali genişlemeyle koordine şekilde ihracat temelli bir iyileşme yaşıyor. Avrupa Merkez Bankası’ndan da destekleyici politikalar izlemesi bekleniyor. Bu politikalar COVID-19 öncesi büyümede görülen yavaşlamaya neden olan temel dengesizlikleri tekrar su yüzüne çıkartabilir. Temmuzda açıklanan paket iyi yönde bir adım ancak gerçekten fark yaratabilmek için ölçeği çok küçük.
ABD’deki yeni 1,9 trilyon dolarlık pakette doğrudan nakit transferleri olsa da tüketim ve yatırım harcamalarına çok az kaynak ayrıldı. Gevşek para politikaları destekleyici olsa da, kamu harcamalarında ciddi bir artış olmadan paketin özel yatırımlara nasıl bir etkisi olacağı belirsiz.
Emtia gelirlerine bağımlı birçok Latin Amerika ve Afrika ülkesinde sermaye girişlerine ve düşük faize güvenilmesi, büyüme patikasını kırılganlaştırıyor. Bu ekonomilerde direncin artması için güçlü özel ve kamu yatırımları gerekiyor. Ancak bu bölgelerde küresel krizden bu yana artan borç son dokuz ayda daha da daha da yükselmiş durumda.
“Çin, Euro Bölgesi’nin iki katı büyüyecek”
ABD’de 2021 için yüzde 4,5 büyüme öngörülen raporda, 1,9 trilyon dolarlık dev paketin taşma etkilerinin Kanada ve Meksika büyümelerine de destek olacağı öngörülüyor. Euro Bölgesi’nde öngörülen büyüme yüzde 4. Yeni Nesil AB iyileşme paketinin bloğun GSYH’sinin sadece yüzde 0,5’ine denk geldiği vurgulanırken, üyeler arası büyümelerin değişkenlik göstereceği belirtiliyor. UNCTAD öngörülerine göre Fransa yüzde 5,3, Almanya 3,3, İtalya yüzde 4,1 büyüyecek. İngiltere için öngörülen 2021 büyümesi yüzde 4,4. Çin için büyüme tahmini Çin’in kendi hedefi olan yüzde 6’nın da üzerinde yüzde 8,1.
Hindistan için ise öngörülen büyüme yüzde 5. Endonezya’nın ise yüzde 4,5 büyümesi bekleniyor. Latin Amerika’da Peru, Şili ve Kolombiya’nın Brezilya (%3,1), Arjantin (%4,7) ve Meksika’dan (%4) daha hızlı toparlanması bekleniyor. Arjantin yüzde 10 daralmanın sadece yarısını toparlayabilecek.
Çıkarılması gereken 3 ders var
UNCTAD’a göre kemer sıkma ekonomilerin direncini ve mali hareket alanını kısıtlıyor. Krediler ve kredi garantilerinin dışında nakit transferi gibi mali önlemler çok önemliydi. Ancak bu tüm ülkelerde eşit şekilde gerçekleşen bir destek değil. Aşırı borçlu gelişmekte olan ülkelerin borçlarının askıya alınması da doğru bir adımdı ancak ölçeği görmezden gelinebilecek kadar küçüktü.
Uluslararası koordinasyon çok önemliyken, ülkeler aşı sürecinde yeterli koodinasyonu sağlayamadı. Gelişmekte olan ülkelere aşı tedariği sağlanması küresel kamu politikasından ziyade bir hayır işi olarak görülüyor. DTÖ gelişmiş ülkeleri aşı üretiminin artırılması için fikir mülkiyetleri kaldırmaya çağırdı, ancak zengin ülkelerin bu konudaki direnci devam ediyor. IMF’nin SDR haklarını artırmaya başlangıçta yanaşmamasını da bir sorun olarak gören UNCTAD, ABD yönetiminin gelecek G20 zirvesinde SDR haklarını 500 milyar dolar çoğaltacağına yönelik beklentilerin güçlendiğini ve bunun özellikle de gelişmekte olan ülkeler için önemli olduğunu vurguluyor. Yükselen gıda fiyatlarıyla birlikte gıda güvenliğinin de 2021 için önemli bir konu olacağı vurgulanan raporda DTÖ seviyesinde tarım ticareti kurallarına acilen reform yapılması gerektiğini söylüyor. Üçüncü önemli ders ise UNCTAD’a göre finans piyasalarıyla reel ekonomi arasındaki kopukluğun istikrar açısından sistemik bir endişe yaratıyor olması. Birçok finans piyasasında V tipi iyileşme görülürken, üretim, istihdam, yatırım ve ücretlerde iyileşmenin çok daha yavaş olduğuna vurgu yapılıyor.