Gelişmiş-gelişen büyüme makası giderek açılıyor
Uluslararası Para Fonu (IMF) Fed öncesi açıkladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda aşı adaletsizliğinin ve politika desteklerinde yaşanan farklılaşmanın, küresel büyüme patikasında gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki makası giderek açtığına dikkat çekti. IMF, Fed’in beklenenden daha hızlı sıkılaşmasının ise Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere “ikili darbe” olacağını belirtiyor.
Hilal Sarı |Hilal SARI
Uluslararası Para Fonu, önceki gün Türkiye’nin büyümesini düşürdüğü Küresel Ekonomik Görünüm raporunda aşı adaletsizliğinin ve ülkelerin mali ve parasal politika desteklerindeki farklılaşmanın, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki büyüme makasını giderek açtığına dikkat çekti.
2021 yılına ilişkin küresel büyüme öngörüsünü bir önceki raporundaki gibi yüzde 6’da tutan IMF, dün yayınlanan ve Başekonomist Gita Gopinath’ın ekonomi basınına bir toplantıyla açıkladığı raporunda ABD başta olmak üzere zengin ekonomilere ilişkin büyüme tahminlerini yükseltirken, birçok gelişmekte olan ekonomiye ilişkin öngörülerin karamsarlaştığına dikkat çekti. En önemli neden ise gelişmekte ve kalkınmakta olan ülkelerin gelişmiş ekonomiler kadar aşı erişiminin olmaması ve bu ülkelerde özellikle de Delta gibi daha bulaşıcı varyantlar nedeniyle artan COVID-19 vakaları. Farklılaşmanın diğer bacağı ise gelişen dünyada halen devam eden desteklerin, gelişmekte olan ülkelerde çoktan tükenmiş olması.
Gelişen dünyada görünümü artan vakalar ve aşısızlık bozdu
Gopinath gelişmiş ekonomilerde nüfusun yüzde 40’a yakınının tam (iki doz) aşılandığını, gelişen dünyada ise bu oranın yüzde 11 olduğunu söylüyor. Düşük gelirli ülkelerde ise bu oran yüzde 1’e yakın. Başta Hindistan olmak üzere, aşıya erişimin beklenenden daha düşük olduğu ve vakaların tekrar hızla arttığı gelişmekte olan ülkelere ilişkin 2021 büyüme tahminleri şöyle revize edildi: Hindistan yüzde 12,5’ten yüzde 9,5’e. Çin yüzde 8,4’ten yüzde 8,1’e, Asya’nın geneli yüzde 8,6’dan yüzde 7,5’e düşürüldü. Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland ve Vietnam da Türkiye ile birlikte artan COVID-19 vakaları nedeniyle büyüme öngörüleri düşürülen ekonomiler.
“Delta’nın harcamalar üzerindeki etkisini henüz tam görmedik”
“Pandeminin dünya genelinde hala birçok soruna yol açtığı bir durumdayız. Delta varyantının hızlı bir şekilde dünya genelindeki baskın varyant haline geleceği çok açıktı. Ancak bunun gelişmiş ülkelerdeki ekonomik etkisini tartmak zordu” diyen Gopinath, vakaların arttığını, hastaneye yatışların ve ölümlerin vakalardan çok daha ılımlı etkilendiğini belirterek “Ancak bu durumun seyahat veya harcama alışkanlıklarına nasıl etki edeceğini görmemiz gerekecek. Henüz etkiyi tam göremiyoruz” diye konuştu.
İngiltere, Brezilya, Kanada, Güney Afrika, ABD, Rusya ve Euro Bölgesi ise raporda 2021 büyüme öngörüleri nisan görünüm raporuna göre yükseltilen ekonomiler. Yüzde 2’ye yakın (1,7 puanlık) bir yukarı yönlü revizyonla İngiltere, IMF’ye göre görünümün en pozitif değişim yaşadığı ekonomi. Fonun ülke için 2021 büyüme beklentisi yüzde 7’ye yükseltildi. 2022’de ise yüzde 4,8’lik bir büyüme öngörülüyor. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı Euro Bölgesine ilişkin büyüme öngörüsü ise 0,2 puanlık bir revizyonla yüzde 4,6’ya yükseltildi. Almanya’nın yüzde 3,6, Fransa’nın yüzde 5,8, İtalya’nın yüzde 4,9, İspanya’nın yüzde 6,2’lik bir büyüme yakalayacağı tahmin ediliyor. ABD’ye ilişkin öngörü ise yüzde 6,4’ten yüzde 7’ye yükseltildi.
Neler yapılması gerekiyor?
IMF Başekonomisti Gopinath’a göre bu tehlikeli ayrışmanın küresel büyümeyi riske atmaması için yapılması gerekenler ana başlıklarıyla şöyle:
-Çok taraflı işbirlikleriyle aşı, teşhis ve tedavilere hızlı ve yaygın erişim sağlanması.
-Bu yıl sonuna kadar her ülkede nüfusun en az yüzde 40’ının aşılanması ve gelecek yıl bu oranın yüzde 60’a çıkması.
-Fazla aşısı olan ülkelerin 2021’de en az 1 milyar dozu paylaşması ve aşı üreticilerinin düşük ve orta gelirli ülkelere öncelik vermesi.
- Aşı bileşenlerine ilişkin ticaret kısıtlamalarının kaldırılması ve yeni aşı kapasite yatırımlarının yapılması.
- Finansal olarak kısıtı olan ekonomilerin uluslararası likiditeye erişiminin devam etmesi. (Fed gibi) Büyük merkez bankalarının para politikası görünümlerini çok şeffaf şekilde anlatması.
- IMF’nin önerdiği 650 milyar dolar değerindeki Özel Çekme Hakları’nın yeniden dağıtılmasının biran önce tamamlanması.
-G20 kapsamında borcunu ödemekte zorlanan ülkeler için yeniden yapılandırma için gerekli adımların atılması.
- Karbon fiyatlandırmasını merkezine alan çok yönlü bir sürdürülebilirlik stratejisi ile yeşil altyapıların ve yeşil teknoloji araştırmalarının desteklenmesi.
-Ulusal düzeyde politika adımlarının pandemiye göre şekillenmesi, sağlık haarcamaları, aşılama ve hanehalkı ve şirket desteklerinin, akut bir krizden korunması için önceliklendirilmesi.
“Fed’in hızlı normalleşmesi gelişen ekonomilere ikili darbe olur”
IMF Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, dün akşam iki günlük FOMC toplantısının ardından açıklama yapan ABD Merkez Bankası’nın (Fed) beklenenden daha agresif bir normalleşme patikası izlemesinin “gelişmekte ve kalkınmakta olan ekonomileri özellikle etkileyeceğini de vurguluyor. IMF Başekonomisti Gina Gopinath, rapora ilişkin yaptığı basın toplantısında bu konuda şunları söylüyor: “Para politikaları görünümü - özellikle de ABD’de ani bir şekilde değişirse finansal koşullar aniden sıkılaşabilir. Bu durum gelişmekte ve kalkınmakta olan ekonomilere hem kötüleşen pandemi dinamikleri hem de dışardaki finansal koşulların sıkılaşması yoluyla ikili dabe vurabilir ve bu ekonomilerin iyileşmelerini yavaşlatabilir. IMF raporunda ise gelişen ekonomilerin böyle bir zorluk yaşamasının küresel ekonomik büyümeyi mevcut baz senaryoların (2021 için yüzde 6, 2022 için yüzde 4,9) altına çekebileceği belirtiliyor.
IMF raporunda ABD’deki enflasyonun geçici olduğu beklentisini paylaşsa da, hem Gopinath hem de görünüm raporu, tedarik zincirindeki “dengesizliklerin” ve “darboğazların” uzaması durumunda ileride endişe kaynağı olabileceğini vurguladı. Raporda Fed’in enflasyon görünümünü tekrar değerlendirmesi ve para politikasını enflasyon baskılarına göre sıkılaştırması durumunda gelişen piyasalardan sermaye çıkışlarının hızlanacağı, borçlanma maliyetlerinin artması sonucu gelişen dünyanın büyümesinin daha da zora gireceği belirtiliyor.
IMF de “enflasyon geçici” diyenlerden
IMF de Fed ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi, enflasyonun “geçici” olduğunu vurgulamayı tercih etti ve Gopinath açıklamasında “ABD’deki enflasyon riski konusunda endişeli olmadıklarını” vurguladı. IMF, raporunda dünyanın en büyük ekonomisi için hem 2021, hem 2022 büyüme öngörülerini sırasıyla 0,6 puan ve 1,4 puan artırarak yüzde 7 ve yüzde 4,9’a yükseltti. Raporda bu revizyonun Washington’da Biden’ın altyapı ve sosyal harcama programlarının Kongre’den geçeceği varsayılarak yapıldığı da not düşüldü.
El-Erian: Geçici dediğimiz 1-2 yıl sürebilir
Ünlü ekonomist ve Cambridge Üniversitesi Queen’s College Başkanı Mohammed El-Erian ise, LinkedIn üzerinden IMF Başekonomisti Gina Gopinath’ın açıklamalarına ilişkin yaptığı paylaşımda, IMF Başekonomistinin “enflasyon geçici” yorumuna şöyle bir eleştiri getiriyor: “IMF’nin raporundan başlıca çıkarılacak başlıklar şöyle: Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin büyüme performansları arasında makas giderek açılıyor. Bunun başlıca nedeni ise pandeminin bu ülkelerdeki seyri ve politika desteklerindeki farklılaşma. Ve IMF enflasyonun daha da yükselebileceğini ancak geçici olacağını söylüyor. Enflasyon yükselecek, bu kısma katılıyorum, ancak ‘geçici’ kelimesinin tanımı 1-2 yıla genişletilmediyse cümlenin ikinci kısmına katılmıyorum.”
Dün para politikası toplantısı ardından açıklamalar yapan Fed’in takip ettiği en önemli enflasyon göstergelerinden çekirdek kişisel tüketim harcamaları endeksinin (Core PCE) hızlı yükselişini sürdürerek mevcut yüzde 3,4 düzeyinden yüzde 4’e ulaşması bekleniyor. Ancak IMF tahminlerine göre veri gelecek yıl geçici tedarik sıkıntıları azaltıkça ve pandeminin etkisi azaldıkça yüzde 2,5 düzeyine geri inecek. Gopinath, IMF’nin ABD’ye ilişkin enflasyon ve istihdam öngörülerinin Fed’in faizleri 2022’nin sonlarında veya 2023’ün başlarında artırmaya başlayacağına işaret ettiğini söylüyor - Fed yetkililerinin tahminlerinden daha erken bir tarihte..”