Financial Times yazarı Martin Wolf: Açık ticaret sistemi tehlikeye girdi
2. Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel ekonomik düzenin ve açık ticaret sisteminin Ukrayna Savaşı’yla birlikte tehlikeye girdiğini düşünenlerin sayısı artıyor. FT Baş yazarı Martin Wolf da bu isimlerden. Wolf, liberal ticaretin çok taraflı kurallara tabii olduğu bu düzenin yok olmasına izin verilmemesi gerektiği görüşünde ve “ABD yardım edemeyecekse, diğerleri etmeli” diyor.
Hilal Sarı |Hilal SARI
Ukrayna Savaşı’nın 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel ekonomik düzeni tehlikeye soktuğunu düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kutuplaşmanın giderek arttığı, Batı-Rusya ekseninde savaş yaptırımlarının giderek ağırlaştığı, Batı-Çin ekseninde ise ticaret savaşlarının arka planda devam ettiği bu yeni dünya düzeni, Financial Times’ın baş yazarı Martin Wolf ’a göre de “açık ticareti tehlikeye soktu”.
“Yerel hataların ve küresel sürtüşmelerin damga vurduğu yeni bir dünya düzenine geçiyoruz” diyen Wolf, özellikle ABD’de sorunlardan en kötü etkilenenleri koruyacak politikalar yerine, ulusalcılık ve yabancı düşmanlığı söylemleriyle öfk enin başta Çin olmak üzere ‘adil olmayan’ rakiplere yöneldiğini aktarıyor. Bu öfk e ABD’de hem demokratlar hem cumhuriyetçiler tarafından destek görürken, Çin de daha içe dönmeye başladı ve Ukrayna Savaşı bu ayrımı daha da derinleştirdi.
“Düzenin çatırdamasına izin verilmemeli”
Bu yeni düzenin çok büyük sorunlar yarattığına değinen Wolf “Dünya sistemi çatırdayabilir - muhtemelen de öyle olacak. Böyle bir dünyada milyarca insan daha iyi bir gelecek umudunu yitirir ve küresel ortak sorunlara çözüm bulunamaz. Ticaret bu tablodaki unsurlardan sadece biri. Ama önemli bir unsur. Liberal ticaretin çok tarafl ı kurallara tabii olması fikri asil bir fikirdi. Yok olmasına izin verilmemeli. Eğer ABD yardım edemeyecekse, diğerleri etmeli” diyor.
5 ÖNEMLİ SORUN VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Wolf bu yeni dünya düzeninde açık ticaret düzeninin “çok zor” sürdürülebileceğini ancak etkisi olabilecek herkesin bu düzenin sürmesi için elinden geleni yapması gerektiğini söylüyor ve liberal ticaret sisteminin önünde aşılması gereken engelleri 5 başlıkta inceliyor:
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: Ticaretin kuralları, insanlığın en önemli ortak sorunu iklim kriziyle mücadeleyle tam bir uyum içinde olmalı. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) yıkıcı etkileri olan bazı teşviklerin (özellikle de balıkçılıkta) kaldırılmasının konuşulabileceği bir platform. Ayrıca karbon fi yatlamalası gibi politikalara da uyum gerekiyor ve sınırda karbon uygulamaları üretimlerin lokasyonlarını değiştirmemeli, orantılı olmalı. Gelişmekte olan ekonomilerin temiz enerjilere geçişine geniş ölçekli destekler verilmeli.
GÜVENLİK: Burada stratejik güvenlikten ziyade ekonomik güvenlik ayrımı yapılmalı. Tedarik zincirlerinde bir çeşitlenme gerekiyor ancak bu çok maliyetli. Hükümetler sektörlere tedarik zincirlerini sektör bazında izleyerek yardımcı olabilir. Ancak bu kadar kompleks sistemlerin yönetimini hükümetler yapamaz. Ekonomilerin potansiyel düşmanlardan ithalata aşırı bağımlı olması çok meşru bir endişe - Avrupa’da Rus doğalgazı meselesi buna örnek. Teknolojik kalkınma konusu da özellikle ulusal güvenliği ilgilendiren alanlar için çok kritik. Burada güvenliği tehlikeye atacak ürün ve faliyetler listesi oluşturulabilir ve diğer tüm ürün ve faaliyetler için açık ticaret devam eder.
TİCARET BLOKLARI: ABD Hazine Bakanı güvenlik endişelerinin bir kısmını ‘friendshoring’ ile gidermeyi tavsiye etti. Diğer ülkeler de bölgesel bloklar öneriyor. Hiçbiri mantıklı değil. Yellen ‘dostlukların’ sonsuza kadar süreceğini varsayıyor ve Vietnam gibi stratejik öneme sahip olanlar da dahil çoğu gelişmekte olan ekonomiyi dışarıda bırakıyor. Bu bloklaşma belirsizlik yaratır ve ağır bedelleri olur. Küresel ticaretin bölgeselleşmesi de pahalıya patlar. Herşeyden önemlisi Kuzey Amerika ve Avrupa, dünyanın en nüfuslu ve ekonomik anlamda en dinamik bölgesi Asya’dan ve Çin’den mahrum kalır. Ekonomik olarak da stratejik olarak da çok mantıksız bir fikir.
STANDARTLAR: Standartlara ilişkin tartışmalar, ticaret müzakerelerinin en merkezi unsurlarından biri haline geldi. Genelde de yüksek gelirli ülkelerin çıkarlarını gözetecek şekilde uygulanan bu standartlarda - örneğin fikri mülkiyette, az sayıda batılı şirketlerin çıkarlarına göre karar veriliyor. Bir diğer konu işgücü standartları. Ancak standartların kesinlikle olması gereken bazı alanlar da var, dijital ekonomi büyüdükçe ortak veri standartlarına ihtiyaç olacak.
YEREL POLİTİKALAR: Açık ticaret sisteminin sürmesi yerel kurumlar iyileştirilmeden, korumacı politikaların bedelleri konusunda kamuoyunu eğiten politikalar olmadan ve büyük ekonomik değişimlerden en çok etkilenen kesimlere yardım etmeden imkansız hale gelir. Bunlar yapılmadığında yanlış bilgilendirmelerle kapılılan ulusalcılık ticaret bağlarına büyük zararlar verir.
Bankacılıkta "fırtına öncesi sessizlik" uyarısı
FT’nin uzun yıllar bankacılık sektörü editörlüğünü yapmış Patrick Jenkins, merkez bankalarının enflasyon şokuyla sıkılaşmada vites yükseltmesinin önümüzdeki dönemde bankacılık sektörünü de olumsuz etkileyeceğine dikkat çekerek “Bankalar karamsar ekonomik görünümden kaçamayacak” değerlendirmesi yapıyor. Fed, ECB ve BoE başkanları Jerome Powell, Christine Lagarde ve Andrew Bailey’nin Portekiz Sintra’da ECB Forum’da yaptıkları açıklamalara atıfta bulunduğu makalesinde Jenkins “çoğu bankanın müşterilerin ödemesinde sorun yaşanmadığını söylediğini” aktarıyor ancak ekliyor “Buradan çıkartılacak sonuç kesinlikle fırtına öncesi bir sessizlik yaşanıyor olmasıdır”. Jenkins, özellikle 2022’inde ECB’nin istisnai şekilde stres testine sokmayacağı Avrupa bankalarının zorlanabileceği görüşünde.