Fed’in %2 enflasyona acısız ulaşması çok zor
Harvard ekonomi profesörü ve Fed eski yönetim kurulu üyesi Jeremy Stein istihdam piyasasında gerçek bir acı yaşanmadan Fed’in enflasyonu hedeflenen yüzde 2’lere çekebilmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Haber Merkezi |ELİF KARACA
ABD’de yarın açıklanacak enflasyon verisi öncesinde ABD Merkez Bankası’nın (Fed) enflasyonu bulunduğu yüzde 3,2 seviyesinden yüzde 2 hedefine nasıl çekeceği tartışılırken, Harvard ekonomi profesörü ve Fed eski yönetim kurulu üyelerinden Jeremy Stein bu hedefi tutturmanın hiç kolay olmayacağını belirtti. EKONOMİ gazetesine konuşan Stein istihdam piyasasında gerçek bir acı yaşanmadan enflasyonun hedeflenen yüzde 2’lere çekilebilmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Enflasyona ilişkin haberlerin şu ana kadar büyük ölçüde iyi olduğunu belirten Stein bunun önemli bir nedeninin çeşitli arz yönlü baskıların azalması olduğunu, Fed’in sıkı para politikasının da istihdam piyasası üzerinde etkili olduğunu, ancak istihdam tarafının hala çok güçlü olduğunu söyledi.
Yüksek enflasyonun birçok açıdan maliyetleri olduğunun altını çizen Stein, göreceli fiyatları çarpıttığını, sabit ücretleri aşındırdığını ve serveti borç verenlerden borç alanlara keyfi olarak yeniden dağıttığını söyledi. Stein bu durumun bir ülkenin sosyal ve politik dokusu üzerinde de büyük bir baskı oluşturduğunu da ekledi.
Resesyon olasılığının birkaç ay öncesine göre açıkça daha düşük olduğuna inandığını belirten Stein, “Ancak şüphesiz bazı riskler devam ediyor” dedi.
Fed resmi olarak %2’lik enflasyon hedefini benimsemeye eski başkanlardan Ben Bernanke'nin döneminde başladığını belirten Stein, hedefin yüzde 3 ya da yüzde 4 yerine yüzde 2 olması gerektiğine dair açık bir neden olmadığını, ancak bankanın kredibilitesine zarar vermeden bunda değişiklik yapmasının zor olduğunu ifade etti.
Bundan sonrası ince ayar
Uluslararası piyasaların, Fed’in adımları konusunda işaret vermesi açısından dikkatle izledikleri Ağustos ayı enflasyonu yarın açıklanacak. Ekonomistlerin beklentilerine göre, enflasyonun artan enerji maliyetleri nedeniyle yüzde 3,6 seviyesine yükselmesi tahmin ediliyor. Stein’ın dışında çok sayıda ekonomist de, ABD yönetiminin Haziran 2022’de yüzde 9,1’e kadar yükselen enflasyonu bulunduğu yüzde 3’lere çekmeyi başardığını, ancak bundan sonrasının ince ayar (fine tuning) gerektirdiğini belirtiyor.
ABD'de tüketici fiyat endeksi Temmuz'da bir önceki yıla göre yüzde 3,2 arttı. Aylık enflasyon ise yüzde 0,2 olarak kaydedildi. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi yıllık artışın yüzde 3,3 olması yönündeydi. Aylık olarak ise yüzde 0,2'lik enflasyon beklentisi ortaya konmuştu. ABD'de yarın açıklanacak enflasyon verileri, bankanın gelecek süreçte nasıl bir yol izleyeceğine dair yatırımcılara ışık tutması açısından büyük önem taşıyor.
Stein 2012'den 2014'e kadar Fed Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmıştı.
■ Bu yılın başında yüksek enflasyon, zayıf büyüme ve jeopolitik gerilimler küresel resesyon tehdidi oluşturuyordu. Sizce bunlar yılın geri kalan kısmı için hala geçerli mi? Fed'in enflasyon sorununu büyük ölçüde çözdüğünü düşünüyor musunuz? ABD ekonomisinde yumuşak iniş bekliyor musunuz?
Bir resesyon olasılığının birkaç ay öncesine göre açıkça daha düşük olduğuna inanıyorum, ancak şüphesiz bazı riskler devam ediyor. Enflasyona ilişkin haberler büyük ölçüde iyi; bunun önemli bir nedeni, çeşitli arz yönlü baskıların azalması ve Fed’in sıkı para politikasının, istihdam piyasası üzerinde etkili olması. Ancak istihdam tarafı hala çok güçlü. ABD’de istihdam piyasasında gerçek bir acı yaşanmadan enflasyonun yüzde 2'ye çekilebilmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. Başka bir deyişle, koşulacak son etap (genel anlamda %3 ile %2 enflasyon arasındaki fark) zorlu olabilir ve umarım Fed yükümlü olduğu iki ayrı alanda (fiyat istikrarı-istihdam) ve üretim kaybı açısından çok yüksek bir bedel ödemez.
Yellen: İstihdama büyük zarar vermeden enflasyonu kontrol altına alacağız
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, enflasyonda istikrarlı bir yavaşlama ve iş arayanlarda artış olduğunu gösteren veriler sonrası, ABD'nin istihdam piyasasına büyük zarar vermeden enflasyonu kontrol altına alabileceğinden giderek daha fazla emin olduğunu söyledi. Yellen, ABD'nin tüketici fiyat artışlarını dizginlerken resesyondan kaçınacağına dair soru üzerine "Bu tahmin konusunda kendimi çok iyi hissediyorum” Çin'in gelişmekte olan başlıca ülkelerden oluşan ayrı BRICS grubunun etkisini arttırma çabalarından kaynaklanan herhangi bir riski de pek fazla dikkate almayan Yellen, "G-20 küresel işbirliği için önde gelen forum olmaya devam ediyor" dedi. Yellen, "Enflasyona dair her türlü ölçüm düşüş yolunda” dedi. Yellen ayrıca, ABD'de işsizlik oranının bu yılın başlarında yarım yüzyıldan fazla bir sürenin en düşük seviyelerine ulaştıktan sonra Ağustos ayında artmasına rağmen, bu sıçramanın büyük bir işten çıkarma dalgasından kaynaklanmadığının altını çizdi. Yellen, Çin'deki politika yapıcıların ekonomiyi desteklemek için gerektiğinde adım atabilecekleri görüşünü yinelerken, "Kullanmanın gerekli olduğuna karar verirlerse oldukça geniş bir politika alanına sahip olduklarını düşünüyorum. Bana göre para politikasında nispeten küçük ayarlamalar yaptılar" dedi.
YÜZDE 2'LİK ENFLASYON HEDEFİNİN AÇIK BİR NEDENİ YOK
■ Fed'in enflasyon oranını mutlaka %2'ye düşürmesi gerekiyor mu? Yüzde 2 hedefinin bilimsel bir temeli var mı? Mesela Fed bundan sonra yüzde 4 enflasyonu hedeflemeye başlarsa bunun ABD ekonomisine ne gibi etkileri olur?
Fed resmi olarak %2’lik enflasyon hedefini benimsemeye eski başkanlardan Ben Bernanke'nin döneminde başladı. Hedefin yüzde 3 ya da yüzde 4 yerine yüzde 2 olması gerektiğine dair açık bir neden yok, ancak artık kendilerini buna adadıklarına ve bu taahhüdü tekrarlamaya devam ettiklerine göre, kredibilitelerine zarar vermeden yolun yarısında değişiklik yapmaları zor.
■ Türkiye’de bu seviyelerdeki bir enflasyon bizim için uzak bir hayal. Ağustos ayında Türkiye'de yıllık enflasyon %58,9 olarak açıklandı. Yüksek enflasyonun ekonomilere ne gibi zararları var?
Yüksek enflasyon birçok açıdan maliyetlidir. Göreceli fiyatları çarpıtır, nominal olarak sabit ücretleri aşındırır ve serveti borç verenlerden borç alanlara keyfi olarak yeniden dağıtır. Bu durum aynı zamanda bir ülkenin sosyal ve politik dokusu üzerinde de büyük bir baskı oluşturur.