Dev merkez bankaları enflasyon sınavında
Yıllık tüketici enflasyon verileri hedeflerinin önüne geçmeye başlayan Fed ve ECB gibi dev merkez bankaları bu yıl çok önemli bir sınav verecek: Enflasyonu kontrol altına almak için destekte frene mi basacaklar, aşırı ısınma riskini alıp desteklere devam mı edecekler?
Hilal Sarı |Hilal SARI
COVID-19 pandemisinin küresel ekonomide yarattığı “benzeri görülmemiş karantina şoku” ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere, dünyanın en önemli ekonomilerinde merkez bankalarının trilyonlarca dolar parasal genişlemeye gitmesiyle atlatılmaya çalışıldı. İyileşme seyri gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde tehlikeli bir ayrışmaya doğru gider gibi dursa da, tüm dünyada benzer seyreden en önemli ekonomik veriler ülkelerin enflasyonları.
Türkiye’de kronikleşen yüksek enflasyona ve merkez bankası hedeflerinin üzerinde seyrine alışmış olsak da, dünya için bu yeni bir durum. ABD ve Euro Bölgesi’nde son açıklanan enflasyon verileri fiyatların rekor düzeyde artışlar kaydettiğine işaret ediyor. Uzmanlar da enflasyonun “geçici” veya “kalıcı” olduğu konusunda hummalı bir tartışma içinde. Artışların çok da geçici olmadığı kanaatinde olan ekonomistlerin sayısında gözle görülür bir artış var. Fed ve ECB’nin yükselen fiyatlara nasıl tepki vereceği küresel piyasalar tarafından çok dikkatle ve yakından izleniyor.
Dev merkez bankalarının enflasyon sınavı, “düşük faiz ve varlık alımlarıyla yapılan parasal desteği erken çekmek ve 2008 krizi sonrası gibi iyileşmeyi sekteye uğratmak; veya desteklere devam etmek ve fiyatların kontrolden çıkması riskiyle karşı karşıya kalmak” arasında çok hassas bir dengede verilecek. OECD, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar desteklerin devam etmesi gerektiği görüşünde.
Enerji, gıda, çip, konteyner, ötelenmiş talep, enflasyonun lokomotifleri
Bilançoları hem 2008 krizi, hem de COVID-19 pandemisinin patlak vermesi sonrası sürdürülen parasal genişleme (QE) programlarıyla tarihi rekorlara ulaşan Fed ve ECB, uzun yıllardır “yaklaşık yüzde 2” düzeyini yıllık enflasyon hedefi olarak kullanıyor. Ancak pandemi sonrası fiyatlar hem ötelenmiş talep hem de enerji fiyatları, gıda fiyatları, çip, konteyner, Süveyş ve limanlardaki sıkışmalar gibi farklı tedarik zinciri krizleriyle beklentilerin üzerinde yükseliyor.
ECB ve Fed enflasyon söyleminde ayrışabilir
Enflasyonun hedefin hayli üzerinde gelmeye başladığı ve yıllık TÜ- FE’nin nisanda yüzde 4,2’yi gördüğü ABD’de Fed enflasyon konusunda daha “güvercin” bir söylem kullanıyor. Fed Başkanı Jerome Powell, birçok kez enflasyonun hedefi bir süre aşmasına izin vereceklerini söyledi. Enerji ve gıdanın hariç tutulduğu çekirdek enflasyon da (nisan) yüzde 3. Sırada yarın açıklanacak mayıs enflasyonu var. Ancak FT’de yer alan ve “enflasyon: Yeni bir dönem mi başlıyor?” başlıklı analizde Fed’in yine çok benzer bir söylem izlediği Aralık 1964 toplantısından sadece 2 hafta sonra tam 17 yıl süren ve şu an Fed’in “The Great Infl ation” (Büyük enflasyon) olarak andığı bir dönemin başladığı hatırlatılıyor. Analizde fiyat trendlerinin otoritelerin riskleri gözden kaçırdığı dönemlerde önemli dönemeçler yaşayabildiği vurgulanıyor. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey’in de ifadeleriyle “enflasyonu çok dikkatli izliyorlar, ancak endişelenmiyorlar”.
ECB varlık programında “esneklik” vurgusu yapabilir
Atlantik’in diğer yakasında ise ECB de henüz bu konuda çok net bir söylem kullanmadı ancak enflasyon ECB’yi de çok endişelendirmiyor. Euro Bölgesi’nin son açıklanan mayıs ayı yıllık enflasyonu yüzde 2’ye yükseldi. Çekirdek enflasyon ise yüzde 1’in altında (0,9). ECB’nin 1,85 trilyon Euro’luk varlık alım programını azaltmak konusunda acelesi yok, ancak dönemsel bir esneme olabileceği vurgusu yapıp, tahvile olan ilginin geleneksel olarak azaldığı ağustosta varlık alımlarını hafif düşürebileceği öngörülüyor. ECB'nin yarınki toplantısında büyüme öngörüleri de takip edilecek. Ayrıca ECB euro/dolar paritesini de takip ediyor ve mart toplantısında Euro’nun güçlenmesine ilişkin endişelerine vurgu yapmıştı. Öte yandan paritede o toplantıdan bu yana yükseliş sadece yüzde 1,6 ve 1,25’e doğru korkutan bir ralli görülmedi.
“Gelişen ekonomiler kendi enflasyonundan çok ABD’ninkinden korksun”
Yarın Fed toplantısından günler önce açıklanacak ve yüzde 4,7 gibi Fed’in hedefinin en az 2,7 puan üzerinde gelmesi beklenen ABD mayıs ayı yıllık enflasyonu, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için de hem kur hem de faiz riski oluşturuyor. Politika yapıcıların enflasyonun kalıcı olmaya başladığına kanaat etmesi uzun süredir endişe edilen devasa varlık programlarının azaltılmaya (tapering) beklenenden önce başlamasıyla sonuçlanabilir. Ayrıca ABD’de yükselen ve enflasyonun bu hızda devam etmesi halinde yüzde 2’ye kadar yükselebileceği öngörülen 10 Hazine tahvili getirileri, gelişmekte olan ülkeler için borçlanma maliyetlerini de artırıyor. S&P Global Ratings’den gelişen piyasalar başekonomisti Tatiana Lysenko “Gelişmekte olan ülkeler kendi enflasyonlarından çok ABD enflasyonu konusunda endişelenmeli” diyor. FT’ye konuşan Lysenko, riskin sadece enflasyon ve faizle de kalmadığını, ABD ekonomisinin gelişen ülkelerden daha hızlı iyileşmesi sonucu bu ülkelerin hisselerinden ve tahvillerinden de çıkış olacağını söylüyor ve bunun “para birimlerinde zayıfl ığa neden olacağını” belirtiyor.