Fazıl Say’ın ‘en talihsiz’ saydığı enstrüman
Enka Sanat’ın 1989 yılından bu yana kesintisiz sürdürdüğü sanat buluşmaları, seçkin programıyla gönüllerde yer etmeyi sürdürüyor. Kapsamı genişletilerek, yaygın dinleyici kitlesi bulunan müzisyenlerden, konserin, dansın, performansın aynı sahneye taşındığı, ışık düzeni harika tiyatro oyunlarına, ustalara saygı gecelerine uzanan Enka Sanat Buluşmaları, bu yaz da ışıltılı geceler yaratmayı başardı.
Haber Merkezi |MUSTAFA KEMAL ÇOLAK
FAZIL SAY’IN ‘EN TALİHSİZ’ SAYDIĞI ENSTRÜMAN
Gururumuz, piyanist-besteci Fazıl Say’ı yakından takip edenler bilir. Müzik insanımız, konserlerinde piyano başında olduğu kadar, piyano yanında da tutku doludur ve dinleyenlerine keyif veren konuşmalar yapar. Müziğe, müzisyenlere çok emeği geçen, rehber kitaplar yayımlayan babası Ahmet Say’ın da etkisiyle olsa gerek sunacağı eserleri, bestekârları tanıtır, haklarında anekdotlar aktarır.
Enka Sanat organizasyonuyla Enka Açık Hava Tiyatrosu’nda sahneye çıktığı 5 Temmuz gecesi de öyle oldu. Flüt sanatçısı, öğretim üyesi Aslıhan And ile birlikte verecekleri konser öncesinde seçtikleri eserlerle ilgili bilgiler aktardı. Avusturyalı besteci Franz Schubert’in eseri üzerinden arpeggione çalgısından söz etti. Lied’lerin ustasının duygularından çıkan Arpeggione Sonatı’nın, gitar ile viyolonsel arası altı telli çalgı için yazılan en ünlü eser olduğunu belirterek, “Arpeggione talihsiz bir çalgıdır. Üzerine Schubert’ten sonra eser yazılmadığı için ömrü kısa olmuş, müzik dünyasından silinmiştir” bilgisini iletti Enka Açıkhava Tiyatrosu’nu tıklım tıklım dolduran müzikseverlere. Say ve And ikilisinden birbirinden değerli eserleri dinleme şansı bulan izleyici, başka enstrümanlarla da çalınan Arpeggione Sonatı’nın melodisinin verdiği mutlulukla ayrıldı büyülü konser atmosferinden.
ZAMANSIZ YOLCULUKTA BÜYÜK USTA
Şimdi, yine zamansız bir yolculukta Genco Erkal. Temmuz’un son günü aramızdan ayrıldı. 2 Ağustos’ta uğurladık kendisini cenazesinde olan, olamayan, milyonlarca hayranının gözyaşları ve kalp burukluğuyla birlikte. Ne mutlu ki o bir sanatçıydı. Devrimci sanatçılar arasındaydı. Eserleriyle avunacağız ve ‘Döneminde yaşadım. Sahnede bizzat izledim’ diyerek gururla anacağız.
80’li yılların karanlığında parlayan yüksek oyunculuk
Usta tiyatrocu Işıl Kasapoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Türkiye’nin bağımsız gruplarından Peyk’in ilk müzikali Hamiyet, Enka Açık Hava Tiyatrosu’nda 12 Temmuz’ta sanatseverlerle buluştu. 80’li yılların gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan tiyatro eseri, 12 Eylül’ün karanlık günlerine
Bir işçi mahallesinde iki çocuğu ve kocasıyla yaşıyor Hamiyet. Çalıştığı fabrika, o dönemin en ruhuna uygun şekilde, kaypak ilişkiler, güce tapan yöneticiler, davasından dönenler ve ihanet içinde olanlarla doludur. Tabii ki iyiler de vardır yanında bir de hayalleri. En çok onlara sığınır Hamiyet. Şarkı sözleri yazar önce kalbine, sonra bulduğu her yere.
Hayalleriyle yaşayan Hamiyet’i karşımıza çıkaran Aslı İnandık’ın müziğe yatkınlığı performansına hemen yansıyor, öncelikle bunu ifade etmeliyim. Özgeçmişine baktığımda gördüm ki Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’nde okumuş. Lise ve üniversite eğitiminde çello ve piyano eğitimi almış. Oyunculuk eğitimi sonradan gelmiş.
Müzikallerde kendisini daha sık görebileceğimizi düşündüğüm oyuncunun, ayakta alkışlanan performansı sonrası, bakışı ve alın çizgileriyle zihinlerde kalıcı yer ettiğini söylemeliyim.