Bilgen Korzay, bu kez single ile ‘nefes’ olacak
Farklı bir çok dilde söylediği şarkılarla dünya müziğinde yeni bir nefes olma yolunda ilerleyen Bilgen Korzay, yeni single ‘ı ile bu yolda bir adım daha atacak.
Avrupa dilleri ve farklı etnik dillerde söylediği şarkılar ile dünya müziğinde yeni bir nefes olma yolunda ilerleyen Bilgen Korzay, yeni single ‘ı ile bu yolda bir adım daha atacak.. Korzay İstanbul’da sahne aldığı mekânların yanı sıra müziğini youtube üzerinden dünya ile paylaşıyor. Caz ve Flamenko ile başlayan müzik yolculuğu Türkülerden Rembetikoya, Balkan ezgilerinden Fadoya kadar uzanıyor…
Hangi alanlarda eğitim aldınız müziğe ilginiz nasıl şekillendi?
Müzikle ilgilenen herkesin verdiği doğal bir cevap olarak küçük yaşlardan itibaren başlayan ve gelişen bir ilgi diyebilirim. Evde Türk Sanat Müziği ve farklı müzik türleri dinleyerek büyüdüm. Okul hayatım boyunca da şarkı söylemek benim için doğal bir süreç olarak devam etti. Üniversite öncesi caza duyduğum ilgi beni epey geliştirdi, uzun yıllar neredeyse sadece caz dinledim diyebilirim, sonrasında buna Flamenko da eklendi. Yabancı dillere özel bir merakım vardı. Üniversitede Almanca Bölümünden mezun oldum. Sonrasında çalışma hayatına başladım ve bir yandan da müzikle ilgili eğitimler almaya devam ettim. İstanbul’da özel bir akademide Caz Piyano, Armoni, Caz Tarihi gibi dersler ve çeşitli hocalardan da şan dersleri aldım. Yıllar içinde oluşan müzikal birikimime, yabancı dillere ve kültürlere duyduğum merak da eklenince benim de içime sinen ve oldukça keyif aldığım bir proje ortaya çıktı.
Burada caz demişken araya girmek ve bir şey sormak istiyorum. Sizi caz müziğe çeken ne ya da kim oldu. Caz müzikte en çok etkilendiğiniz sanatçılar ve şarkılar hangileri oldu.
İlk defa caz dinlediğimde beni etkileyen şey; melodilerin tahmin edilebilir şekilde devam etmeyip bambaşka yerlere evrilmesi oldu. Diğer bir konu ise her enstrümanın başlı başına bir vokal gibi davranarak özgürce kendini ifade edebilme alanı bulmasıydı. Tabi şarkı söyleyen biri olarak hemen ne kadar caz vokal varsa araştırmaya başladım. O zamanlar Türkiye’de de yaygın değildi. Ne okul ne bir atölye vardı. Sanırım Ankara’da vardı sadece.
Tabi her caz vokalin idolü olan Ella Fitzgerald ve Billy Holiday’i ve sonrasında bulabildiğim tüm caz vokalleri bol bol dinledim onlarla beraber söyledim. Başlangıçta içinde vokal olmayan caz müzikleri pek ilgimi çekmiyordu. Ama bana göre caza estetik ve zarafet katan Duke Ellington’u dinledikten sonra bu fikrim de değişti. Onunla daha çok sevdim diyebilirim. Zaten Miles Davis’in de dediği gibi “Yeryüzündeki tüm müzisyenler yılın bir günü bir araya gelip diz çökmeliler ve Duke’ a şükretmeliler.” Bu isimler dışında en sevdiklerim: Chet Baker, Ben Webster, Benny Goodman ve Thelonious Monk ve efsane bestesi “Round Midnight”. Ve cazın ilk protest şarkısı “Strange Fruit”. Bir başkaldırı ancak bu kadar sade, naif ama bir o kadar da etkili ifade edilebilirdi gerçekten
Sizi tanıtırken dünya müziği yaptığınızdan bahsettik. Peki siz yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz ve bu projeyle ilgili süreç nasıl oluştu?
Dünya müziği çok geniş bir tanım aslında. Ama bu tanımın çok dilli ve farklı tarzlardan oluşan repertuarı ifade etmek için de uygun olduğunu söyleyebilirim. Ben zaten müziği dinleyici olarak da müzisyen olarak da hiçbir zaman sınırlandırmadım. Her bir tarzda başka şeyler öğrendim ve bu bende değişik açılımlar yarattı. En önemlisi zaman içinde müzikal olarak kendimi daha iyi tanımaya başladım. Şarkı seçimlerim ona göre şekillendi. Bu belki de bir olgunlaşma süreciydi. Ve nihayetinde müzik benim için aynı zamanda ruhumu yansıtan doğru bir ifade aracı da olmaya başladı.
Dilerseniz herkesin merak edebileceğini düşündüğüm bir soruyla devam edelim. Kaç dilde şarkı söylüyorsunuz? Ve bu çeşitlilik içinde repertuar seçimlerinizi neleri dikkate alarak yapıyorsunuz?
Sanırım 15 civarı. Tercih ettiğim şarkılar çoğunlukla geleneksel ve farklı coğrafyaların tarihini kültürlerini yansıtan geçmişe ait şarkılar. Çünkü bu şarkıların geçmişten günümüze devam eden ve biriken güçlü bir toplumsal enerjileri, yaşanmışlıkları var. Ve bu derinlik beni etkiliyor. Tek bir şarkı ile aslında geçmişle iletişim kurmuş oluyoruz, yeni şeyler öğreniyoruz. Bazen sadece sözlerinden dolayı, bazen de melodisinde duyduğum bir histen dolayı o şarkıyı tercih ediyorum. Ve sahnede de o hissi doğru şekilde dinleyiciye aktarmaya çalışıyorum.
Sahne demişken, bu bağlamda dinleyiciden gelen tepkiler nasıl?
Müzik evrensel olduğu kadar, bireysel de bir olgu. Her toplumda ve hatta her beyinde farklı kodlanmış. Bu anlamda her dinleyiciyi memnun etmek mümkün değil. Buna rağmen güzel geri dönüşler alıyorum. Şarkıların hikâyelerini anlatarak, müziği hissettirerek başka dil ve coğrafyaya ait de olsa ortak bir duygu yaratabildiğimi düşünüyorum.
Bir single çalışması yapacağınızı biliyoruz. Nasıl bir proje olacak biraz bahsedebilir misiniz?
Aslında uzun bir süre single yapmayı hiç düşünmedim. Farklı coğrafyanın şarkılarını söylerken ben de öğrenmeye devam ettim ve hala da öğreniyorum. Örneğin, bir Fado ya da bir Rembetiko söylemenin bir okulu eğitimi yok. Bu nedenle sürekli dinlemek, söylemek hatta bazen taklit etmek gerekiyor. Tabii bu süreçte insan eninde sonunda kendine en yakışanı, kendini en iyi ifade edebildiğini düşündüğü şeyi de keşfediyor. Bu da ben de artık şekillenmeye başladığı için başlangıç olarak düşündüğüm bir iki alternatif arasından bir tercih yaparak bir single çalışması yapmaya karar verdim. Dileğim hem dinleyenler hem de kendim için ortaya güzel bir şeyler çıkması ve ortak bir duyguyu paylaşabilmek.
Keyifli sohbetiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Bu arada dinlemek isteyen okuyucularımıza tekrar hatırlatalım, Bilgen Korzay’ın müziklerine Youtube kanalına abone olarak ya da kendisini instragramda takip ederek ulaşabilirsiniz.
Ben teşekkür eder, bol müzikli günler dilerim…