Perakende ticaretin düzenlenmesi ile ilgili yeni kanun teklifi hazırlandı. Teklifin ayrıntılarını dün yazdık. Avrupa Birliği’nde 1 Kasım 2021 itibariyle uygulamaya konulacak “Tarım ve Gıda Tedarik Zincirinde İşletmeler Arası İlişkilerde Haksız Ticaret Uygulamaları Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 2019/633 sayılı ve 17 Nisan 2019 tarihli Direktifi”ne uyum sağlamak üzere hazırlanan kanun teklifi çok önemli düzenlemeler getiriyor.
Uygulanırsa, üreticilerin, tedarikçilerin yaşadığı birçok soruna çözüm getirecek düzenlemeler var. Örneğin, zincir marketlere tarım ve gıda ürünü satanlara 120 gün vadeli çek verildiğini, ödemelerin çok geç yapıldığını biliyoruz. Yeni düzenleme ile yaş meyve sebze, bozulabilir tarım ve gıda ürünlerinde en geç 30 gün içerisinde ürün bedelinin ödenmesi öngörülüyor.
Yine en çok yaşanan sorunlardan birisi zincir marketlerin birçok masrafını, giderini üretici ve tedarikçilere yüklemesi. Yeni mağaza açıldığında veya tadilat yapıldığında markete ürün veren üretici ve tedarikçilere “burada sizin ürünler satılıyor” denilerek katılım bedeli alınıyor. İndirim kampanyalarında, promosyon çalışmalarında yine üretici ve tedarikçilerden katılım payı alınıyor.
Üreticinin satışa sunulan, rafa konulan ürünü için raf kirası alınıyor. Kanun teklifi aynen kabul edilirse bu tür haksız katılım bedelleri alınamayacak.
Yasa çıkarmak kolay uygulamak zor
Türkiye’de yasa çıkarmak, mevzuat ile ilgili düzenlemeler yapmak çok kolay. Kanun teklifi hazırlanıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getiriliyor. İktidar çoğunlukta olduğu için kabul ediliyor. Tüketicinin, üreticinin yararına olan bu tür düzenlemeler muhalefet partileri tarafından da destekleniyor. Bu nedenle yasa çıkarmak kolay. Fakat, o yasayı uygulamak her zaman kolay olmuyor.
Türkiye’nin en ücra köşesine kadar giren, köylerde, tatil sitelerinin içinde açılan zincir marketler özellikle tarım ve gıda ürünlerinde piyasayı ve fiyatı belirleyici konumdalar. Her birinin 8-10 bini aşan market sayısı ile bu zincir marketler gıda piyasasını yönlendiriyor.
Devletin kaynakları ile destekleniyor
Devlet de bu mağazalara ciddi destekler sağlıyor. Soğan ve patates örneğinde olduğu gibi, içerde fiyatlar yükselince ithal edilen ürünler ucuz fiyata bu market zincirleri aracılığıyla piyasaya sunuluyor.
Et ve Süt Kurumu aracılığıyla canlı hayvan veya et ithal edilerek bu marketlerde satışa sunulurken yerli üretim yapan besiciler çok sıkıntılı günler yaşıyor. Yaş meyve sebze ve diğer gıda ürünlerinde de piyasayı belirleyici konumunda olan marketler istedikleri gibi fiyat belirliyor. Üretici veya tedarikçi bu kadar yaygın zincir marketlerde ürününü satabilmek için dayatılan birçok koşulu kabul etmek zorunda bırakılıyor. Sattığı ürün bedelinden daha fazla raf kirası, promosyon, mağaza açma bedeli, kredi kartı katılım bedeli tahsil edilen ve bu nedenle mahkemeye giden üreticiler var.
Gıda fiyatlarındaki artışın önemli nedenlerinden birisi bu kadar yaygın mağaza ağına sahip zincir marketlerin aşırı kar hırsı. Üreticiden olabildiğince ucuza alıp, tüketiciye olabildiğince yüksek fiyata satıyorlar. Pazarcı esnafı, manavlar da bu marketlerdeki fiyatı esas alarak fiyat belirliyor.
Pandemi nedeniyle otel ve restoranların büyük oranda kapalı olması, pazardan çekilmeleri tarım ve gıda ürünlerinde zincir marketler tamamen rakipsiz kaldı.İstedikleri gibi at oynatıyorlar.
Üretici ve tüketici koşulları kabullenmek zorunda kalıyor
Zincir marketler her geçen gün pazarda egemenliğini artırırken, milyonlarca üretici ve tüketici dayatılan şartları kabul etmek zorunda bırakılıyor. Üreticiler ve tedarikçiler örgütlü değil. Zincir marketlere ürün verebilmek, rafta yer alabilmek için kendi aralarında acımasız bir rekabet içindeler. Zincir marketler onların bu örgütsüz ve güçsüz yapısını kullanarak istediği fiyata ürün alıyor. Ödemeleri 3-4 aya yayabiliyor. Ürünlerini satmamakla tehdit edebiliyor. Bakkal, manav esnafı giderek yok oluyor. Tüketiciye çok fazla seçenek bırakılmıyor.
Avrupa ve Türkiye’de yasanın uygulanabilirliği
Perakende sektörüne özel ilk yasal düzenleme niteliği taşıyan 14/1/2015 tarihli ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 29/1/2015 tarihli ve 29251 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasa yeterince uygulanamadığı için birçok sorun ortaya çıktı. Daha 6 yıl olmuşken şimdi bu yasada ciddi değişiklikler yapılıyor. Bu değişiklikler de Avrupa Birliği’nin yine bu konudaki direktifine dayandırılıyor.
Avrupa Birliği’nde çıkan yasalar uygulanıyor. Üreticinin çok güçlü örgütleri var. Kooperatifler çok güçlü. Tüketici de bilinçli ve örgütlü. Çıkan mevzuatı takip ediyor. Hakkını savunuyor. Buna rağmen yaşanan aksaklıklar bu tür direktiflerle düzeltilmeye çalışılıyor. Örneğin 1 Kasım2021’de yürürlüğe girecek direktifle perakende sektörünün üreticilere ve tedarikçilere karşı misilleme yaparak haksız rekabet yaratmaları önleniyor.
Türkiye’de marketlere karşı kaç üretici mücadele edebilir. Marketlerin misilleme yapmasını kim önleyebilir? Marketler üreticiye “ürününü satmam” dediğinde yapabileceği bir şey yok. Türkiye’de kaç üretici yaş meyve ve sebze bedelini 30 günde ödemeyen zincir markete “paramı ödemezsen sana ürün vermeyeceğim” diyebilir. Ya da kaç üretici 30 günde alacağını tahsil edemediği için zincir marketi mahkemeye şikâyet edebilir? Gerçekçi olmak gerekirse, bunu yapacak üreticinin güçlü ve örgütlü olması gerekiyor.
Türkiye’nin en güçlü şirketleri, sanayi kuruluşları, kooperatifleri bile bu marketlerde ürünlerini verirken kendilerine dayatılan koşulları kabul etmek zorunda kalıyor.
Özetle, tarım ve gıdada piyasanın oluşumu, fiyatların belirlenmesinde en etkili konumda olan zincir marketler fiyat artışında da başroldeler. Üreticiden ucuza ve uzun vadeli alınan tarım ve gıda ürünleri tüketiciye yüksek fiyatla satılıyor. Yasal düzenlemelerle bu yapı ne kadar değiştirilebilir? Bugüne kadar olan uygulamalara bakılırsa hiç de kolay değil.
Ticaret Bakanlığı üretici ve aracıları da denetleyecek
Kanun teklifi ile Ticaret Bakanlığı'na önemli yetkiler sağlanıyor. 2019/633 sayılı Avrupa Birliği Direktifi, tarım ve gıda tedarik zincirinde pazarlık gücündeki dengesizlikler nedeniyle, daha büyük ve daha güçlü aktörlerin kendi avantajlarına olacak bazı uygulamaları zayıf ve güçsüz aktörlere empoze etmelerini ve etik olmayan ticari davranışlarda bulunmalarını haksız ticaret uygulaması kabul ederek bu uygulamaları engellemeyi amaçlıyor. Kanun teklifinde bu konuda önemli düzenlemeler var.
Avrupa Birliği Direktifi doğrultusunda çok sayıda değişiklik öngörülüyor. Bunlardan birisi de haksız ticaret uygulamalarına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi Ticaret Bakanlığına verilmesidir. Bu yetki ile Ticaret Bakanlığı, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin pazarlık gücü ve büyüklük gibi özelliklerini dikkate alarak haksız ticaret uygulaması kabul edilecek durumları belirleyebilecek. Haksız ticaret uygulamalarında caydırıcılığın sağlanabilmesi için, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın taklit ve tağşiş yapanları teşhir ettiği gibi, Ticaret Bakanlığı da denetimlerde ortaya çıkan bilgileri, inceleme sonuçlarını kamuoyuna duyurabilecek. Ticaret Bakanlığı şimdiye kadar perakende işletmelerini denetleyebiliyordu. Kanun teklifi ile "Denetim" maddesinin kapsamı perakende işletmelerin yanı sıra üretici ve tedarikçileri de kapsayacak şekilde genişletiliyor.