Zeytinin yağı, yaprakları, ağacı ve tabii kendisi bir şifa kaynağı. Binlerce yıldır hekimler tarafından tavsiye ediliyor. Benim de tutkum, yemeklerde vazgeçilmezim. Tutkuya dönüştüğü için çok mutlu olduğum şeylerden… Daima iyi zeytin ve yağı peşindeyim… Bu yolculuklarımı geçtiğimiz günlerde Akhisar’da sürdürdüm.
Akhisar’ın tarihi dokuz bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Hitit Kralı Hattuşili'den Amazonlara; Lydia Kralı Karun'dan Roma Kralı Jul Sezar'a; Osmanlı padişahları Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman'a ev sahipliği yapmış…
Akhisar bir zeytin ülkesi, zeytinin başkenti… Yalnız sofralık zeytin kalitesinde zeytinlerden
elde ettikleri düşük asitli ve yüksek kaliteli zeytinyağları değil, sofraya gelen zeytinleri, yemekleri de çok güzel. Altı pideli kelle paça çorbası, kokoreç, katmer, köfte ve bayramlarda yapılan sura-kaburga dolması bunlardan sadece birkaçı… Dünya çapındaki bu zeytin, zeytinyağı ve gastronomi merkezi ne yazık ki yeterince tanınmıyor, bilinmiyor. Bu konudaki çalışmalar her sene ivme kazanarak devam ediyor. Hepsini önümüzdeki günlerde yazacağım.
Akhisar, İzmir Havalimanı’na 80 kilometre, bir saat on dakika falan sürüyor. Sıcakkanlı, yüzleri gülen insanların diyarı. Konuğu olduğumuz Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat ve eşi Nazan Alhat, Alhatoğlu Zeytinyağları Eş Başkanı Mustafa Alhat, Akhisar Ticaret Borsası Meclis Başkanı Bahattin Alkın da öyleler. Yıllardan beri söylediğim gibi “ben şehirleri insanları nedeniyle severim” sözünü yıllardır dostluklarıyla kanıtlıyorlar.
Akhisar, değişen koşullar nedeniyle tütünden zeytine dönmüş bir ilçemiz. Alper ve Mustafa Alhat kardeşlerin babaları rahmetli Hüseyin Alhat, zeytin fidanlarını ilk dikenlerden… Hüseyin Alhatoğlu’nun dedeleri Osmanlı zamanı Konya Karaman’dan gelip, Akhisar’a yerleşmiş, tütün yetiştirmeye başlamışlar. Zamanla büyük arazi sahibi olmuşlar. Şimdilerde Mustafa ve Alper Alhat kardeşler yörenin en büyük zeytinyağı üreticileri…
Akhisar’ın sofralık zeytin üretimi yıllık 500 bin ton. Türkiye’nin tüketimi yıllık 400 bin ton. Yani sofralık zeytinde Türkiye’nin tüm ihtiyacını karşılayabilecek durumdalar. Halen Türkiye'nin sofralık yeşil zeytin rekoltesinin yüzde 70'ini, siyah zeytinin ise yüzde 30'unu karşılıyorlar. Topraklarındaki 14 milyon zeytin ağacı ile ülkemizin en fazla zeytin ağacına sahip Akhisar’dan 95 ülkeye zeytin, 42 ülkeye zeytinyağı ihracatı gerçekleştiriliyor. 40 bin ton zeytinyağı üretiyorlar. 67 fabrikada yapılan soğuk sıkımın fabrikaların tamamında dünyaya akredite olmuş zeytinyağı tadımcıları tarafından tadılması için gerekli çalışmalar da son aşamasında.
Burada hemen söyleyeyim; Manisa ili, Akhisar Domat Zeytin, Akhisar Uslu Zeytin, Akhisar Köfte, Salihli Kiraz, Salihli Odun Köfte ve Kırkağaç kavunu olmak üzere toplamda altı coğrafi işaretli ürüne sahip. Biz domat’ı, uslu’yu, köfte’yi ve de Kırkağaç kavununu tattık. 14 ay muhafaza edilebilen bu kavunu, tescillenmiş 1650 yıllık anıt zeytin ağacının gölgesinde, zeytin dallarından yaptığımız çatallarla yedik.
Akhisar'da faytonculuk bir zamanların önemli mesleklerinden birinin adıymış. Adını Akdeniz mitolojisinde Güneş tanrısı Helios'un oğlu Phaeton'a borçlu olan faytonlar demir aksamından işlemesine dek tamamen el işçiliğiyle Akhisar'da yapılıp Türkiye'de ve dünyada birçok noktaya gönderiliyormuş. Kaldığımız otel de fayton adı taşıyordu…
Akhisar’ın tamamı zeytin denizi. Seyretmesine doyum olmuyor. Ama bir gerçek var ki zeytin ve zeytinyağı ülke çapında yeterince tüketilmiyor. Dünya ortalamalarının epey altında, yılda iki kilogram gibi bir rakam söz konusu. Oysa zeytin ve zeytinyağı, bizim millî ve yerli bir ürünümüz... Anne ve babalara da büyük görev düşüyor. Çocuklarınız için zeytini sevin, sevdirin ve zeytinyağını yemeklerde kullanın. Emin olun ki diğer sıvı yağlarda bir iki litre kullanarak yapacağınız bir yemeği, yarım litre zeytinyağı ile çok daha lezzetli hazırlayabilirsiniz.
Akhisar yolculuğum ile ilgili yazacağım daha çok şey var. Hepsi, 18 Kasım Pazartesi günkü Yaşam Keyfi’nde… Sofralarınızdan zeytin ve zeytinyağı hiç eksik olmasın…