Herkesin harcama sepeti aynı olmadığı için herkesin hissettiği enflasyon da farklıdır. Halkın önemli bir bölümünün hissettiği enflasyon ise gıdadaki artıştır ve burada da büyük sıkıntı vardır.
Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı; yine aynı tartışma başladı: TÜİK'in açıkladığı veriler gerçek enflasyonu yansıtıyor mu?
TÜİK'e göre enflasyon Mart ayında tüketici fiyatlarıyla yüzde 2.29 artarken, yıllık enflasyon yüzde 50.51 olarak gerçekleşti. Enflasyonu düzenli olarak ölçmeye çalışan bağımsız kuruluşlardan ENAG'a göre ise Mart'ta aylık enflasyon yüzde 5.08 ve yıllık tüketici enflasyonu ise yüzde 112.51'di; yani TÜİK'in rakamlarının iki katından fazlaydı. Farklı rakamların ardında farklı metodolojiler ve ölçüm teknikleri olabilir. İşin bu tarafı ayrı bir tartışma konusu ancak TÜİK'in rakamlarını esas alarak bir değerlendirme yapmak gerekirse herhalde en doğru tespit toplumdaki düşük ve orta gelirli gruplarının enflasyondan yüksek gelir gruplarına göre daha fazla etkilendiğidir.
TÜİK'in TÜFE'si 27 bin 411 işyeri ve 5 bin 246 konuttan, 404 madde ve 895 madde çeşidi için her ay yaklaşık 564 bin 710 fiyat derlenmesiyle oluşturulan temsili bir sepettir. Aslında herkesin tüketim kalıbı yani TÜFE’si farklıdır. Tüketim alışkanlığı gelir düzeyi ile yakından ilgilidir. Düşük gelirliler bütçelerinin önemli bir kısmını gıda ve konut gibi zorunlu ihtiyaçlara ayırırken, gelir düzeyi arttıkça bu tip temel ihtiyaçların payı azalır; giyim, ayakkabı, kültür, mobilya, eğlence gibi harcamaların payı artar.
Mart ayında aylık TÜFE artışı yüzde 2.29 olurken, gıda enflasyonu yüzde 3.84'tü. Yıllık bazda ise TÜFE 50.51 artarken, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarındaki artış yüzde 67.89'u buldu. Yılın ilk üç ayında gıda fiyatlarında meydana gelen artış bile yüzde 18.85 ile manşet enflasyonun 6 puan üzerindeydi. Bunlar yüksek rakamlardır; daha da önemlisi toplumdaki gelir dağılımını bozmaktadır, adaletsizliği körüklemektedir. Son bir yılda manşet enflasyondan daha yüksek artışların yaşandığı kalemler gıda, konut ve sağlıktır. Yani düşük gelirlilerin harcama sepetinin fiyatı yüksek gelirlilerin sepetine göre oransal olarak daha fazla artmıştır. Diğer bir deyişle zengin ile yoksulun enflasyonu zaman içinde farklılaşmıştır. Artan fiyatlar tüketicilerin düşük gelir gruplarının gıdaya erişimini zorlaştırmıştır.
İşte asıl sorun buradadır; gıda enflasyonunun yanlış politikalar nedeniyle kronikleşmiş bir sorun haline gelmesidir. ENAG'ın ya da TÜİK'in rakamlarının esas alınıp alınmaması konusu meselenin teknik detayıdır. Önemli olan bu rakamların işaret ettiği sorundur; enflasyonun katılaşması ve bazı kesimler için hayat pahalılığının kalıcı hale gelmesidir.
Herkesin harcama sepeti aynı olmadığı için herkesin hissettiği enflasyon da farklıdır. Halkın önemli bir bölümünün hissettiği enflasyon ise gıdadaki artıştır ve burada da büyük sıkıntı vardır. Aylardır gıda enflasyonu yüksek seyrediyor. İşte ülkedeki düşük gelir gruplarının meselesi budur.