Fransa’nın EURO 2024’te oynayacağı ilk maç öncesinde, Kylian Mbappé’nin Fransız halkına yaptığı çağrı, sporun ve sporcunun toplumsal ve siyasal etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Mbappé, pazar günü yaptığı açıklamada Fransızları oy vermeye teşvik ederken, yaklaşan parlamento seçimlerinde aşırılıklara karşı uyarıda bulundu. Aşırı sağın güç kazandığı bir dönemde, Mbappe’nin yaptığı bu açıklama demokratik değerlerin korunması adına önemli bir mesaj içeriyor.
Geçmişten günümüze, siyasal ve politik konulardan uzak durmayı tercih edenlerin yanı sıra, birçok üst düzey sporcu siyasi ve toplumsal konularda cesur duruşlar sergiledi.
Tarihin en önemli sporcularından biri olarak kabul edilen Muhammad Ali, sadece boks kariyerindeki başarılarıyla değil, aynı zamanda Vietnam Savaşı’na karşı çıkışıyla da tanınıyor. “Vietkonglar bana hiç ‘zenci’ demedi” diyerek Vietnam savaşına katılmayı reddeden dünya şampiyonunun unvanı ve boks lisansı elinden alınırken, beş yıl da hapis cezası verilmişti (bu ceza daha sonra bozuldu). Ali bu süreçte ringlerden uzak kalmak zorunda kalsa da, savaşa karşı duruşu ve sivil haklar mücadelesindeki rolü ile efsanevi bir figür haline geldi.
1968 Meksika Olimpiyatları ödül töreninde, ABD’deki ırkçılığı protesto etmek amacıyla siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldıran Tommie Smith ve John Carlos’un görüntüleri hala spor tarihinin en unutulmaz fotoğrafl arı arasında. Eylemleri nedeniyle Olimpiyat köyünden atılan ve uluslararası alanda büyük tepkiyle karşılaşan iki unutulmaz sporcunun bu duruşları, insan hakları mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Brezilya Futbol Milli Takımının eski kaptanlarından Socrates Brasileiro Sampaio de Souza Vieira de Oliveira aktivist sporcuların en sevilenlerinden. Brezilya’nın askeri diktatörlük döneminde (1964-1985) gösterdiği duruşuyla tüm spor camiasının saygısını kazanan Socrates’in kendi kulübünde başlattığı “Demokratik Corinthians” hareketi spor tarihinde bir devrim olarak nitelendiriliyor. Kulüp içindeki tüm kararların oyuncular, teknik ekip ve yönetim tarafından oy birliğiyle alınmasını öngören bu hareket, sadece bir futbol kulübü içindeki yönetim biçimini değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Brezilya toplumunda demokratik değerlerin savunulması ve yaygınlaştırılması için bir sembol haline geldi. Socrates, 4 Aralık 2011’de hayatını kaybettiğinde, tüm sevenleri onu en bilinen “doktor” unvanıyla değil lakabı Magrão”, yani “Yüce Sıska Adam” diyerek sonsuzluğa uğurladı.
Günümüzün sporcuları, sosyal ve politik alanlarda daha da etkili figürler haline gelmiş durumdalar. Geniş kitlelere hitap eden elit sporcuların görüşleri ve eylemleri, toplumsal ve siyasal alanlarda önemli yankılar uyandırabiliyor. Toplumun büyük çoğunluğu, fikirleri kendi görüşlerine benzeyen sporcuların dediklerini benimserken, karşı tarafın fikirlerini savunan sporcuları anında “hain” ilan edebiliyorlar.
Almanya Futbol Milli Takımının kaptanı İlkay Gündoğan’ın, 2018’de Recep Tayyip Erdoğan’a “cumhurbaşkanım” demesi, Almanya’da ve Türkiye’de geniş yankı uyandırmıştı. Sadece Alman vatandaşları arasında değil, Türkler arasında da kutuplaşmaya neden olan bu olay, sporcuların siyasi figürlerle olan ilişkilerinin ne denli hassas olabileceğinin net bir göstergesi.
Colin Kaepernick’in 2016 Amerikan Futbol (NFL) sezonunda, ulusal marş sırasında diz çökerek polis şiddeti ve ırksal eşitsizliklere dikkat çekmek istemesi destekçileri tarafından cesur bir insan hakları savunuculuğu olarak görülürken, karşıtları bu hareketi ulusal marşa ve bayrağa saygısızlık olarak değerlendirdi. Söz konusu eylem, ırkçılık konusunun ciddiyetini bir kez daha gündeme taşırken, bu protestoya karşı çıkanlar Kaepernick’i ve onun destekçilerini ağır eleştirilere maruz bıraktılar.
NBA’in en takip edilen sporcularından Lebron James’in, 2018’de bir televizyon programında Trump hakkında “Foolish, he’s dividing us” (Ahmakça, bizi bölüyor) demesi büyük yankı uyandırdı. James’in Trump’a yönelik eleştirileri, Trump destekçileri ve karşıtları arasında politik kutuplaşmayı daha da derinleştirdi. LeBron James’in görüşlerini paylaşan insanlar onun cesaretini kahramanlık olarak yüceltirken, Trump destekçileri, “Amerikan Başkanına yapılmış bir hakaret, Amerikan halkına yapılmıştır” diyerek, açıklamayı vatanseverlik karşıtı olarak değerlendirdiler.
Sporcuların siyasal ve politik protestolarından bahsederken, aktivist kişiliğiyle Türk futbol tarihine ismini yazdıran Metin Kurt’tan bahsetmemek olmaz. 1970’li yıllarda, futbolcuların sendikalaşma hakları için yoğun bir çaba gösteren Kurt, dönemin futbol kulüpleri ve federasyonları tarafından çeşitli baskılara maruz kalmasına rağmen mücadelesinden vazgeçmedi. Futbolcuların sadece sahada değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik haklar açısından da güçlü olmaları gerektiğini savundu.
Yukardaki tüm örnekler, sporun ve sporcuların sadece saha içinde değil, saha dışında da büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermekte. Sporcuların bu tür siyasi duruşları, yeni tartışmaların önünü açarken, toplumun çeşitli kesimlerinde farklı tepkiler yaratıyor. Kendi görüşümüze yakın olanları kahraman, karşıt görüşte olanları ise vatan haini ilan ediyoruz. Yine de milyonlarca takipcisi olan üst düzey sporcuların, toplumsal konularda seslerini yükseltmeleri, sadece kendi kariyerleri için değil, toplumun genel refahı ve demokratik değerlerin korunması için büyük önem taşıyor. Elit sporcuların bu sorumluluğu üstlenerek gençlere ve tüm topluma ilham vermesi, gelecekte önemli değişimlere yol açabilecek bir etki yaratabilir.