Zaferinin vasıtası yalnız kılıçtan ibaret kalan millet sefil ve perişan olur

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

TÜRKİYE Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası’na ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’na (TİSK) uzun yıllar Başkanlık yapan Halit Narin, birkaç yıl önce ofisindeki sohbetimiz sonrasında hediyesini uzattı:

  • Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri…

Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası, 2008 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nın yayına hazırlayıp, sayfa düzenlemesini yaptığı kitaptan 15 bin adet bastırmıştı.

Kitabın yazarı bölümündeki imza şöyleydi:

  • MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Halit Narin, kitabı bana verirken, şu mesajı yazıp imzaladı:

-          Vahap kardeşim, eski güzel günleri hatırlayıp daha güzel günleri milletçe yaşatan Ulu Önder Atatürkümüzün notlarını zevk ve heyecanla okuyacağınıza eminim.

Narin, sendikanın başkanı olduğu dönemde yayınlanan kitabın girişinde şu mesajı vermişti:

-          Görüşleri, tespitleri, öngörüleri, çözüm önerileri günümüze ışık tutmayı sürdüren, liderliği evrensel ölçekte kabul edilip saygı duyulan, askerlikle devlet adamlığını, halktan birisi olmayı bilim ve akılcılık potasında bütünleştiren Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun düşünce sisteminden seçilmiş örnekleri içeren bu yapıtı sunmaktan onur duyuyoruz.

Eserin şu özelliğinin altını özellikle çizmişti:

-          Bu eser Atatürk’ün kendi el yazısı ile savaş şartlarında dikte ettirdiği tamamen aslına sadık kalarak hazırlanmış bir baş yapıttır.

Ardından eklemişti:

-          Umutsuzluğa kapıldığımız, yaşanan koşullar ve dayatmalar karşısında kendimizi çaresiz hissettiğimiz, birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu zamanlarda başucumuzda bulunduracağımız bu eser geçmişimize bakarak nelerin üstesinden geldiğimizi görmemiz açısından oldukça önemlidir.

Büyük Önderin vefatının 84’üncü yılında “Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri” kitabını bir kez daha gözden geçirdim, “Ekonomik Hayat”la ilgili notlarını, mesajlarını bir kez daha okudum:

  • Zaferin vasıtası yalnız kılıçtan ibaret kalan bir millet, bir gün girdiği yerden kovulur rezil edilir, sefil ve perişan olur. Öyle milletlerin sefaleti, perişanlığı o kadar büyük ve üzücü olur ki, kendi memleketinde bile mahkum ve esir bir halde kalabilir.
  • Onun için gerçek fetihler yalnızca kılıçla değil sabanla yapılandır. Milletleri vatanlarında bağlamanın, millete istikrar sağlamanın vasıtası sabandır. Saban kılıç gibi değildir. O kullandıkça kuvvetlenir.
  • Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde, sabanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. (1923)

Atatürk, 1923 yılında dönemin koşullarına göre üretim konusunda sabanı ön plana çıkaran mesajlar verirken, 1925’te makineli tarıma işaret etti:

  • Makinesiz tarım olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz. Birliklerle makine alınız. Senede 100 dönüm ekeceğinize 10 misli, 100 misli fazla ekersiniz. Tarım memleketi olacağız. Bu da makine ile olacaktır.
  • Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olanı köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hakkı olan, daha layık olan köylüdür.
  • Çiftçilerimizin gayretiyle memleketimizin verimli tarlaları birer kalkınma kaynağı olacaktır.

Atatürk, 1922 yılındaki bir konuşmasında şu noktanın altını çizdi:

-          Bugünkü mücadelemizin temel amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünlüğü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür.

Ulu Önder Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyorum…

Kesin zorunluluk olmadıkça piyasalara karışılamaz

2008 yılında Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı, Türkiye Tekstil Sanayi İşverenler Sendikası’nın bastırdığı “Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri” kitabında Atatürk’ün ekonomik sistemle ilgili 1937 yılındaki şu mesajları yer aldı:

  • Ben ekonomik hayat denince tarım, ticaret, sanayi faaliyetlerini, bayındırlık işlerini birbirinden ayrı düşünülmesi doğru olmayan bir bütün olarak sayarım.
  • Bir millete bağımsız hüviyet ve kıymet veren siyasi varlık makinasında devlet, fikir ve ekonomik hayat mekanizmaları birbirlerine bağlı ve birbirlerine bağımlıdırlar.
  • Memleketimizin ekonomik kaynakları bütün dünyanın hırslarını çekecek verim ve zenginliğe sahiptir.
  • Kesin zorunluluk olmadıkça piyasalara karışılamaz, bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir.

Verginin kalkabileceğine inanmak, devletin yıkılmasını istemekle eşittir

ULU Önder Mustafa Kemal Atatürk, 1931 yılındaki konuşma ve notlarında verginin önemi üzerinde durdu:

  • Askerlik nasıl bir vatan borcu ise vergi de vatandaşın ödemesi gereken borcudur.
  • Bütün vatandaşlar gerektiğinde ağır yükümlülüklere ve her türlü fedakarlığa katlanacaklardır.
  • Vatandaş olan bir kişinin, verginin kalkabileceğine inandırılması ve böyle bir düşünceye itilmesi, devletin yıkılmasını istemekle eşittir.

Yabancı sermayeye ve uzmanlığına ihtiyacımız var

MUSTAFA Kemal Atatürk, 1923’te yabancı sermaye konusunda şu mesajları verdi:

  • Ekonomik alanda düşünürken ve konuşurken sanılmasın ki biz yabancı sermayeye karşıyız. Hayır, bizim memleketimiz geniştir. Çok çalışmaya ve sermayeye ihtiyacımız vardır.
  • Bundan dolayı kanunlarımıza uymak şartıyla yabancı sermayeye gerekli olan güvenceyi vermeye her zaman hazırız.
  • Memleketimizi medeniyetin gerektirdiği dereceye bir an önce yükseltmek için yalnız milli sermaye yeterli olmaz. Yabancı sermayeye ve uzmanlığına da ihtiyacımız vardır. Bu noktada dar bir milliyetçilikten çıkıyoruz, daha geniş milliyetçi oluyoruz.
Tüm yazılarını göster