Vallahi Alaattin Aktaş’ın yalancısıyım. Alaattin’e göre mart ayı aylık enflasyonu yüzde 8.5-10.5 arasında oluşacak. Böylelikle, mart ayında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 66-69 arasında bir yerde gerçekleşecek. İster 66 ister 69; oldukça ürkütücü rakamlar bunlar. Yirmi yılı aşkın bir süredir karşılaşmadık bu kadar yüksek değerlerle. 2000’nin başından bu yana baktığınızda enflasyonun yüzde 69’dan yüksek olduğu sadece üç ay var: Şubat 2000: 69.8, Ocak 2002: 73.2 ve Şubat 2002: 73.1. Son ikisi Şubat 2001’de patlak veren krizden sonra yaşanan kur sıçramasının yol açtığı enflasyonlar.
Grafikte Ocak 1965’ten bu yana gerçekleşen yıllık enflasyonlar gösteriliyor. Alaattin Aktaş’ın kendi deyimiyle ‘tespiti’ olan Mart değeri de grafikte yer alıyor. Enflasyonun yüzde 20’ye yakın bir düzeyde olmasına karşın, politika faizini Eylül 2021’den başlayarak yüzde 19’dan yüzde 14’e düşürmemizin, yani 4-Y politikasının bir sonucu bu geldiğimiz nokta. Neydi 4-Y politikası. Şu: Bürokrat yükselme eğilimindeki enflasyona rağmen faizi düşürünce, ortaya “Yüksek faiz-Yüksek Risk-Yüksek Kur-Yüksek enflasyon çıkıyordu. Mesela yakınlarda dolar cinsinden yurtdışında borçlandı Hazine. Tam yüzde 8.6 faizle. Öte yandan, ikincil piyasada beş yıllık TL cinsi Hazine tahvil faizi Eylül ayına kıyasla yaklaşık 10 puan arttı: Yüksek faiz. Dolar kuru 8.3 liradan 14 liranın üzerine çıktı: Yüksek kur. Risk primi (CDS) 350’nin biraz üzerinden 600’e çıktı: Yüksek risk. Enflasyon da yirmi yıldır görünmeyen bir düzeye sıçramış durumda: Yüksek enflasyon.
Biliyorum; bunlar tekrar oluyor. Ama gelin görün ki tekrar tekrar yazmak gerekiyor. Belki bir işe yarar; para politikası kararı alanların “bir yerde yanlışlık yaptık herhalde” diye düşünmelerine yol açar. En azından iktisat öğrencileri açısından bu tekrarı yapmak iyi bir şey. Düzgün bir ekonomi için para politikasının düzgün olmasının gerekli koşul olduğunu unutmazlar. Evet, (deneysel iktisat alanı dışında) iktisatta pek deney yapmak mümkün değil. Ama arada sırada öyle gelişmeler oluyor ki, tam anlamıyla bir laboratuvara girmiş ve deney yapmış gibi oluyorsunuz. İşte “bir ülkede enflasyon yüksekken ve yurtdışında emtia fiyatlarındaki gelişmeler nedeniyle biraz daha yükselme eğilimindeyken, politika faizi düşürülürse ne olur?” sorusuna artık laboratuvar koşullarında deney yapıyormuş hassasiyeti ile yanıt vermek mümkün. Türkiye’nin son deneyimi sayesinde. Çıkarın Rusya-Ukrayna savaşının etkisini. Mart ayında enflasyonun yükseleceği yeri değil de mesela Şubat sonundaki değerini alın. Aynı işlemi risk primi, kur ve piyasa faizi için de yapın. Sonuç değişmiyor. Karşımıza 4-Y çıkıyor.