TCMB Faizi 500 baz puan artırdı. Filistin- İsrail çatışması sonrasında faizde daha az artış bekleniyordu. Benim beklentim ise piyasayla paralel, 500 baz puandı. Ekonomi yönetimi sermaye çekmek için faiz kartını kullanmaktan çekinmedi. Bir bakıma; “ faizleri sürekli artırıyoruz, ne olur artık gelin” dedi.
Ama buna rağmen yabancı gelmiyor. “Biraz daha bekleyelim” diyor. “İyisiniz hoşsunuz da faiz artımı dışında her şey dilinizde, icraatınız yok” tereddütü içindeler. Kısaca, somut icraat bekliyorlar. Tıpkı iç piyasadakilerin beklediği gibi. Şimdi soru şu; acaba Naci Ağbal sendromu giderilse, gelirler mi?
MERKEZ İLAVE TEDBİRLER GETİRECEK
Bence yine gelmezler. Zira yabancı bir yandan kazanacağına bakarken diğer yanda yatırdığını geri alacağından emin olmak istiyor. Önceki bakanın “kötü sürprizlerini” yeniden yaşamak istemiyor. Anayasaya “MB başkanı görevden alınamaz” maddesi konsa da “güven duymaya yetmez” diyorlar.
Faiz artışı karar metnine bakıyoruz; “enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana dek, parasal sıkılaştırma; gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli güçlendirilecek.” Bunun bir anlamı da hala enflasyonu körükleyen harcama eğilimi olduğudur. Belli ki Merkez; dış kaynaktan umut kesmiş.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Şimdi neler olacak?
Kredi kartlarında, limitlerde sınırlamalar gelmeye başlayacak. Ticari kredi faizleri artacak. Konut ve taşıt piyasasını etkileyecek. Ekonomide giderek daha fazla kapanma dönemine gideceğiz.
Mevduat faizlerinde sert artışlar olur mu?
Mevduat faizleri maliyetli olmaya başladı. Bankalar alternatif seçeneklere yönelmeye başlayacaklar. Kamu bankalarının mevduat faizlerinde artış görülebilir ancak özel bankalar daha sınırlı artışlara gidecektir. Eğer sen heterodoks inadıyla faizi bu denli indirirsen, tırmandırırken de sorun yaşarsın.
not
ŞİMŞEK’İN SON YÜKLÜ ADIMLARINA GİDİYORUZ
Söylenti furyası çalışıyor. Nasıl mı? Cumhurbaşkanının Şimşek’i çağırdığı ve faizler arttığı halde neden enfl asyonun düşmediğini sorduğu dillerde... “Şimşek istifa eder mi?” lakırdısını da duyuyoruz.
Elbette böylesi söylemler her zaman olur. Zira hafızalarda Ağbal sendromu var. Enfl asyonun ve faizin düşmediği bir ülkede kimse yatırım yapmaz. Bu gerçeği unutmayalım. Ancak ekonomiyi yönetenler de onlara kim gaz veriyorsa, beyanatlarının artık inandırıcı olmadığı gerçeğini kavrasınlar. Zamanında o kadar çok kirli bilgi verir, boş müjdeler saçar ve sözlerini tutmazlık edersen, “efendim ben Merkez Bankası’yım. Sözel yönlendireceğim” desen de kimse senin sözünle yönlenmez. Zira sana güven yok ve yıllarca faizi “nas” diye yönetmek gibi bir sicilin var.
Yapılması gereken şudur; Merkez Bankası, kendi aralarında birbirleriyle polyana iyimserliğiyle gaza getirmek yerine, piyasaya çıkıp, kendilerinin itibarını ölçsünler… İletişimi, onları çevreleyen yandaş ve yalakalarla yapmak yerine, hakiki piyasa yapıcılarıyla temasa geçseler.
Piyasa yapıcıları derken, en sağlam bilgiyi; açlık sınırındaki insanlardan, yoksulluk sınırındaki milyonlardan alabilirler. Nereden mi? Misal çarşı pazar, emekli kahveleri, ev kadınlarının aile toplantıları… Yoksa beş kafadar bir araya gelip kendilerinin dahi inanmadığı sözlerden değil…