Geçen hafta yayınlanan sohbetimiz oldukça ses getirdi ve hem yazı ile ve hem de sözlü olarak epey yorum aldı. Bazı yanlış anlaşılmalar olduysa de fikir birliğinin çok olduğu ortaya çıktı.
Özellikle bazı konular için “Yasaklama” ifadesini kullanmış olmam “Patron penceresinden bakma” yorumları aldı ise de işin özünün farklı olduğu anlaşıldı.
Ancak…
O gün sözünü ettiğim örnek özelinden dışarı çıkarak söz edecek olursam, olaya hem patron ve hem de çalışan açısından bakarak biraz daha yorum yapma gerektiğini hissettim.
Çalışan işten neden ayrılır?
Her ne kadar ücret azlığı dile getirilse de son yapılan küresel araştırmalarda " İşyerinde kendini değersiz hissetme " unsurunun, en önde gelen nedenlerin başında olduğunu belirtmek gerekir ki bunu doğuran sebeplerden en önde geleni de verilen sözlerin tutulmamasıdır.
Türk sanayisinin ihracata olan ilgisinin arttığı bu günlerde ihracat elemanları da aranan elemanlar listesinin ön sıralarına yükseliyor.
Üretici, ihracatçı ve/veya ihracat yapmak isteyenler, eleman kaçmasın diye nelere baksınlar?
İhracat elemanı nitelikli olmalıdır, yabancı dil bilmelidir, pazar araştırmasını, müşteri bulmasını bilmeli ve satılan malın ihracat işlemlerini yapmalıdır vb.
Tüm bu niteliklere sahip elemanı da işveren, asgari ücretle çalıştırmayı düşünmemelidir.
Elemanı sürekli motive edecek makul seviyede bir maaş + prim sistemi geliştirmelidir.
İşletmedeki maaş dengesini gözeteyim derken, şirketi ileriye taşıyacak pozisyonlarda çalışacak olanların önü kapatılmamalıdır. Bunu yaparken de kişiler üzerinden değil amma pozisyonlar ve liyakat üzerinden değerlendirmeler yapılmalıdır.
İhracat elemanı pozisyonlarının tanımlamaları net, açık ve anlaşılır bir biçimde yapılarak, liyakatin değerinin bilindiği, daha iş tanımı yazılırken vurgulanmalı ve bu pozisyonlar için görüşülecek kişilere de işe başlatmadan önce söylenmelidir.
İşletmede daha fazla kıdemi olsa da farklı yerlerde çalışan mevcut elemanların durumları, ihracatçının pozisyonu ile değil, kendi eşdeğerleri ile kıyaslanarak değerlendirilmeli ve bu konuda personel arasında söz dalaşına izin verilmemelidir.
Tecrübeli bir elemanı transfer etmeye çalışan işveren, elemanın aklını çelip kendi işletmesine gelmesi için vereceği sözleri önceden düşünüp, tutabilip tutamayacağını gözden geçirmelidir. Sırf cazibe olsun diye verilen sözlerin tutulmaması halinde patronun ağzından çıkacak olan ifade " Eyvah, İhracat Sorumlusu İstifa Etti " haykırışı olacaktır.
Aslına bakarsanız yapılması şart olan gerek patronun ve gerekse ihracat elemanının, iş görüşmesi sırasında karşılıklı olarak, birbirlerinden taleplerini ve beklentilerini açıkça ortaya koymalarıdır.
Söz uçar yazı kalır…
Görev tanımı yapılıp verilebileceği gibi, bir sözleşme yapılması daha iyi olacaktır.
Bu sözleşmede de her iki tarafın da hakları ve sorumlulukları belirtilmelidir ki kimse mağdur duruma düşmesin. Amma diyeceksiniz ki “Çalışanı ile sözleşme yapan kaç patron var?”
Pek olmadığını kabul ederim amma siz önerin onlar düşünsün.
Hatta iş görüşmesinde bunu gündeme getirip daha sonra e-posta ile de teyit edebilirsiniz.
Çalışanın taleplerinin ve ona teklif edileceklerin, liyakat ile bağlantılı olması gerektiğini ve karşılıklı olarak söylenen sözlerin tutulması koşulunu bilmem hatırlatmalı mıyım?
Patronun, pazarlama seyahati programı yapan elemana “Önce bir satış yap sonra gidersin” gibi anlamsız yorumlar yapmamasını da tavsiye ederiz.
Ayrıca elemana da araştırma yapmadan, somut pazar verilerine sahip olmadan ve olası müşterilerle temas etmeden, randevulaşmadan, patronun masasına seyahat planı koymamalarını salık veririz.