A. Levent ALKAN
Devletin yetkisi olmadan, sorumluluğu olduğu üniversiteleri özel üniversiteler diyebiliriz. Vakıf üniversiteleri devletten vergi indirimi, teşvik, imar planlarında yer tahsisi, imtiyaz desteği almasına karşın yönetiminde devletin rolünün yer almadığı kurumlardır. İlk vakıf üniversitesi 1984 yılında kuruldu. Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK), 1992’de aynı anda çok sayıda vakıf üniversitesinin kurulmasına izin verdi. Bu üniversitelerle devlet üniversiteleri arasındaki en önemli fark, kamu bütçesiyle finanse edilmeyip, bağlı oldukları vakıflardan sağladıkları fonla yönetilirler. Öte yandan vakıf üniversiteleri topluma çeşitli yönlerden katkı sağlamayı hedefler. Öğrencilerine kaliteli eğitim, nitelikli kadro desteğinde zengin materyal, araştırma, inceleme, öğrenimi tecrübe etmek, akademik her türlü destek ve ilgiyi göstermek gibi yüksek amaçlarla çerçevelenmiştirler.
Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA)
Üniversite Araştırma Laboratuvarı (ÜniAr), Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nı ilk olarak 2016 yılında gerçekleştirdi. Türkiye’deki üniversitelerde öğrencilerin tatmin düzeyini ölçümleyen bir araştırmadır. Tarama, adeta memnuniyetin hiçbir alanını boş bırakmıyor. Sıralamada esas, istatistiksel normalleştirmek oluyor. ÜniAr 2024 yılından itibaren Kanada merkezli hizmet veriyor.
126’sı devlet, 74’ü vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 200 üniversite genelinde yapılmıştır. Örneklem yöntemiyle gerçekleşen çalışmada bütün evren olarak tanımlanan tüm üniversiteler, frekans diyagramları çizilerek üniversiteler 10 ayrı gruba ayrılarak incelenmişlerdir. 0.95 güven aralığı (%95), 0.05 (%5) hata payı ile çalışılmıştır. Araştırma, 100 üzerinden 70 ve üzerini geçer beğeniyle ölçer. 2016’da toplam 200 üniversitenin %60’ı geçer düzeyde beğeniliyorken, 2023 için geçer düzeyli üniversiteler toplamın %30’larına kadar gerilemiştir.
Demografik yapıyı ölçmek için online sorularla 10’lu likert şeklinde 60 maddeli bir anketle şu 6 farklı alan altında incelenmiştir: i) Öğrenim deneyimi, ii) yerleşke ve yaşam doyuruculuğu, iii) akademik destek ve ilgi, iv) kurumun yönetim ve işleyişi, v) öğrenme imkanı ve kaynak zenginliği, vi) kişisel gelişim ve kariyer desteği. Araştırma 50.414 öğrenciyle anket yapılarak gerçekleştirilmektedir. Ankete katılanların kişiselliği korunuyor. Bu nedenle de a) maskeleme, b) kayıtları çıkarma, c) global kodlama yapılıyor. Görüşü alınanların 27.649’u kız, 22.765’i ise erkek öğrencilerden oluşmaktadır. Kümeler (i) A+, (ii) A, (iii) B, (iv) C, (v) D, (vi) FF olarak sınıflandırılmıştır. Puan olarak 10-59 F; 60-69 d; 70-74 C; 75-79 B; 80-84 A; 85-100 A+ tanımlanmıştır.
Sonuç olarak 126 devlet, 74 vakıf üniversitesinden oluşan toplam 200 üniversitede verilen eğitimin küresel niteliğindeki keskin düşüş çok kararlı seyretmektedir. En kötüsü de 1984’de üniversitelerin nitelik kazandırılması, çağdaş bir kimliğe büründürülmesi diyerek başlatılan özelleştirme hamlesi, 2023’e gelindiğinde devlet okullarıyla hemen hemen eş düzeyli beğeni düzeyi kazanabilmiştir. Bir başka yazıda da üniversite eğitimimizdeki bu yaprak dökümünü tüm yönleriyle ele alalım.
Kaynak: Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı, www.uniar.net, uniar.bilgi@gmail.com