Yüksek faiz oranları temiz enerji finansmanını zorlaştırıyor

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP27’de masaya yatırılacak 11 başlık arasındaki en önemli başlıklardan biri, “çoklu kriz dönemi” olarak adlandırılan süreçte, başta gelişmekte olan ülkelerin yeşil dönüşümünü desteklemek ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyulan yıllık 4 ila 7 trilyon dolara ulaşacak iklim finansmanı ihtiyacını karşılamak.

Hedef, önümüzdeki dönemde yeşil borçlanmanın maliyetini düşürmek; çünkü mevcut finansal koşullar ve özellikle de faiz oranları, temiz enerjinin geleceğini olumsuz etkileyebilecek.

2008 yılında gerçekleşen COP14 sonrasından bu yana, dünyanın büyük bir kısmı çok düşük devlet borçlanma oranlarından yararlandı. Avrupa’da faiz oranlarının yıllardır sıfırın altında olduğu ülkeler var. Her ne kadar ABD, COVID-19 pandemisinden önce faiz oranları artırmış olsa da, ne Euro bölgesi ne de Birleşik Krallık’ta son on yılda hiçbir COP toplantısında faiz oranları yüzde 2’nin üzerine çıkmadı.

Fakat bugün geldiğimiz noktada, enflasyonun Avrupa ve ABD’yi etkisi altına aldığını, hükümetlerin de faiz oranlarını yükselttiğini izliyoruz. Bu faiz oranı ortamı, her alanı olduğu gibi yenilenebilir enerji finansmanını da olumsuz etkiliyor.

Temiz enerji finansmanı düşük faizli, uzun vadeli borçlardan geldi

2004 yılından bu yana, yaklaşık 4.4 trilyon dolarlık yenilenebilir enerji varlığı finanse edildi. Bu fonların büyük bölümü uzun vadeli borçlardan sağlandı. Bu varlık finansmanının 3,6 trilyon dolarından fazlası, 2009 ila 2021 arasındaki çok düşük faiz oranı döneminde aktı.

Diğer bir deyişle, düşük oranlar, bugüne kadar yenilenebilir enerji varlık finansmanı için temel beklenti oldu. Merkez Bankası oranları, aslında yenilenebilir enerji finansmanı için oldukça ‘dışsal’ bir faktör; çünkü rüzgar ve güneş santralleri veya elektrikli araç şarj altyapısı geliştiricileri, Japonya Merkez Bankası veya Fed’den borç almıyorlar; bunun yerine hükümet oranlarına çıpa olan ticari kuruluşlardan borç alıyorlar.

Bu süreçte öne çıkan konu ise, projenin risk faktörünü doğru yönetmek. Fakat yaşadığımız bu çok riskli ortamda, projelerin uzun vadeli borçlanma sağlaması zorlaşıyor. Özellikle de siyasi risklerin ön plana çıktığı gelişmekte olan ülkelerde.

COP27’de görüşlerini açıklayan Vestas CEO’su Henrik Andersen, temiz elektriğin ucuzlamayacağını kabul etmek gerektiğini ifade ediyor. Nijerya gibi pazarlarda ise, güneş enerjisi hem şebeke gücüyle rekabet edebilir bir konumda; hem de dizel jeneratörden sağlanan güçten beş kat daha ucuz. Pazarın genel tablosunu ise şöyle özetleyebiliriz:

Küresel emtialarda izlenen tarihi fiyat artışları, faiz oranlarının yükselmesi, uzun süreli tedarik zinciri kısıtlamaları ve kalıcı enflasyon. Önümüzdeki dönemde gerçekleşecek tün finansman süreci, bu riskler üzerine şekillenecek.

TÜSİAD COP27’YE KATILIYOR

TÜSİAD COP27 kapsamında gerçekleştireceği ve katkı sağlayacağı etkinliklerle Türk iş dünyasının iklim değişikliği ile mücadeleyi gözeten iyi uygulamalarını paylaşacak. TÜSİAD bünyesinde gerçekleştirilen yeşil dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi verilecek. COP27 kapsamında TÜSİAD’ın gerçekleştireceği ve katkı sağlayacağı birçok etkinlik var:

  • EBRD organizatörlüğünde 11 Kasım tarihinde hibrit olarak gerçekleştirilecek etkinlikte sürdürülebilir finansmanın kolaylaştırıcı rolü, Türkiye’nin ulusal hedefleri ve enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılması süreci üzerine özel sektör değerlendirmeleri aktarılacak.
  • Türkiye Pavilyonu’nda ve UNDP organizatörlüğünde 14 Kasım tarihinde hibrit olarak gerçekleştirilecek etkinlikte Türkiye’nin NDC ve 2053 netsıfır emisyon hedefi doğrultusunda Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi sürecindeki önemli hususlar ele alınacaktır.
  • “Özel Sektör Perspektifinden Yeşil Dönüşüm Yolculuğu” başlıklı TÜSİAD yan etkinliğinde, özel sektörün net sıfır karbon hedefiyle başlattığı yeşil dönüşüm süreci farklı perspektiflerle ele alınacak. 16 Kasım’da Türkiye Pavilyonu’nda hibrit olarak ve iki ayrı oturum şeklinde gerçekleştirilecek etkinliğin ilk oturumunda TÜSİAD bünyesinde gerçekleştirilen yeşil dönüşüm çalışmaları; ikinci oturumunda ise şirketlerin netsıfır yolculuğundaki iyi uygulamaları paylaşılacak.
  • TÜSİAD, SKD Türkiye ve Global Compact Türkiye inisiyatifi olan İş Dünyası Plastik Girişimi’nin “İklim Eylemi ve Döngüsel Ekonomi Bağlamında Plastik Azaltımının Önemi” başlıklı yan etkinliği gerçekleştirilecek. Etkinlik kapsamda gerçekleştirilecek panelde İPG taahhüdü veren şirketlerin katılımı ile İPG’nin işleyişinin ve bugüne kadar imzacılarına sağladığı faydanın ele alınması ve girişim üyesi şirketlerin iyi uygulama örneklerinin paylaşılması amaçlanıyor.
  • Küresel Tedarik Zincirlerinde İkiz Dönüşüm başlıklı TÜSİAD yan etkinliği ikiz dönüşümün Türkiye sanayisine etkilerini ve dijital dönüşümün küresel tedarik zincirleri üzerindeki rolünü ele almak amacıyla Global Compact Türkiye katkılarıyla 17 Kasım’da online olarak gerçekleştirilecek.
  • 17 Kasım’da International Chamber of Commerce (ICC)’nin “Make Climate Action Everyone’s Business Forum” pavilyonunda gerçekleştirilecek “The Role of Sustainable Finance in Green Growth” başlıklı TÜSİAD oturumunda yeşil finansın getireceği fırsatlar, zorluklar ve sürdürülebilir finansın yeşil büyümedeki rolü ele alınacak.
Tüm yazılarını göster