Yaklaşık iki yıldır uygulanan seçim ekonomisinin yükselmesini göze aldığı enfl asyon en büyük sorunumuz. Mayıs seçimleri öncesinde muhalefetin de seçim ekonomisi ateşinin büyümesine katkıda bulunduğunu hatırlamakta yarar var. Sadece ekonomik değil sosyal bir sorun olarak da karşımıza çıkıyor enflasyon canavarı. Hayatın her alanını olumsuz etkiliyor.
Turizm mevsiminin ortasındayız ve hala artan maliyetler nedeniyle en iddialı olduğumuz alanda rekabet gücümüzün nasıl zayıfl adığını konuşuyoruz. Her yıl “tarla ürünü çıkacak sebze-meyve fiyatları ucuzlayacak” diye iple çektiğimiz yaz aylarında bu kez çarşı pazarda mazot zammı çarpmış domates, karpuz fiyatlarını dehşetle izliyoruz. Hissettiğimiz hayat pahalılığını yansıtmadığını düşündüğümüz TÜİK endekslerinde bile Temmuz’daki aylık artış sebze grubunda yüzde 20’yi, meyve grubunda yüzde 15’i geçmiş durumda. TÜİK bir süredir ürün bazında fiyat artışlarını açıklamıyor olsa da çarşıda pazarda karşımıza çıkan etiketler hep aklımızda.
Enflasyon karşısında sürekli güncellenmek zorunda olan maaş ve ücretler fiyat artışlarına yetişemiyor. Ücret artışları, bordrolara ve hesaplara yansıyana kadar erimeye başlıyor. Enflasyon karşısında sermayeleri eriyen, ciroları aynı hızda artmayan şirketler çalışanlarının ücret artışlarını yansıtmakta zorlanıyor. Merkez Bankası’nın internet sitesinde mevcut metinlerde belirtildiği gibi ücret güncellemeleri “enflasyon ataleti” de yaratıyor.
Bütün sorunların anası enflasyonla ödünsüz mücadele tek çözüm ama siyasi maliyeti iyi bilindiği için kökten çözüm de hep seçim kaygılarına takılıyor.
21 yıllık kesintisiz döneminin yarısından çoğunu tek haneli veya tek haneye yakın enflasyonla geçirmiş AK Parti iktidarı şimdi yeni ekonomi yönetimiyle seçim ekonomisinin azdırdığı enflasyonla mücadeleye hazırlanıyor. Ancak 2024 baharında yapılacak yerel seçimler iktidarı enflasyonla bütüncül mücadeleye hemen değil yılbaşına kadar sürecek yumuşak geçiş döneminin ardından başlanmasına yöneltmiş bulunuyor.
Rasyonel zeminden nasıl uzaklaştık?
Enflasyonla mücadelenin merkez üssü TCMB’nin Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın verdiği takvime göre “dezenflasyon” süreci geçiş döneminin ardından 1 Ocak 2024’de başlayacak. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Temmuz ayı verilerini değerlendirdiği mesajında enflasyonda düşüşün 2024 yılı ortalarında başlayacağına işaret etti. Şimşek’in göreve başlarken vurguladığı “rasyonel zemin”den uzaklaşılmasının en önemli sonucu enflasyon. Ders çıkarılabilmesi için dezenflasyon sürecine geçiş döneminde bu noktaya nasıl gelindiğinin, siyasetin ekonomiyi nasıl teslim aldığının açıkça tartışılması gerekiyor. Yasalarla fiyat istikrarını sağlama, koruma, kollama görevi üstlenmiş Merkez Bankası’nın da ibret almamız için fiyat istikrarını bozucu kararların neler olduğunu, enflasyonu göze alan yaklaşımların gelecekte bir daha hiç belirmemesi için tek tek anlatması gerekiyor.
■ Sosyal medya diplomasiyi de geleneklerin dışına itti
Dijital dönüşümün hayatın her alanında karşımıza çıkarttığı, günden güne büyüttüğü sosyal mecralar, diplomasi geleneklerini, diplomatların alışılagelmiş çabalarını da derinden etkilemiş. Türkiye’deki görev süresini tamamlayan Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Hervé Magro ülkesine dönmeden önce yaptığımız söyleşide deneyimli bir diplomat olarak bu durumdan yakındı.
Magro, “Sosyal medya vb. unsurlar gelişti, mesleğimizi yapış şeklimizde de değişiklikler oldu. Eskiden bir konu olduğunda rapor yazıyorduk, yanıt geliyordu (zaman alıyordu) ama şimdi her saniye bir şey oluyor ve her saniye yanıtlar geliyor.” dedi. Yeni görev yeri Beyrut’a gitmeye hazırlanan Magro, “sosyal medya diplomatik yaklaşımları etkiledi mi?” Sorumuza “Elbette etkiledi. Bu durum sanırım yeni bir zorluk ama mesleğimiz bu.” yanıtını verdi. Dışişleri bakanlığımız başta olmak üzere tüm dünyada diplomatların bu araçları kullanarak yeni diplomasi yöntemleri geliştireceklerinden kuşkumuz yok.
■ Ankara, Gordion düğümünü markalaştırıyor…
Her alanda düğüm üstüne düğümlerin atıldığı yer olan Ankara, asla çözülemez denilen düğümlerin de geleneksel çözüm adresidir. Bilindiği gibi söylencelerde Büyük İskender’in kılıçla çözdüğü düğümle anılan Polatlı yakınlarındaki Gordion antik kenti de Ankara’dadır. Ankara Ticaret Odası (ATO) uzun süredir Gordion’u tarih ve kültür turizmi merkezlerinden biri haline getirmek için uğraş veriyor. ATO, Dışişleri Bakanlığı’nın da desteği ile Gordion’un UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine alınabilmesi için çalışıyor. ATO Başkanı Gürsel Baran, “Gordion Düğümü Efsanesi”ne atıfta bulunarak “Milattan önce Büyük İskender’in Gordion düğümünü kılıcıyla kesmesine ilişkin efsaneye göre, dünyaya hâkim olmanın yolu Gordion’un düğümünü çözmekten geçer. Bugün ise dünyaya hâkim olmanın yolu tarihi ve kültürel değerlerimize sahip çıkarak, ekonomiyi geliştirmektir.” diyor. Eylül ayında S.Arabistan’ın Riyad kentinde yapılacak UNESCO toplantısında Gordion’un Dünya Kültür Mirası listesine alınması bekleniyor.