Yüksek enflasyon altında yoksullaştıran büyüme

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Ekonomik büyüme her zaman, iktidarların en fazla önem verdiği gösterge olmuştur. Büyümenin sürdürülebilir, sağlıklı kaynaklara dayanıp dayanmadığı, gelir dağılımının hangi kesimler lehine değiştiği de hemen her dönemde iktidarların tartışmayı çok sevmediği konular arasında yer almıştır. Türkiye ekonomisi büyüyor, çarklar dönüyor, piyasa işliyor. Ekonomi yönetiminin yaklaşan seçimler öncesi siyasi kaygılarla çok yüksek enflasyona rağmen “ne pahasına olursa olsun büyüyelim” tercihi bir şekilde sonuç veriyor.

Ancak TÜİK’in, Ağustos ayının son günü açıkladığı 2022 yılı 2.çeyrek dönem büyüme verileri öyle bir gerçeği gözümüze soktu ki OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen üçüncü ülke sıralamasına bile sevinemedik. Ekonomi uzmanlarının genel saptaması şöyle: “TÜİK’in yüzde 7,6 olarak açıkladığı büyüme kapsayıcı değil, çünkü işgücünün milli gelirden aldığı pay yüzde 25,4’e inmiş durumda.”

Görülmedik hızla bozulan bölüşüm manzarası TÜİK verileri yaşadığımız yüksek enflasyon sürecinin sabit gelirlilerin (ücret, maaş, yevmiye) milli gelirden aldığı payı hızla erittiğini gösteriyor. TÜİK, “İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde %32,6 iken, bu oran 2022 yılında %25,4 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin (sermaye gelirleri) payı ise %49,2 iken %54,0 oldu.” diyor.

İşgücünün milli gelirden aldığı pay sadece bir yıl içinde 7,2 puan gerilemiş. Sermaye gelirlerinin payı 5 puana yakın artmış. İşgücünün milli gelirden aldığı pay COVID-19 salgını öncesinde yüzde 37 düzeyindeydi. Salgının etkisiyle milli gelir içindeki payı erimeye başlayan işgücü gelirleri ikinci çeyrekler itibarıyla 2020’de 36,8’e, 2021’de 32,6’ya, 2022’de 25,4’ e geriledi. Bu yılın ilk üç aylık döneminde bile bu payın yüzde 31,2 olduğunu dikkate aldığımızda sabit gelirlilerin yüksek enflasyon altıda ne kadar hızlı şekilde ezildiğini görebiliyoruz. Bölüşüm paylarının çalışanlar aleyhine görülmedik bir hızla bozulduğu kötü bir manzarayla karşı karşıyayız.

Kılıçdaroğlu’nun savunma sanayi hassasiyeti

Ankara son yıllarda TAI ve Aselsan önderliğinde dünyanın önemli savunma sanayii odaklarından biri haline geldi. Ak Parti iktidarı savunma sanayi yatırımlarına büyük önem verdi ve yatırımları destekledi. Akıncılar’daki Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi artık dünyanın sayılı merkezleri arasında anılıyor. Tabii ki bunda yakın zamanda Ukrayna ve Azerbaycan’da savaş ortamında etkinliğini gösteren SİHA’ların (Silahlı İnsansız Hava Aracı) payı büyük.

SİHA denilince de bu alanda TUSAŞ’a rakip olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın mühendislik önderi olduğu Bayraktar ailesinin BAYKAR grubu akla geliyor. Seçimlerden sonra olası bir iktidar değişiminde bugünün muhalefet partilerinin savunma sanayi projelerine nasıl bakacağı Ankara’da değişik çevrelerde hep merak edilir.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta Samsun’da Teknofest 2022 ziyaretinde BAYKAR standına gitmesi bu konudaki tartışmaları ve değerlendirmeleri canlandırdı. Kılıçdaroğlu’nun aile ile ilişkisi Selçuk Bayraktar’ın evliliği öncesine dayanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, geçen yıl BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar’ın vefatı nedeniyle, oğlu Haluk Bayraktar’ı telefonla arayarak aileye başsağlığı dileklerini iletmişti.

Kılıçdaroğlu’nun o haftaki grup konuşmasında da başsağlığı dileğini tekrarladığını ve şöyle dediğini hatırlayalım: “Savunma sanayimizin çok önemli bir ismi Özdemir Bayraktar vefat etti. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Ben 2012-2013 yıllarında İkitelli’deki fabrikasına gittim. Genç ve dinamik bir ekibi vardı. O kadronun daha sonra önemli çalışmalar ve atılımlar yapması beni son derece mutlu etmiştir.” Millet İttifakı’nın öteki paydaşı Meral Akşener’in askeri konular ile savunma sanayi alanındaki takibi ve hassasiyeti zaten biliniyor.

Avrupa Hareketlilik Haftası

Türkiye’deki belediyelerin 2020’den beri katılım rekoru kırdığı 16-22 Eylül tarihlerini kapsayan Avrupa Hareketlilik Haftası başlıyor. Avrupa Birliği ile Türkiye’nin desteklediği daha yeşil, daha doğa dostu ve bireysel değil toplu taşımanın önce çıktığı sürdürülebilir yaşam alanlarına vurgu yapılan hafta kapsamında belediyeler vatandaşların büyük ilgi gösterdiği etkinlikler düzenliyor.             

Avrupa Hareketlilik Haftası’nın Türkiye’deki ulusal koordinasyon görevini 2018’den bu yana Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) yürütüyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 16-22 Eylül haftasındaki Cumartesi-Pazar günleri “Arabasız Gün” (Car-Free Day) etkinliklerine ayrılacak.

Geçen yıl “Arabasız Gün” etkinliklerine sporcu kimliğiyle bilinen Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı’nın bisikletiyle katıldığını hatırlatalım. Haftanın tanıtım toplantısı 7 Eylül’de Ankara’da TBB ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in ev sahipliğinde Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Büyükelçi Müsteşar Eleftheria Pertzinidou ile AB Dönem Başkanı Çekya’nın Ankara Büyükelçisi Pavel Vacek’in katılımıyla yapılacak.          

İki yıldır Ilgaz Dağı’nda düzenlenen Ankara’daki diplomatların katıldığı Diplomatik Kayak Yarışları’na öncülük eden, dağcı, doğa dostu Çekya Büyükelçisi Pavel Vacek de bu kez etkinliklere ülkesinin AB dönem başkanlığı görevinin ağırlığıyla hazırlanıyor. Geçen yıl Türkiye, AB içinde hafta etkinliklerine katılım sıralamasında 617 belediyenin katılımı ile 2020 yılının ardından, yeniden birinci olmuştu.

Tüm yazılarını göster