Steve Hanke benim takip etmeye çalıştığım ekonomistlerden biridir. Johns Hopkins Üniversitesi'nde uygulamalı ekonomi profesörüdür. Aynı zamanda Çin’den ABD’ye kadar geniş bir coğrafyadaki birçok kuruluşun danışmanı ve kurulun üyesidir. Reagan döneminde Ekonomi Danışma Konseyi’nde yer almış; Litvanya, Karadağ, Bulgaristan, Venezuela, Endonezya gibi birçok ülkeye danışmanlık hizmeti vermiştir. Yani piyasalarda ve hükümetlerde sözü dinlenen, konuştuğu zaman “Acaba ne diyor?” diye kulak verilen bir isimdir. Dünyanın en etkili ekonomistlerinden birisidir.
Steve Hanke, önceki gün CNBC-e’de Alara Akgün’ün sorularını yanıtladı. Bazı önemli değerlendirmeleri oldu. Bunlardan biri de enflasyon ve faizlere dairdi. Dedi ki; “Türkiye’nin şu anki resmi enflasyon oranı yıllık yüzde 75. Benim güncel enflasyon ölçümüm ise yıllık yüzde 41 gibi çok daha düşük bir seviyede…” Bu tür ölçülen enflasyonların resmi enflasyonun üzerinde seyretmesine alışmıştık ama bu defa tersi oluyor. Bu 34 puanlık fark aslında bir şeylerin habercisi.
Hanke ölçümlerini “günlük olarak, yüksek frekanslı veriler kullanarak” yapıyor. Bu nedenle yaptığı ölçümlerin genellikle resmi ölçümlerin önünde hareket ettiğini söylüyor. “Türkiye’nin resmi enflasyon ölçümleri benim ölçümlerimi takip eder” diyor. Dolayısıyla yıllık enflasyon önümüzdeki dönemde yüzde 40’lara doğru gerileyecek. Aslında bu tahmin yeni bir şey değil; piyasalarda da büyük ölçüde satın alınmaya başlandı.
Enflasyonun yüzde 40’lara doğru gerileyecek olması iyi haber ama Hanke aynı zamanda “Türkiye’nin yıllık yüzde 5 enflasyon hedefine ulaşması için hala kat edilecek uzun bir yolu var” diyor. Aslında bu öngörü de piyasalarda satın alınan, fiyatlara dahil edilen bir bilgi. Türkiye muhtemelen 2025 sonunda yüzde 20 dolayında belki biraz üzerinde bir enflasyonu görecek. Tek haneli enflasyon ise iyimser ihtimalle 2026’da görülecek.
Burada önemli olan bu koşullarda, yani yıllık enflasyonun gerilediği ama orta vadeli hedefin hala çok uzağında kalındığı bir dönemde Merkez Bankası’nın ne yapması gerektiğidir.
Steve Hanke M3 para arzının hala yıllık olarak yüzde 36,2 dolayında olduğuna dikkat çekerek bunun yüzde 5 hedefine ulaşılması için çok yüksek olduğunu belirtiyor. Kamu ve özel tüketimin de hala canlı olduğu da görülüyor. Ekonomideki bu canlılık tahminlere de yansıyor. Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez de aynı gün cnbce.com’da Safa Gümüş’e konuştu. Ve Dünya Bankası’nın Türkiye için 2024 ve 2025 büyüme tahminlerini yukarı yönlü yenileyebileceğini söyledi. Yani 2023 Haziran ayından bu yana faizlerde meydana gelen artış ve son dönemdeki parasal sıkılaşmaya rağmen ekonomi çok soğumadı.
Bu tabloda Hanke, TCMB’ye bugünkü toplantıda faizi artırmasını öneriyor. Böyle bir faiz artışı beklentileri daha da iyileştirebilir ve zaten bir süredir yatay seyreden kuru daha da istikrarlı hale getirebilir.
Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal durumu var.
Humberto Lopez, “Yüksek enflasyon ve önemli verimlilik artışlarının yokluğunda, istikrarlı bir nominal döviz kuru, ülkenin uluslararası rekabet gücünün çok hızlı bir şekilde kaybetmesine neden olur. Aynı zamanda döviz kurunun değer kaybetmesi de enflasyon üzerinde baskı yaratır. Türkiye için, döviz kurundaki değer kaybının enflasyona geçişinin 0,3 olduğunu ve ayarlamanın üçte ikisinin yaklaşık iki ay içinde gerçekleştiğini tahmin ediyoruz. Bu iki rakip güç arasında doğru dengeye ulaşmak oldukça karmaşıktır ve eminim ki Merkez Bankası bunu dikkatle kalibre ediyordur” diyor.
Acaba Hanke’nin önerdiği faiz artırımı bugünkü toplantıdan çıkar mı? Artırım için alan olduğunu düşünüyorum ama benim beklentim bir faiz artırımının olmayacağı yönünde. Birkaç ay içinde faiz indirimlerinin konuşulmaya başlanacağı bir dönemde Merkez Bankası faiz artırımına gitmeyecektir.