Yönetimde şeffaflık

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Bir olay

Bu şirketle projeye yeni başlamıştım. Şirketi ve insan kaynağını tanıma amacıyla çalışanlarla görüşmeler yapıyordum. Görüşmelerden edindiğim izlenimlere göre çalışanlar şirketlerini seviyordu. Genel Müdür de sektör içinde piyasadan, satıcılıktan yetişmiş birisi idi; ona karşı de sempatileri vardı. Her mülakatın sonunda “Eklemek istediğiniz bir şey var mı?” diye soruyordum. Tek bir şey soruluyordu: “Zamlı maaşlarımızı ne zaman alacağız?”. Mart ayına gelmiştik. Zamlı maaşın ocak ayından beri veriliyor olmuş olması gerekiyordu, ama verilmemişti. Doğruca Genel Müdür’e gittim. “Yılbaşında maaşlara zam yapmamışsınız galiba” diye konuya girdim. Genel Müdür gayet sakin bir biçimde “Evet; şu an bütçe sorunumuz var. Bir de görüşmelerimiz sonuçlanmak üzere. Yabancı bir şirket bize ortak olacak. O zaman birikmiş olarak alacaklar zam farkını”. Sonra Genel Müdür’ün aklına gelip sordu “Hocam, siz nasıl öğrendiniz maaş zammı olmadığını?” Ben de “Çalışanlardan. Bana yakındılar. Ne olacak diye merak ediyorlar”. O zamana kadar sakin olan Genel Müdür şaşırmış bir şekilde şöyle dedi “Ben Genel müdür yardımcılarına durumu iletmiştim. Elemanlarınıza anlatın demiştim. Hay Allah, demek anlatmamışlar”. Durum personele anlatıldığında herkes rahatladı. Yabancı ortak gelince de biriken zam farkları da toplu olarak ödendi.

Aynı gemide olmak

Yukarıdaki olay, yönetim oyununda şeffaflığın ne derece önemli olduğunu gösteren küçük bir örnektir. Yönetimlerin şeffaflığı benimsemesi veya benimsememesi bir anlayış meselesidir. “Hepimiz aynı gemideyiz” söylemi kuruluşlar için çok kullanılan bir ifadedir. Ve çok anlamlı bir sözdür. Çünkü batarsa da yüzerse de, o gemide olanların, o kuruluşta çalışanların geleceği ortaktır. Eğer gemi benzetmesi ile devam edersek, geminin çalışanlarını iki kategoride düşünebiliriz. Bir, geminin bir kaptanı ve ona bağlı bir yönetim takımı vardır. Bir de geminin tüm diğer çalışan personeli. Gemideki herkesin bir rolü vardır. Geminin yüzüşü ve hangi hızda gideceği, hangi dalgaları nasıl aşacağı kaptan ve yardımcıları dahil tüm personelin gayretine bağlıdır. Şimdi böyle bir gemide şöyle bir durum düşününüz. Kaptan, köşkünde oturmuş, sadece aşağıya emir yağdırıyor. Ama rota hakkında, denizin durumu hakkında hiçbir bilgiyi paylaşmıyor.  Sadece zaman zaman, zora düştükçe, personelden fedakârlık isteyeceği zaman “Hepimiz aynı gemideyiz” diyor. Böyle bir kaptana kim güvenir?

İş ortağından bilgi saklanır mı?

Eğer çalışanın güvenini istiyorsanız, onu bir iş ortağı olarak görmelisiniz. Eğer bir yönetim, tüm çalışanlarını iş ortağı olarak görüyorsa bilgi paylaşımı kaçınılmaz bir gerekliliktir. Çünkü iş ortağından bilgi saklanmaz. Paylaşılan bilgi, karşı tarafa değer verildiğini, güvenildiğini gösterir. Bu, karşı taraftan güven olarak yansır. Böylece karşılıklı güven duygusu tesis edilmiş olur. Güven, takım oluşumunda tam bir tutkal görevi görür.

İyi günde, kötü günde

Güven oluşumunda bilgi paylaşımı esastır. Ancak bu bilginin de güvenilir olması gerekir. Her şeyden önce ne paylaşılıyorsa bunun doğru olması, çalışandan bir şey saklanmaması gerekir. Eğer şirketin durumu iyi ise bunu çalışanların bilmesinde yarardan başka ne olabilir ki? Eğer şirketin finansal durumu iyi ve bu çalışandan gizleniyorsa işin içinde başka bir iş var demektir. Çalışanın alın teri ile yaratılan katma değerden çalışanın yararlanması esirgeniyor anlamı çıkar. Eğer şirketin durumu kötü ise bunun da çalışanla paylaşılması gerekir. Çünkü bu kötü durumdan çıkmak yine çalışanın gayreti ile olacaktır. İyi günde, kötü günde birlikte olmak için günün iyiliği ve kötülüğü çalışanla paylaşılmalıdır.       

Sonuç

Şirket yönetiminde şeffaflık vazgeçilmez bir olgudur. Çalışanlar, bulundukları geminin durumu ile ilgili sağlıklı ve sürekli bilgi sahibi olmalıdırlar ki kendilerini geminin gidişatından sorumlu tutsunlar ve ona göre davransınlar.

Tüm yazılarını göster