Yönetimde kadının yükselişi belirginleşiyor

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

İlginç bir veriyle başlayayım yazıya; liderleri kadın olan ülkelerde korona virüsü kaynaklı ölüm oranları, genel olarak daha az. Ayrıca bu ülkeler, diğerlerine göre daha iyi ekonomik performansa sahip olma eğiliminde…

Kaynak mı? OECD, Financial Times’ın Avrupa Hastalık ve Kontrol Merkezi’nden derlediği veriler, İngiltere Hükümeti web sitesi, İspanya Sağlık Bakanlığı, İsveç Halk Sağlığı kurumu. Türkiye? Şaka yapıyor olmalısınız; bizim TÜİK, enflasyon rakamı oluşturmakla meşguldü, çalışma ilgisi dışında kaldı.

Dünyaya bakıyoruz; ABD’nin yeni başkanının yardımcısı; Kamala Harris, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, IMF eski başkanı ve şimdi Avrupa Merkez Bankası Başkanı Chiristine Lagarde, IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Dünya Ticaret Örgütü'nün yeni genel direktörü Nijeryalı Ngozi Okonjo Iweala…

Bitmedi; AB’nin direği ve en güçlü ekonomisini yöneten Angela Merkel… Kadınlar tarafından yönetilen ülkelere baktığımızda, erkekler tarafından yönetilen ülkelerdeki okulların kapatılması ve seyahat kısıtlamaları gibi katı koşulların uygulanmadığını görüyoruz. Ancak buna rağmen ölüm oranları genel anlamda daha düşük seyrediyor.

Yeni Zelanda, OECD ülkeleri arasındaki en düşük ölüm oranına(1 milyonda 5,1 kişi) sahip… İzlanda, Norveç ve Finlandiya'da ise 1 milyon kişide ölüm sayısı 100'ün altında. Danimarka ve Almanya ise bir milyon kişi başına düşen ölüm sayısında 250'nin altında kaldı.

Özetle, salgın bize yönetiminde kadın olan ekonomilerin ve ülkelerin, açık ara farklı başarılını gösterdi.

KADINI DIŞLAYAN SİSTEMLER SÜRDÜRÜLEBİLİR OLAMIYOR

Eğitimden sağlığa, ülke yönetiminden ekonomiye dek her alanda kadının yükseliş yüzyılına tanık oluyoruz. Kadını dışarıda bırakan hiçbir ekonomik model, sürdürülebilir olamaz, olamıyor da…

Bundan 100 yıl öncesinde oy hakkı dahi bulunmayan kadının bugün geldiği nokta, karar süreçlerinin tepesi olmaya başladı. Üstelik bu daha başlangıç…

Tüm yazılarını göster