“Ya şarj yetmezse”, elektrikli araç satın almayı düşünenlerin halen en büyük endişesi… Son “gerçek menzil testi”mizde en ulaşılabilir, yani dev bataryalar taşımayan, fiyatları AB’de teşviksik 32 bin Euro’nun altında sunulan ekonomik tam elektriklilerde bile, bonkör sürüşlere rağmen, markaların açıkladığı WLTP erim oranından yüzde 25’e kadar uzak olabildiklerini tespit ettik. Elektrikli bir otomobilin bataryasındaki enerjinin tamamıyla en gerçekçi sürüş mesafesini belirleyebilmek, yani normal bir kullanıcının sürüş şekliyle ulaşılabilecek ortalama için en doğru şekilde ölçümlerimizi tamamlarken; hava sıcaklığı, zemin, eğim, şarj noktalarının durumu vb. değerlerin, sonuçları çok değiştirebileceğini hesaplamamız gerekiyordu.
O sebeple, aynı günün tüm saat dilimlerinde, hiç ara vermeden, arka arkaya aynı rotada, 15 farklı sürücünün farklı kullanım stillerini her araç için uyguladık. Yüzde 100’lük şarjdan tüm enerjiyi tükettikten sonra da, aynı şarj ünitesinde; aşırı hassas kontrol edilerek, hepsi yeniden tam olarak “dolduruldu”. Kriterlerimizle; tarafsız gerçek menzil testindeki tüm araçlara aynı şekilde uygulanan tutarlı metodoloji, sürücülerin çoğunun alışkanlıklarından kaynaklanan pratik ihtiyaçlar ve en normal sürüş davranışlarından esinlenerek hazırlanmış idi. Ne bir karşılaştırma ne yüksek performans ne de fren ya da çeviklik denemesi yapmadan, değişik modeller arasındaki farklılıkları değerlendirmeden, sadece normal kullanıcının sürüşü baz alınarak “gerçekten ne kadar gittikleri” olabilecek en mantıklı şekilde test edildi. Ve bu sonuçların, tüketicilerin karar verme süreçlerinde güçlü bir gerçeklik temeli olarak sunulması amaçlandı.
Özel olarak çalışılmış parkurun yarısı otoban, rotanın diğer kısımları da hep aynı köy ve şehir içi yollarında, tüm araçlar aynı hızlarda kullanılarak geçildi. Belirli coğrafya, sıcaklık ve test döngüsü gibi koşullar altında elde edilen ortalamalar, ideali temsil etmese de; çıkarılan sonuçların, sürücülerin genelinin araç kullanımını yansıttığı da onaylandı.
Geçtiğimiz Cuma günü Hafta Gazetesi’nde bu “EcoBest Challenge”ın WLTP menzillerine göre farkları ve bataryadaki 1 kWh ile ne kadar gidebildikleri yayınlanmıştı.
Fakat, batarya rezerv göstergesi, sıfırı gösterdikten sonra “neler oldu”ğunu da ayrıca belirtmek gerekiyor!
Tamamen boşalan bataryaları yeniden tam olarak şarj ederken, batarya kapasitelerinden daha fazla, yüzde 5,9 ile yüzde 27,1 arasında daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuldu!
Bu ekstra şarj miktarı, öncelikle şebekedeki AC'den araçtaki DC'ye dönüştürülürken yaklaşık yüzde 5’lik enerji kaybı olarak açıklanıyor. Başta invertör olmak üzere, şarj için kullanılan tüm araç sistemlerine, ayrıca yazılıma, sokete, süreçle ilgili her şeye güç sağlamak için kullanılan bu “ekstra”, şarj işlemi sırasında pilin soğutulması için enerji kullanımını da kapsıyor, ki sıcak ortamlarda hızlı şarjda bu enerji kullanımı daha fazla olabilir… Yani bataryaların durumu ve şarj cihazının tipi de, bazı fazladan kayıplara neden olabiliyor. Bu sebeple de; tüketicilerin, beklediklerinden daha fazla şarj parası ödemek zorunda kalacaklarını da hatırlatmamız gerekiyor!
Enerji verimliliğini artırmak için yapması her gün daha fazla çalışan markaların, tüketicilere daha adil bilgiler vermeleri de şart!
Ancak, 2025 yılına kadar 10-12 km/kWh batarya hızınının üstüne ulaşacak “gerçek yeşil” otomobillere sahip olacağımıza da inanıyoruz. Şarj istasyonlarının yaygınlaşması ve şarj etme hızının gelişmesiyle; hem şehir içi kullanıma hem de otoyol sürüşlerine yetecek gerçek menzilleriyle elektrikli otomobiller, normal motorlu araçların artık alternatifi oluyorlar!..