Yoksul ülkelerin yeşil ekonomiden adil bir pay alması gerek

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Son 50 yılda milyarlarca kalkınma yardımı harcanmasına rağmen, sadece yedi ülke en az gelişmiş ülke (EAGÜ) statüsünden çıkabildi. BM 2023 verilerine göre az gelişmiş ülke sayısı 45. Görünen o ki, daha iyisi yapılabilir.           

EAGÜ’ler hem küçük hem de büyük pazarlardan oluşuyor. Yüzyılın sonunda, bu ülkelerden 19’u dünyanın en kalabalık 50 ülkesi arasında yer alacak. Toplam 2,5 milyarlık nüfuslarıyla dev bir potansiyel satın alma gücüne sahip olacaklar. 2100 yılında dünyanın en büyük 20 şehrinden 12’si, bugün EAGÜ olan ülkelerde olacak.    

EAGÜ’lerin 33’ü Afrika’da bulunuyor. Afrika kıtasının en büyük sorunlarının başında enerji geliyor. Elektrik ise bu sorunların başını çekiyor. Afrika ülkelerinin tamamı, Güney Afrika hariç enerjide dışa bağımlı. Bu bağımlılığın en önemli nedenleri arasında ise hükümetlerin yetersiz ekonomi politikaları, rüzgâr, su ve güneş gibi doğal enerji kaynaklarından yeterince faydalanılamaması olarak gösteriliyor.           

Afrika’da enerji sorununun son yıllarda hızla artmasının temel nedeni hızlı şehirleşme. Kıtadaki şehirleşme oranının 2030’da yüzde 64’e, 2050’de ise yüzde 81’e ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu tablo, Afrika’da yerli üreticilerin güçlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Afrika’da yerli üreticiler enerji piyasasında söz sahibi olabilirse, istihdam başta olmak üzere birçok sorunun çözülmesi mümkün.           

Ölçeklendirme sorunu

Bu ülkeler, yenilenebilir enerji yatırımlarını ölçeklendirmekte zorlandıkları gibi, birçoğu modern teknolojilerin sözleşmesini yönetecek uzmanlıktan da yoksun durumda.            

Çok taraflı kalkınma bankaları ve kalkınma finansmanı kuruluşlarının kendi konfor alanlarının dışına çıkması ve EAGÜ'lerde farklı bir şekilde iş yapması uluslararası kalkınmayı teşvik etmek açısından dönüştürücü bir role sahip.            

G20 ülkelerinin de enerji dönüşümünde birbirleriyle rekabet etmenin yanı sıra, EAGÜ’lere dönüşüm için ihtiyaçları olan yardım ve finansmanı sağlamaları stratejik bir önem taşıyor.            

Örneğin; ABD hükümetinin Power Africa girişimi, projeleri müzakere eden ofis için 20 hukuk ve finans danışmanını işe alarak Güney Afrika’daki 27 yenilenebilir enerji projesinin tedarikinin tamamlanmasına yardımcı oldu.          

Power Africa ve İnsanlar ve Gezegen için Küresel Enerji İttifakı gibi çabalar aracılığıyla EAGÜ’lerin kapasitesinin geliştirilmesi sağlanabilir. EAGÜ yetkilileri beceri ve deneyim kazandıkça, Senegal örneğinde olduğu gibi yenilenebilir enerji yatırımlarını ölçeklendirebilirler.           

Dünya Bankası yeni bir “yol” arıyor

Dünya Bankası, iklim değişikliği ve diğer küresel krizleri ele almak için borç verme kapasitesini büyük ölçüde artırmanın yollarını arıyor.            

Hissedar hükümetlere gönderilen yol haritası belgesine göre Dünya Bankası yönetimi, misyonunu, çalışma modelini ve mali kapasitesini değiştirmeye yönelik özel teklifini, Ekim ayında Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu Geliştirme Komitesi’ne sunacak.          

Banka belgede, “Dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklar, uluslararası toplumun büyük bir adım atmasını gerektiriyor. WBG’nin kalkınma ve iklim finansmanında merkezi bir rol oynamaya devam etmesi için, hem hissedarların hem de yönetimin WBG finansman kapasitesini artırmak için ortak bir çabaya ihtiyacı olacak” dedi.             

Yol haritası belgesi, iklim değişikliği, sağlık hizmetleri, gıda güvenliği ve diğer ihtiyaçlar için borç vermenin, Dünya Bankası’nın orta gelirli ülkelere borç verme kolu olan Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası’nın (IBRD) kapasitesini artırmak için bir sermaye artışı gerektirebileceği konusunda uyarıyor. Yol haritasına göre bir başka seçenek de, Dünya Bankası hissedarı ülkelerin, dünyanın en fakir ülkeleri için borç veren fona, artan ihtiyaçlara rağmen son yıllarda azalan Uluslararası Kalkınma Derneği’ne (IDA) periyodik katkılarını artırması.

Ödemekten gurur duyarız

Bir ilginç gelişme de, İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) sırasında yaşandı. Dünyadan 250’yi aşkın milyoner ve milyarder devlet ve hükümet başkanlarına açık bir mektup yazarak kendilerinden servet vergisi alınmasını istedi. İmzacılar arasında Abigail Disney, Brian Cox ve Valerie Rockefeller’ın da yer aldığı süper zenginler, eşitsizliği kınadıkları mektuplarında, daha iyi kamu hizmetleri için ödeme yapılmasına yardımcı olmak üzere vergilendirilmelerini talep etti.          

“Talebimiz net: Sizden bizi, toplumdaki en zenginleri vergilendirmenizi istiyoruz” ifadelerini kullanan imzacılar, “Bu, temel olarak yaşam standardımızı değiştirmeyecek, çocuklarımızı bir şeylerden mahrum bırakmayacak ya da uluslarımızın ekonomik büyümesine zarar vermeyecek. Ama aşırı ve verimsiz özel serveti ortak demokratik geleceğimiz için bir yatırıma çevirecek” değerlendirmesinde bulundu. “Ödemekten Gurur Duyarız” başlığıyla paylaşılan açık mektupta, “Biz aynı zamanda statükodan en fazla fayda sağlayanlarız. Ama eşitsizlik kritik eşiğe ulaştı; bunun ekonomik, toplumsal ve ekolojik istikrar riskine olan maliyeti çok yüksek ve bu maliyet her geçen gün artıyor. Kısacası şimdi eyleme ihtiyacımız var” ifadeleri yer aldı.

Tüm yazılarını göster