Yoko Ono’yu nasıl bilirsiniz? O, Beatles’ların dağılmasına yol açan “korkunç yenge” mi? Kocasıyla çıplak poz vermekten kaçınmayan “kışkırtıcı” biri mi? Yoksa Lennon’nın, “Yoko Ono dünyanın en ünlü tanınmayan sanatçısı. Herkes onu tanıyor ama kimse ne yaptığını bilmiyor” dediği kişi mi? Londra’nın en çok ilgi çeken sergisi ‘Yoko Ono: Zihnin Müziği’ bu sorunun cevabını arıyor…
Japon sanatçı Yoko Ono’nun şöhretinin Beatles grubu üyelerinden John Lennon ile beraberliğinden kaynaklandığı yanılgısına düşen sadece ben değilim sanırım. Beatles grubunun dağılmasının nedeni olarak gösterilen, yıllarca tepkilerin ve hatta nefretin odağı olan Yoko Ono gerçekten grubun “korkunç yengesi” mi? Öyle bir nefret ki Yoko Ono, 2015 yılındaki Instagram postuna koyduğu gencecik bir fotoğrafının altına “Huzurlu bir kadın görüyorum çünkü henüz hayatın kendisine ne getireceğini bilmiyor. Henüz kamunun nefret ettiği ‘o kadın’ değil. Sadece yenilikçi fikirleri olan bir sanatçı” diye yazmış. Yıllarca “o kadın” diye damgalanmış olmanın dayanılmaz ağırlığıyla nasıl başa çıkmış? Bu sorunun tek bir cevabı var: Sanatıyla ve barış umuduyla. Londra’da Tate Modern’de devam eden, açıldığı günden bu yana ilgi odağı haline gelen ‘Yoko Ono Music of The Mind’ retrospektifi sanatçının neredeyse 70 yıllık uzun kariyerine ışık tutuyor. Nerede okuduğumu tam hatırlamıyorum; sergiyle ilgili yazan biri “Yoko Ono’ya iade-i itibar” olarak tanımlamış ama bence sergi bunun çok ötesinde. Karşımızda 1950’li yıllardan itibaren kavramsal ve katılımcı sanatın ve performans sanatının öncülerinden biri, başarılı bir müzisyen, film yönetmeni, çok disiplinli ve yenilikçi bir sanatçı var. Üstelik sıkı bir barış aktivisti.
NEW YORK’UN AVANT GARDE TAKIMI
Tate Modern’in 2 katında yer alan Yoko Ono Zihnin Müziği sergisi o kadar kapsamlı, o kadar yoğun, keşfedecek o kadar çok şey var ki saatleri ayırmak gerek. Yoko Ono Tokyo’da varlıklı ve ünlü bir ailede 1933 yılında dünyaya geliyor. Tokyo’da Gukushu in Üniversitesi’nde felsefe eğitimini (okula kabul edilen ilk kadın öğrenci) bitirmemiş olmasına rağmen müziğine içgüdüsel olarak felsefi bir boyut kattığı söyleniyor. Babasının Tokyo Bankası’nın müdürü olarak ABD’ye tayini ile birlikte felsefe eğitimini yarıda bırakarak ailesinin yanına gidiyor. New York’ta yine sonunu getirmediği müzik ve yazarlık eğitimine başlıyor. 1956 yılında Japon besteci ve piyanist Toshi İchiyanagi ile evleniyor ve New York avant-garde sanat çevresine adımını atıyor. Manhattan’da oturduğu evi avant-garde müzisyenlerin ve de neysel sanat takımının buluşma noktası ve etkinlik alanı oluyor. Zen ilkeleriyle tanıştırdığı ve sıklıkla iş birliği yaptığı besteci John Cage, kavramsal sanatın temellerini atan ressam, heykeltraş, yazar Marcel Duchamps evin müdavimlerinden. ‘Zihnin Müziği’ sergisi hayatının bu döneminden itibaren başlıyor.
YATAKTA BARIŞ EYLEMİ
Yoko Ono’nun sanatının merkezinde çoğunlukla şiirsel, nükteli ve yoğun bir şekilde ifade ettiği fikirler var. Sanatçı fikirlerini ‘Talimatlar’ adı altında haiku’yu çağrıştıran şiirsel bir tarzda kağıda döküyor. Greyruft (Grapefruit) kitabında yayımladığı Talimatlar okuyucudan hayal kurmasını, deneyimlemesini, bir işi yapmasını ya da tamamlamasını istiyor. Bazıları ‘Uç’ ya da ‘Dokun’ gibi tek sözcük, bazıları ‘Kalbinin Atışını Dinle’, ‘Şehirdeki Tüm Su Birikintilerine Bas’ gibi tuhaf, zaman zaman komik. Hepsini teker teker okumak saatlerinizi alabilir. Talimatları teker terek okumaktansa aynı salonda yer alan, Yoko Ono ile John Lennon’un belgeselini izliyorum. Yerdeki yastıklara uzanarak seyrettiğim belgesel çiftin 1969 yılında Vietnam Savaşı sürerken barış için “yataktan çıkmama” eylemleriyle ilgili. Yoko Ono ve John Lennon çifti, balaylarını Amsterdam ve Montreal’deki otel odalarında yataktan çıkmayarak ve odalarına doluşan dünya medyasına barış demeçleri vererek geçiriyorlar. Arada şarkılar söyleniyor, dans ediliyor. Yatağın üzerinde çifte eşlik eden küçük kız ise Yoko Ono’nun film yapımcısı Anthony Cox ile evliliğinden olan kızı Kyoko. Ses getiren çiftin ‘Yatakta Barış’ eylemi, bende nedense Ono ve Lennon’nun aynı dünya görüşünü, aynı sanatsal zevkleri paylaştıkları belki de “ruh ikizleri” oldukları hissini uyandırıyor.
ETKİLEYİCİ BİR PERFORMANS: CUT PIECE
Belgeselin gösterildiği odada beyaz masalarda duran beyaz bir satranç takımı ve Yoko Ono ile Lennon’un aşklarında önemli bir rol oynayan beyaz bir merdiven var. Hikâyeye göre, Yoko Ono’nun 1966 yılında Londra’da Indica Galeri’de açtığı sergide bu beyaz merdiven başrolde. Sergiyi görmeye gelen Lennon, Ono’nun talimatına uyarak merdivene tırmanıyor ve en üstte duran büyüteci eline alıp “yes” sözcüklerini okuyor. “Olumlu bir şeymiş rahatladım” deyip merdivenden iniyor ve galeri sahibinden kendisini sanatçıyla tanıştırmasını istiyor. Aynı sergide fiberglas bir kaidenin üzerinde duran yeşil elmaya da bir ısırık atmış olduğunu not düşeyim. Yoko Ono’nun Lennon ile karşılaştığı dönemde, sanatının zirvesinde olduğunu, New York’taki avant-garde çevrelerde takdirle izlendiğini de ikinci not olarak düşeyim. Merdivenin hemen yanı başındaki videoda izlediğim Ono’nun yukarıda sözünü ettiğim en simgesel işlerinden ‘Cut Piece’ performansı son derece etkileyici. Sanatçı performansını ilk kez 1964 Temmuz ayın da Kyoto’daki Yamaichi Konser Salonu’nda sergiliyor. İzleyiciler arasında seçilen kişilerden, -kadın erkek karışık- Ono’nun giysilerini, sanatçı çıplak kalıncaya dek makasla parça parça kesmeleri isteniyor. Sanatçı sahnenin ortasında bacaklarını yana çekerek zarif bir şekilde oturmuş vaziyette ve gözlerini bile kırpmadan duruyor. Bakışları en güzel, en pahalı giysisini makasla kesenleri delip geçiyor. Giysiden kumaş kesen kadınların Ono’nun sanatını anladıklarını, erkeklerin ise sanatçıyı yavaş yavaş çıplak bırakmaktan maço bir zevk aldıklarını seziyorum. Nitekim Yoko Ono’nun sutyenine makasıyla son darbeyi indiren de bir erkek. Sanatçı Cut Piece performansını daha sonra Tokyo, New York, Londra ve Paris’te tekrarlıyor. Performansı her tekrarladığında değişiklikler yapıyor. Yaklaşık 40 yıl sonra Paris’te performansı tekrarladığında sahnede ilk kez konuşuyor. “Cut Piece benim dünya barışı için umudum. 1964 yılında ilk performansımda yüreğimde öfke vardı, ruhumda fırtınalar esiyordu”.
MAVİYE BOYANAN BEYAZ ODA
Neden öfke diye merak edebilirsiniz? Çünkü Ono çocukluğunda, 1945 yılında Tokyo’nun bombalanmasını ve Hiroşima’yı yakından yaşamış. Ailesiyle Tokyo’dan kırsal kesimine sığınmış, kardeşi Keisuke ile birlikte açlık çekmiş, gökyüzüne bakarak hayaller kurmuş. “O günlerden itibaren gökyüzüne tutuldum” diyen Ono’nun işlerinde zaten gökyüzü temasına sıklıkla rastlamak mümkün. Sıkı bir barış aktivisti olmasının altındaki nedenlerden biri de çocukluğundaki savaş travması olabilir. Şimdi geliyorum sergide en çok sevdiğim işe ‘Bir Renk Ekle’ye. Ono, Mülteci Teknesi diye de bilinen işini ilk kez 2016 yılında gerçekleştirmiş. Bembeyaz bir odaya, beyaz bir tekne yerleştirip ziyaretçilerden mavi kalemlerle duvara ve tekneye göç sorunuyla ilgili sözler yazmalarını istemiş. Sergiyi ziyaret ettiğimde ne yazık ki, duvarlarda da teknede de beyaz bir boşluk kalmamıştı. Ama mavinin açığından koyusuna çeşitli tonlarına boyanan duvarlar ve tekne o kadar güzeldi ki. Yazılan cümleler arasında göç sorunundan ziyade ‘Free Palestine’, ‘Free As sange’ gibi cümleler gördüm.
91 yaşında gözlerden uzak bir çiftlikte yaşayan Yoko Ono’nun Lennon’nun unutulmaz şarkısı ‘Imagine’in yazılmasında ve bestelenmesinde payı olduğu birkaç yıl önce nihayet eleştirmenlerce kabul edildi. Lennon’nun bu şarkıyı yazarken Ono’nun Grapefruit kitabından ilham aldığı zaten biliniyordu. Ancak şarkının iki sanatçının ortak işi olduğu gerçeği şarkının yazılmasından 46 yıl sonra resmileşti. Serginin sonundaki odada yer alan, Ono’nun katılımcı enstalasyonu ‘My Mommy İs Beautiful’ ilk kez sanatçı tarafından 2004 yılında sergilenmiş. Sanatçı sizden 15 metrelik bir alana annenizin fotoğrafını ya da ona yönelik mesajlarınızı iliştirmenizi talep ediyor. Sergiyi gezdiğim gün bu alanda boş yer kalmamıştı.