Yok artık, daha neler!

“Bağcıyı dövme” değil “üzüm yeme” niyetiyle kaleme alınan bu yazıda yer-zaman-firma adı- idare adı gibi ayrıntılara yer verilmemiştir. Ama “Yok artık, daha neler! Bence abartıyorsun” diyenlere, olayla ilgili tüm belge ve bilgilere sahip olduğumu da belirtmek isterim.

Dünya tarihinde örneğine az rastlanır bir felaket 6 Şubat 2023’te Türkiye’yi vurdu. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Kahramanmaraş-Hatay aksındaki kırılma 7,7 ölçeğinde büyük bir deprem yarattı. Dokuz saat sonra aynı aks üzerindeki ikinci kırılma bölgede 7,6 ölçeğinde ikinci bir deprem yarattı. Yüzeye yakın ve yanal atımlı bu depremler bölgede büyük bir yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre her iki depremde 51 bin kişi öldü ve 108 bin kişi yaralandı. Gerçek rakamların çok daha yüksek olduğuna ilişkin iddiaları bugün de ileri sürenlere rastlanıyor.

Olay sadece Türk vatandaşlarının değil neredeyse vicdan sahibi tüm dünya insanının yüreğini yaktı. Böyle bir büyük felaketle sadece AFAD’ın baş etmesi mümkün değildi. Gerek ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları gerekse diğer ülkelerden gelen kurtarma ekipleri harekete geçti. Depremin gerçekleşmesinden 296 saat sonra bile 1’i çocuk 3 kişi enkaz altından kurtarıldı.

Özellikle İskenderun’da denize çöken binalar içinde kalan insanların bir kısmının suya gömülerek boğulduğu yönündeki iddialara yürek dayanmıyordu. Profesyonel dalgıçlar, yıkıntılar ve kirli su içindeki bu cesetleri bulamıyordu. AFAD tedarikçilerine başvurarak “bize acele el sonar cihazları temin edin” deyince, bir tedarikçi firma hemen Kanada’daki firmaya sipariş veriyor. Kanada firması da zaman kaybetmeden ürünleri Türkiye’ye gönderiyor. “AquaEye” adlı 25 adet “Yapay Zekâ Tabanlı İnsan Tespit El Sonarı”nın ithalat işlemleri için harekete geçiliyor. Cihazın kullanma kılavuzunda “Sualtındaki cesetlerin yerini tespit etmek amacıyla kullanılır” deniliyor. Kısacası, “yakınımı depremde kaybettim, bari cesedini bulup da gömeyim” diye düşünen insanların yüreklerine bir nebze de olsa su serpme amacıyla bu el sonarları ithal ediliyor ve bölgede kullanılıyor.

Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne muhatap olarak yazdığı yazıda, anılan eşyanın “3065 sayılı KDV Kanunu’nun 13/F maddesi gereğince KDV’den, 4760 sayılı ÖTV Kanunu Genel Tebliği’nin 7.1.1 maddesi gereğince 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167/3-a maddesi 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 67. maddesine istinaden gümrük vergilerinden istisnası kapsamında Gümrük, KDV ve ÖTV’den muaf olduğu” belirtilerek, anılan eşyanın ithalatı için izin talep ediyor.

Ancak, kamuda sıkça yaşanan eski yazıları “kopyala-yapıştır” şeklinde hazırlandığı anlaşılan yazıda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167’nci maddesinin 12-b fıkrasına atıf yapılacağına, İçişleri Bakanlığı’na silah ve teçhizat ithalatı konusunda muafiyet sağlayan 167/3 maddesine atıf yapılıyor. BİLGE Sistemi üzerinde acele hazırlanan gümrük beyannamesi de muafiyet kodu “GK12F” yerine “GK3” seçeneği kullanılarak dolduruluyor.

4458 sayılı Kanun’un “Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna” bölüm başlıklı 167’nci maddesinin ilgili fıkraları şu şekilde düzenlenmiş:

“Madde 167- Aşağıda sayılan hallerde, serbest dolaşıma sokulacak eşya gümrük vergilerinden muaftır.

…………….

  1. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Kuvvet Komutanlıkları, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün münhasıran asli görevleri ile Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi’nin faaliyet alanı ve (Gümrük) Müsteşarlığı’nın kaçakçılıkla mücadele görevi ile ilgili olarak ithal edecekleri her türlü araç, gereç, silah, teçhizat, makine, cihaz ve sistemleri ve bunların araştırma, geliştirme, eğitim, üretim, modernizasyon ve yazılımı ile yapım, bakım ve onarımlarında kullanılacak yedek parçalar, akaryakıt ve yağlar, hammadde, malzeme ile bedelsiz olarak dış kaynaklardan alınan yardım malzemesi,

…….

  1. Diğer eşya;
  2. a) Malül ve engellilerin kullanımına mahsus eşya,
  3. b) Tabii afetler, tehlikeli ve salgın hastalıklar, büyük yangınlar, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olaylar ile büyük nüfus hareketleri gibi kriz hallerinden zarar görenlere gönderilen eşya,
  4. c) Türkiye’de düzenlenen uluslararası spor müsabakalarında kullanılmak üzere getirilen eczacılık ürünleri.”

Konu Kahramanmaraş- Hatay deprem malzemesi olunca gümrük müşavirliği firması çalışanı da İçişleri Bakanlığı yazısındaki yanlış atfa dayanarak sehven BİLGE Sistemi’ndeki “GK12F” kodu yerine “GK3” kodunu seçiyor. Konuya şekilsel olmaktan öte niteliksel yaklaşan gümrük müdürlüğü de fiili ithal işlemlerini tamamlayınca, anılan 25 adet “İnsan Tespit El Sonarı” gümrükten çekilerek AFAD’a teslim ediliyor.

Daha sonra düzenlenen bir “İkincil Kontrol Raporu”nda anılan ithalat ile ilgili vergi ve ceza tahakkuku yapılması gerektiği belirtiliyor. Olay bir rapor konusu yapınca ilgili Gümrük Müdürlüğü de ithalatçı firmaya 790 bin 506 TL ek vergi tahakkuku çıkararak bundan kaynaklı 2 milyon 371 bin 218 TL para cezası kesiyor. Gerekçe olarak da “Eşyanın Gümrük Kanunu’nun 176/1-3 maddesi kapsamında olmamasına rağmen, ithalinin muafiyet kodu ‘GK3’ kullanılarak eşyanın gümrük vergilerinden muaf olarak işlemlerinin tamamlandığı anlaşıldığından…” hususu dile getirilerek ek vergi tahakkuku ve para cezası alınması yönünde karar düzenliyor.

Konuyu bürokratik dilden uzaklaşıp halkın anlayacağı bir üslupla dile getirirsek, her ikisi de muafiyet sağlamakla birlikte yanlışlıkla bir diğer kodun seçilmesi muafiyet uygulamasını ortadan kaldırmış gibi işlem yapıldığı anlaşılıyor. Oysa bu gibi “usulsüzlükler” için aynı kanunun 241’inci maddesinde salınmış para cezaları var. Gümrük Yönetmeliği’nin “Kanunun 241’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca usulsüzlük cezasını gerektiren fiiller” başlıklı 82 no.lu ekinin 54’üncü sırasında belirtilen “Ceza gerektiren başka bir durum bulunmaması ve mahiyeti aynı olmak kaydıyla, gümrük beyannamesine düzeltme yapılması” işlemi için 828 TL usulsüzlük cezası kesilmesi gerekirken, neden vergi ve ceza olarak (790.506 + 2371.218) = 3.161.724 TL talep edildiğini anlamak güç.

Kahramanmaraş-Hatay Depremi’nin yarattığı kayıplarımız yüreğinde hiçbir sızı yaratmadı mı?  “Ceset arama sonar cihazı” için yanlış seçilmiş de olsa hem “GK3” hem de “GK12F” kodları aynı gümrük muafiyetini sağlamıyor mu? Savunma hazırlamak için ihracatçı Kanada firmasından edinilen ek belge ve bilgiler nedeniyle olaydan diğer ülkeler de haberdar oluyor. Bu tür davranışlar, yabancı ülkelerde “Aman aman, doğal afetlerde Türkiye’ye yardımcı olmayın. Bu ülkede bürokratik ayrıntılar insan hayatından çok daha önemli!” imajını yaratmayacak mı?

“Tasalanma, yanlış karar yargıdan döner” denilebilir ama insan “yok artık, daha neler” demeden de duramıyor.

Tüm yazılarını göster