Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinde mükelleflere bazı harcamalarını beyanname üzerinden düşme hakkı sağlanmıştır. Bu listedeki harcamalardan beyannamelerde en sık görülen eğitim ve sağlık harcamaları indirimidir. Bu sebeple bu yazımda bu konudaki indirim hakkını ele alacağım.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/2 maddesine göre; gelir vergisi beyannamesi verenler toplamı, beyan ettikleri gelirin %10'unu aşmamak şartıyla, Türkiye'de yaptıkları ve tevsik ettikleri, kendilerine, eşlerine ve küçük çocuklarına ait eğitim ve sağlık giderlerini, beyan ettikleri gelirlerinden indirme hakkına sahiptirler. Bu konudaki idari anlayış Gelir Vergisi’ne ilişkin 20 no.lu Sirküler ile 255 no.lu Genel Tebliğ'in 4 no.lu bölümünde ve özelgelerde yer almıştır.
Bu indirim hakkından, gelirlerini yıllık beyanname ile beyan eden bütün mükellefler yararlanabilmektedirler. Bu husus ise istisna veya beyan sınırları dolayısıyla beyanname vermeyen mükelleflerde ve özellikle bir işverenden ücret almaları dolayısıyla beyan hakkı olmayanlar yönünden bir eşitsizlik ve adaletsizlik yaratmaktadır
Kanunda sadece “eğitim” ve “sağlık” harcamalarının indirim konusu yapılabileceği vurgulanmıştır. Eğitim harcamalarına örnek olarak, öğrenciler için, eğitim amacı ile eğitim ve öğretim kurumlarına, anaokulu, kreş ve dershanelere yapılan ödemeler; sürücü ve müzik kurslarına ödenenler dâhil, eğitim amaçlı tüm kurs ücretleri, okul servislerine ve öğrenci yurtlarına ödenen ücretler, eğitim CD'leri, kitap ve kırtasiye bedelleri ile eğitim araç ve gereçleri için yapılan harcamalar sayılabilir. Buna karşılık spor kurslarının ücretleri; üniversite ve okullara giriş hazırlığına yönelik dergiler ile mesleki dergiler hariç gazete ve dergi bedelleri; müzik âletleri, bilgisayar, eğitim amaçlı olmayan CD ve disket bedelleri; tiyatro, konser ve sinema giriş ücretleri, yabancı ülkelerdeki eğitim kurumlarına yapılan ödemeler, okul aile birliği ve okul koruma derneklerine yapılan bağışlar ve Türkiye'de vergi mükellefi olmayan okullara ödenen eğitim ücretleri ile devlet okullarına ödenen harçlar kapsama girmemektedir. Bu uygulamada dikkate alınabilecek sağlık harcamalarına örnek olarak da teşhis ve tedavi amacı ile yapılan her türlü muayene, tahlil, röntgen, ultrason, tomografi, MR, check-up, ameliyat, fizik tedavi ve diş tedavisi ücretleri ile özel hastane ücretleri her çeşit protez, sağlık malzemesi ve tekerlekli sandalye giderleri ile numaralı gözlük ve lens giderleri; doktor raporuyla alınan cilt sağlığına ilişkin harcamalar sayılabilir.
Beyannamedeki kazançtan indirilebilecek olan bu giderlerin, mükellefe, eşine ve küçük çocuklarına ait olması gerekmektedir. Eşlerden her ikisinin de gelir vergisi beyannamesi vermesi durumunda, eşlerden her biri kendi eğitim ve sağlık harcamalarını indirebilirler. Aynı harcamanın her iki eşin beyanında da mükerrer olarak dikkate alınmaması gerekir. “Küçük çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları ifade etmektedir.
Bu harcamaların beyannamede indirim konusu yapılabilmesi için Türkiye'de yapılmış olması şarttır. Bu nedenle Türkiye gümrük bölgesi dışı sayılan yerlerde yapılan harcamalar, Kıbrıs'ta yapılan harcamalar kapsama girmez. Yurt dışından posta ile veya başka şekilde getirtilen ilâç ve kitaplara ilişkin giderlerin de indirimden yararlanması da mümkün değildir.
Öte yandan bu harcamaların fatura, serbest meslek makbuzu, yazar kasa fişi, ödeme kaydedici fiş gibi bir belge ile kanıtlanması gerekmektedir. Ancak bu belgelerin beyannameye eklenmesi gerekmemekle birlikte elektronik beyannamede bu harcama belgelerinin listelenmesi talep edilmektedir. Öte yandan bu belgelerin zamanaşımı süresince istenildiğinde ibraz edilmek üzere saklanması gerekmektedir.
İdari anlayışta harcamanın mükellef tarafından yapıldığının kanıtlanması istenilmektedir. Oysa bazı belgelerde bu olanaksızdır. Burada nihai tüketim harcamaları söz konusudur. Nihai tüketicilerin ise illa fatura alma zorunluluğu yoktur. Kredi kartı ile yapılan ve ödeme kaydedici cihaz fişi ile belgelendirilen harcamalarda, genelde fiş üzerinde ilk harfleri ile de olsa kart sahibinin adı ve bir kısmı kapalı da olsa son dört rakamı itibariyle kartın numarası yer aldığından, burada harcamanın kime ait olduğunun belirlenebilir olması sebebiyle bir sorun yaşanmamaktadır. Ancak vergi idaresi özellikle mahsup taleplerine dayalı kontrollerde harcamanın kim tarafından yapıldığının tespitine elverişli ödeme kaydedici cihaz fişlerini kabul etmemektedir. Bu gibi durumlarda tek ve zorunlu yol yargıya başvurudur. Zira vergi mahkemeleri açılan davalarda, harcamanın fatura ile tevsiki zorunluluğunun olmaması ve ödeme kaydedici cihaz fişlerinin kredi kartı ödeme bilgilerinden harcama yapanın tespit edilebilir nitelikte olduğu gerekçeleri ile kabul kararları vermektedir. Tabii ki bu konuda dileyenler, konuyu ihtirazi kayıtla beyan yolu ile de yargıya taşıyabilirler.