Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Asgari ücret, 2002 yılı ortasına kadar her yılın sonunda hükümet ve işçi sendikaları temsilcilerinden oluşan kurul tarafından ve uzun süren pazarlıklar, en ince hesaplar yapılarak belirleniyordu. Ancak 2021 yılının eylül ayında uygulamaya konulan ve üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme programının bir ögesi olarak politika faizlerinin düşürülmesi sonucu başlayan döviz kurlarındaki artış, yüksek enflasyon nedeniyle asgari ücretliler zor durumda kalmasını önlemek için yılın ikinci yarısında ek zam verilmişti.
2022 yılı başında ve ortasında yüksek oranda zam verilmesine rağmen enflasyonun yüksek seyretmesi nedeniyle maaşlar kısa süre sonra enflasyon karşısında eriyip gitti ve söz konusu kesimin için alım gücü düşmeye, hayat pahalılığı artmaya, devam etti. Yılbaşında 4 bin 253 TL olan asgari ücret Temmuz 2022’den itibaren 5 bin 500 TL ye yükseltilmiş oldu. 2023 yılı başında da %54.5 zamla 8 bin 506 TL ye yükseldi.
Ülkemizde asgari ücretlilerin çalışanlara oranı %38 gibi yüksek bir rakamdır. Yani yaklaşık 3,3 milyon kişi hatta aile asgari ücretle yaşam savaşı vermekte, geçim sıkıntısı ile mücadele etmektedir. Asgari ücretin artması sonucu işverenler için de önemlidir. Çünkü ücret artışları tüm çalışan kesime yansıtılacaktır ve bu da ek maliyet demektir. Artan maliyetler ise fiyatlara yansıtılmak zorundadır ve enflasyon yükselecektir.
Örneğin 40 kişi çalıştıran bir işletmenin seyyanen 2 bin 500 TL personele zam yaptığını düşünelim. Aylık sadece işçi masrafı 100 bin TL artacak demektir. Söz konusu işletme aylık 500 bin TL ciro yapıyorsa en az %20 ürünlere zam yapmak zorundadır. Aynı işletme, aylık 1 milyon TL ciro yapıyorsa en az %10 zam yapacaktır. İşletmelerin sadece personel giderlerini baz alarak yaptığımız yukarıdaki hesaplar ek maliyet getirmektedir. Ek maliyet sadece personel giderleriyle sınırlı değildir. Elektrik, doğalgaz, nakliye gibi giderler de eklendiğinde tahmin ettiğimiz zam oranlarının yetersiz kalacağı ve zam oranının daha da yükseleceği gerçektir.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım esas konu asgari ücretin alım gücüne olan etkisidir. Baz etkisiyle birkaç ay enflasyon düşme eğilimine girse de zamlar devam ettiği müddetçe alım gücünü olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla asgari ücrete ne kadar zam gelirse gelsin alım gücünü arttırması önemlidir. Bu da ancak fiyat artışlarının durağan seyretmesi ile mümkün olacaktır.
Asgari ücret miktarı hesaplanırken çalışanların rahat etmesinin yanında işverenlere de getireceği ek maliyet dikkate alınmaktadır. Yaklaşık %44 oranında işverene yük getirmektedir. Bu maliyetler, büyük işletmelerde sorun olmayabilir ama küçük ve orta işletmelerin mali gücü yetersiz kaldığı takdirde işten çıkarmalar gündeme gelebilir. Bir diğer konu da kayıt dışı işçi çalıştırmanın artabileceği endişesidir.
Asgari ücret artışı sadece çalışanları değil, emekli maaşlarını, işsizlik maaşlarını da etkileyecektir. Bugüne kadar asgari ücrete yapılan zam oranı en yüksek 2022 yılında gerçekleşmiştir. Asgari ücrete gelen zammı iki farklı şekilde hesaplamak mümkün. Örneğin 1 Ocak itibariyle yaşanan değişime bakmak. Yani her yıl 1 Ocak’taki asgari ücreti bir sonraki yıl aynı tarihteki asgari ücret ile karşılaştırmak ve artış oranını bulmak. Diğer örnekte ise her yıl asgari ücretin ortalamasını almak ve bir sonraki yılda ortalama asgari ücret ile kıyas etmek.
Kaynak: ÇSGB
Yılsonu belirlenen asgari ücret bir sonraki yıl geçerli oluyor. Enflasyonun yine yüksek olduğu 2000’li yılların başında aynı yıl içerisinde 3 farklı asgari ücretin kullanıldığı bile oldu. Bu durumda yıllık ortalama asgari ücretli belirlemek gerekiyor.
Asgari ücret zammının en düşük olduğu yıl ise yüzde 5,9 ile 2007 oldu. 1 Ocak 2006’da 380 TL olan ücret 1 Ocak 2007’de 403 liraya yükseldi.
Kaynak: ÇSGB
İkinci seçenek olan yıllık ortalama asgari ücretteki artışlarda ise en yüksek zam 2004 yılında yüzde 37,5 ile geldi.
2003’te 226 TL olan asgari ücret 2004’te 311 TL’ye yükseldi. 2016’da ise yüzde 33,5’lik bir zam yaşandı.
2015’te 975 TL olan asgari ücret 2016’da 1301 liraya kadar yükseldi. 2003’teki zam oranı ise yüzde 30 oldu.