İstanbul Sanayi Odası’nın 500 büyük sanayi kuruluşuna dair kapsamlı çalışması var. Ülkemiz sanayiinin gidişatına dair temel verileri içerir. Geçen ay 500 Büyük Sanayi Kuruluşları 2023’ü yayınladılar. Dün İSO İkinci 500 bulgularını okuduk. Özet; “her şeye rağmen, yıkılmadık, ayaktayız.”
Bu “her şeye rağmen” çok önemli… İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan; “üretimden satışları enflasyonun altında büyürken, İhracatlarının da bir önceki yıla göre %6,5 daralmasına” dikkat çekiyor ve buna rağmen “Ücretli çalışan sayısındaki % 9,1’lik artış dikkat çekici ve takdire değerdir” diyor.
TATMİN EDİCİ OLMADIĞI AÇIK
Sanayi, bir şeyden çok üretmektir ve Türkiye bir şeyler üreterek var olabilmektedir. Bu açıdan gerek büyükler ve gerek ikinci 500’ün üretim verimliliği, ülke için hayati öneme sahiptir. Bahçıvan; gayreti takdir etmekle birlikte sanayicinin katma değer dağılımını, iyileşme sinyallerini tatmin edici bulmuyor.
Haklıdır da… Özellikle üretimden satışlara oranla Ar-Ge harcamalarının son üç yıldır patinaj yapması, dijitalleşme ve yeşil dönüşümün küresel rekabete damga vuracağı bir gelecek açısından dikkate değer. Yine de sonuçlar; yıkılmadılar, ayaktalar, büyümeye, ihracata, istihdama çalışıyorlar.
İKİ SORU İKİ CEVAP / İkinci 500’e dair…
Teknolojide katma değer?
Ellerinden geleni yapıyor olsalar da veriler gösteriyor ki alınacak daha çok yol var. Düşük teknoloji %44,6 iken, orta düşük teknoloji %26,2 düzeyinde… Asıl değer üreten alanlara bakıyoruz; Orta yüksek teknoloji %25,7 ve yüksek teknoloji ise sadece %3,6. Oysa yüksek teknoloji %10’u aşabilmeliydi.
Acaba gayret mi eksik?
Aslında gayret var fakat nitelikli gayret, başka bir şey. Organize sanayi bölgelerimizi gezerken gördüğüm, bu konuda yavaş yavaş “nitelikli Ar-Ge” arayışlarının geliştiğidir. Ar-Ge’ye 4 milyar lira harcamışlar ama hala üretimden satışların ancak %0,4’üne ulaşabilmişler. Ha gayret diyorum.
NOT
REKABETİN YENİ KURAL KOYUCUSU; GENÇ GİRİŞİMLERLE BÜYÜME
Dünya, bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan durgunluğun pençesinden yüksek ve nitelikli büyüme çıkarma gayretinde… Türkiye ise taşıdığı potansiyeline varabilmek için farklı bir uyanışı yaşıyor. Bu noktada gözler; Türk sanayicisinin teknolojiye yaklaşımındaki değişimde…
İSO, sanayimizin amiral gemisi olarak, bünyesindeki sanayicilerle bu değişimi tetikleyebilme gücüne sahip… Yüksek teknolojili üretim, katma değerli ihracat ve küresel arenada daha iyi bir yer edinme gayretimiz… Start-up’larla birleşme… Ancak olgu şu ki, ülkede start çok ama up yeterince değil henüz
Yeni girişimler için artık fırsat çok daha büyük. Zira bir yanda teknoloji gelişiyor. Bir yanda büyük şirketler agresif büyümek için farklı alanlara yöneliyor. Girişimci ruhu canlı tutun, fikirlerinizi hayata geçirin, çünkü bunun iklimi doğuyor. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar, yaratıcılığımızı tetikleyebilir.
Erdal Bahçıvan’a göre rekabetin yeni yüzü, entelektüel sanayici aklının devreye alınmasıyla beliriyor. Bunu zaten zorunlu kılıyor; “teknoloji üreten şirketlerle, teknoloji üreten start-up’larla daha yakın olma ihtiyacı; onları bünyelerine daha çok katmaya yöneltiyor. Bunu başarmaya yaklaşıyor gibiyiz.
Rekabetin koşullarının değiştiğini gören bir entelektüel sanayici aklı, İstanbul’da da kendisini göstermeye başlıyor. Gayret, umut ve teşvikimiz; entelektüel sanayici aklını ziyadeleştirmek…