BİRLEŞMİŞ Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26’ıncı Taraflar Konferansı (COP26) için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile birlikte Glasgow (İskoçya) yolundayız.
Bakan Kurum’un heyetinde TOKİ Başkanı Ömer Bulut, İlbank Genel Müdürü Yusuf Büyük, Çevre Yönetimi Genel Müdürü Eyyüp Karahan, Özel Kalem Müdür Yardımcısı Mehmet Özerdem, Basın Danışmanı Fatih İbiş var.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı, Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Mehmet Emin Birpınar, konferansın ilk gününden itibaren Glasgow’a kamp kurmuş bulunuyor.
Konferansın açılışına katılan Murat Kurum, Glasgow’da bu kez “Üst Düzey Oturum”da Türkiye adına konuşacak.
Kurum, uçakta meslektaşlarım Nazlı Çelik ve Mehmet Acet’le birlikte gerçekleşen sohbetimize sanayi devriminden girdi:
- Sanayi devrimini kaçırmıştık. Teknoloji devrimini de kaçırıyoruz. Şimdi önümüzde “yeşil kalkınma” süreci var. Tüm dünya buna dahil oluyor.
Dünyada bu konuda dile getirilen kuşkuya işaret etti:
- “Yeşil kalkınma”yı gelişmiş ülkelerin “yeni pazar yaratma planı” gibi görenler var. Ancak, biz öyle düşünmüyoruz.
Türkiye’nin geçmişte “maruz kalan, izleyen ülke” konumunda kaldığını vurguladı:
- “Yeşil kalkınma”da politika belirleyen, yön veren ülkeler arasında yerimizi alma fırsatı var. Bu fırsatı iyi değerlendirmek, kaçırmamak gerekiyor.
Türkiye’nin bu yolculuktaki enerji tarafının altını çizdi:
- Ülkemizin elektrik üretimi kapasitesinin yüzde 53’ünü artık “yenilenebilir enerji” oluşturuyor. “Yenilenebilir enerji”de Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’nci sırada bulunuyoruz. Bu, önemli bir seviye.
İklim değişikliğinin etkilerini tüm dünyanın yaşadığına dikkat çekti:
- Grönland’a yağmur, çöle kar yağıyor. Daha da önemlisi dünyada da, ülkemizde de sel felaketleri, aşırı sıcaklara dayalı orman yangınları daha sıklıkla yaşanıyor. Dünyada afetlerin yüzde 91’inin iklim değişikliği kaynaklı olduğu görülüyor.
Dünyada ortalama hava sıcaklığının 1970’lerdeki 13.7 derecelik düzeyinden 14.7 dereceye çıktığını kaydetti:
- Ülkemizde 1970’lerde 13.1 olan ortalama sıcaklık, 15 derecenin biraz üzerine çıkmış bulunuyor. İklim değişikliği en fazla Akdeniz Havzasında hissediliyor.
Selden fırtınaya, depremden aşırı sıcaklık, kuraklık dahil iklim değişikliği nedeniyle yaşanan felaketlerin faturasından örnekler verdi:
- 2000-2019 döneminde ABD’nin iklim değişikliği kaynaklı felaketlerden gördüğü zarar 1.3 trilyon dolar düzeyinde bulunuyor.
- Asya’da da 1 trilyon 26 milyar dolara ulaşıyor. Bu faturada Çin’in payına 482 milyar dolar düşüyor.
- Avrupa ülkelerinin karşılaştığı zarar 271 milyar dolar düzeyinde seyrediyor.
Ardından ekledi:
- Yani, bütün dünyada bizi “yeşil ekonomiye, kalkınmaya” geçişe zorlayan bir süreç yaşanıyor.
Paris İklim Anlaşması’nın bu süreçte 1990’lardan itibaren gündeme geldiğinin altını çizdi:
- 2016 yılında bizim de aralarında bulunduğumuz 195 ülke anlaşmaya imza attı, taraf oldu.
Anlaşmanın TBMM’de de onaylandığına vurgu yaptı:
- Aslında karbon salınımında sabıkalı ülkeler arasında değiliz ama dünyamızı korumaya taraf olmamız gerekiyordu, olduk.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye’nin 2053’te “sıfır atık, karbon nötr” düzeyine ulaşması için yol haritasını çizecek, stratejiyi belirleyecek…
Hazırlanacak strateji Türkiye’nin “yeşil kalkınma” yolculuğunda öne çıkmasını sağlar mı?
Türkiye’ye ‘fon haksızlığı’ vardı
ÇEVRE, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u Glasgow’da Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın karşıladı.
Kurum’la uçakta başlayan sohbetimiz, konakladığımız Edinburgh’a giderken sürdü. Kurum, Paris İklim Anlaşması’nda Türkiye’ye haksızlığın söz konusu olduğunun altını çizdi:
- Türkiye, “gelişmiş ülkeler” listesinde yer alıyor. Bu listede yer aldığımız için “yeşil dönüşüm” yolculuğunda fon desteği verilecek ülkelerin dışında tutuluyoruz. Yani, emisyon azaltma sözü veriyoruz ama fon desteği verilmesi düşünülmüyor.
Çin’in ek listeler dışında olduğunu kaydetti:
- Çin, emisyon azaltma konusunda taahhütte bulunmazken, “yeşil dönüşüm” fon desteği alması söz konusu olacak.
ABD, Japonya ve Almanya’nın başında yer aldığı 23 ülkenin “yeşil dönüşüm fonu” oluşturacağını vurguladı:
- 100 milyar dolarlık bir fon oluşacak. Bize bu fondan katkı verilmesi söz konusu olmayacak.
Bu noktada 2018 yılı emisyon değerlerini paylaştı:
- Çin: Yüzde 28
- ABD:Yüzde 18
- Hindistan:Yüzde 8
- AB ülkeleri:Yüzde 8
- Rusya:Yüzde 5
- Türkiye:Yüzde 1
Türkiye’nin emisyonu düşürmeye başladığının altını çizdi:
- Yıllık 569 milyon ton emisyon söz konusu iken 2019’da 506 milyon ton emisyon ürettik. Yani, emisyonu azaltmada başarılıyız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye fon konusunda yapılan haksızlığı her COP konferansında dile getirdiğini bildirdi:
- Biz de Bakanlık olarak Cumhurbaşkanımızın çizdiği yönde müzakereleri yürüttük. Haksızlığın giderilmesini muhataplarımıza sürekli anlattık. “Emisyon azaltmaya hazırız ama bize fon desteği verilmeli” dedik.
3 yılda 3.1 milyar dolar fon gelecek
ÇEVRE, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “iklim değişikliği fonu” konusundaki haksızlığı Almanya Şansölyesi Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron başta olmak üzere muhatap liderlere anlattığını belirtti:
- Sonunda Almanya, Fransa Kalkınma Ajansı ve Dünya Bankası üzerinden EBRD devrede olmak üzere Türkiye’ye 3 yılda 3 milyar 150 milyon dolar ayrı kaynak kullandırılması için mutabakata varıldı.
Söz konusu kaynağın bir bölümünün hibe olacağını kaydetti:
- Kaynağın kalan bölümü imtiyazlı kredi şeklinde gelecek. Kaynak, hazırlanacak projeler bazında kullandırılacak. Bu kaynaktan özel sektörün dönüşüm yatırımlarında proje bazlı yararlanması söz konusu olacak.
3 yılın sonunda yeni fonun devreye girmesinin de söz konusu olacağını bildirdi:
- Gelecek fon, dönüşüm yatırımları konusunda kaldıraç etkisi yapacak. Yani, yapılacak yatırımlar gelecek fonun 4-5 katı düzeyinde olabilecek.