Yeşil Gelecek mi Gelmeyecek mi?

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün MIT Technology Review Insight mecrasında yayınlanan “Yeşil Gelecek Endeksi (Green Future Index)” önde gelen 76 ülke ve bölgeyi düşük karbonlu bir gelecek inşa etmek konusundaki ilerlemeler ve taahhütler açısından sıralıyor. Endeks yenilenebilir kaynaklara, inovasyona ve yeşil finansa yatırım yaparak ekonomilerin temiz enerjiye, sanayiye, tarıma ve topluma yönelme derecesini ölçüyor. Araştırmada ayrıca, çevre koruma ve hükümet iklim politikalarına da değiniliyor. Endeksin genel sıralaması ülkelerin karbon emisyonları, enerji geçişi, yeşil toplum, temiz inovasyon ve iklim politikaları başlıklarına göre incelenmesi sonucu verilen puanların toplanmasıyla oluşturuluyor. Karbon emisyonları başlığı bütün ülkeleri karbondioksit emisyonu katkısına, yakın geçmişte görülen toplam emisyonlardaki değişime ve sanayi, ulaşım ve tarım olmak üzere üç temel üretkenlik etkeninin her birinde rapor edilen değişime göre sıralıyor. Enerji geçişi başlığında ise yenilenebilir enerji kullanım düzeyi değerlendiriliyor. Yeşil toplum başlığı altında toplumun gösterdiği geri dönüşümü artırmak, enerji verimli binalar geliştirmek gibi çabalar dikkate alınıyor ve de doğal ve ekili ağaçlandırma alanındaki son beş yılda görülen ortalama değişim ölçülüyor. Yeşil inovasyon başlığında ülkelerin inovasyon yoluyla karbonsuzlaştırmayı teşvik etmek çabaları sıralanıyor. İklim politikaları başlığında sera gazlarını azaltmayı amaçlayan devlet düzeyindeki faaliyetler ve genel politikalar yer alıyor.

2022 yılı ülke sıralamasında Avrupa, ilk 20 içerisinde yer alan 16 ülkeyle Yeşil Gelecek Endeksi tablosuna liderlik ediyor. Endekste ilk 10’u oluşturan ülkeler İzlanda, Danimarka, Hollanda, İngiltere, Norveç, Finlandiya, Fransa, Almanya, İsveç ve Güney Kore. İlk sırada yer alan İzlanda yenilenebilir kaynaklar aracılığıyla tükettiğinden daha fazla enerji üreten iki ülkeden biri. Üretilen enerjinin %80’i ısıtma ve soğutmaya gidiyor. Bu oran Avrupa Birliği’nde %23 seviyesinde. Endekste 2021 yılında 45. sırada yer alan Çin’in 26. sıraya yükselmesiyle toplumun yeşillendirilmesinde önemli kazanımlar elde ettiği belirtiliyor.

Endeks iyileştirilmiş iklim politikalarının bazı ülkeleri ileri taşıdığını da ortaya koyuyor. Geçen yıl yapılan sıralamada 17.sırada yer alan Birleşik Krallık’ın enerji alanında yaptığı seri yatırımların da etkisiyle bu sene 4. sıraya yükseldiği görülüyor. Güney Kore, Japonya ve Amerika ilk 20 arasına yeni giren ülkeler. Bu durumun kısmen fikri mülkiyetten kaynaklandığı değerlendiriliyor. Örnek olarak yeşil patentlerde lider olan Güney Kore gösteriliyor. Hindistan endekse göre iklim değişikliği eylemleri konusunda “geride kalanlar” olarak etiketlenen bir grup içerisinde değerlendiriliyor. Geride kalmasının sebebi olarak ifade edilen husus ise ülkenin Covid-19 kurtarma planının geleneksel endüstrileri destekliyor olması ve bu durumun da yeşil politikalara geçişi engellemesi. Salgın Arjantin ve Endonezya gibi ülkelerde de yeşil gündemleri arka sıralara itiyor. Listenin sonlarında yer alan bu tarz ülkeler “iklim çekimserleri” olarak adlandırılıyor. Covid-19’un ekonomik etkileri devam ederken yaşanan belirsizlikler birçok ülkenin ekonomilerine yeniden güç verebilmek için eski karbon yoğun alışkanlıklara dönüşü anlamına da geliyor.

Türkiye genel sıralamada 68. sırada yer alıyor. Karbon emisyonları sıralamasında 74., enerji geçişi sıralamasında 51., yeşil toplum sıralamasında 47., temiz inovasyon sıralamasında 15. ve iklim politikaları sıralamasında 65. sırada yer alıyor.

Peki ülkeler 2050 yılında net sıfır hedeflerine ulaşabilecekler mi? Bu hedeflere ulaşmak mümkün ancak çok büyük değişiklikler gerektiriyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2050 yılına kadar Net Sıfır adlı raporunda bu doğrultuda enerji sistemlerinin tamamının dönüştürülmesi gerektiği ifade ediliyor. Elektrifikasyon, yenilenebilir enerji ve daha temiz fosil yakıtlar dahil olmak üzere çeşitli yaklaşımların karmasına ihtiyaç duyulacağı; tüm bunların da coğrafya, sanayileşme seviyeleri ve diğer birçok toplumsal ihtiyaç gibi yerel özelliklere de bağlı olacağı belirtiliyor.

Çelik, çimento ve plastik gibi ürünler için kimyasal üretimi, süreçlerinde hammadde olarak kullanılan fosil yakıtlardan ötürü azaltımın zor olduğu sektörler olarak değerlendiriliyor. Teknolojinin ölçeğinin büyütülmesi, politika değişiklikleri ve talep yaratılması bu kapsamda adım atılması gereken başlıklar. Bu sektörleri karbondan arındıracak teknolojiler mevcut olsa da gelişim aşamasındalar. Dolayısıyla teknoloji tek başına net sıfır emisyon sağlayamayacak. Politika yapıcıların desteği, düşük karbonlu veya sıfır karbonlu ürünlere talep yaratmaya yönelik teşvikler de gerekecek. Dünya gündeminde bunların yanında iklim konusundaki ilerlemeleri tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşı var. Meclis üyelerinin Rus petrolü yasağını onayladığı ABD’de savaşın ardından artan gaz fiyatları daha fazla sondaj yapılmasını teşvik ediyor. Almanya eski kömür santrallerini yeniden faal hale getirirken Çek Cumhuriyeti’nin de kömüre beklenenden daha uzun süre bağlı kalabileceği ifade ediliyor. Birleşik Krallık’ın ise net sıfır emisyon hedefinden uzaklaşarak petrol ve gaz sondajını genişletebileceği öngörülüyor. Tüm bu gelişmeler yenilenebilir enerji hedeflerinde de bir revizyonu zorunlu kılıyor.

Tüm yazılarını göster