Entegre Raporlama Derneği Türkiye (ERTA) Yönetim Kurulu Başkanı ve YTÜ Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Merkezi (CFGS) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güler Aras, “2023 yılında yeşil finans (bono/tahvil) pazarının büyüklüğünün 4.18 trilyon dolar olduğu hesaplanırken, 2033 yılı için bu rakamın 28.7 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor” diyor.
Küresel sürdürülebilir finans piyasasının değeri 6 trilyon dolara ulaşmış durumda. Türkiye’de yeşil finansman ve kredi pazarı son 5 yılda hızlı bir büyüme gerçekleştirdi.
Bu bilgileri Entegre Raporlama Derneği Türkiye( ERTA) Yönetim Kurulu Başkanı ve YTÜ Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Merkezi (CFGS) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güler Aras veriyor. Prof. Dr. Aras’la COP29 sonrası gerçekleştirdiğimiz sohbette, sürdürülebilir finans piyasasını ve raporlamanın önemini konuştuk. Prof. Dr. Aras’ın yorumları şöyle:
“Dünya genelinde, sürdürülebilir finans piyasasının hızla büyüdüğünü görüyoruz ve yatırım kararlarına çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerinin entegrasyonu giderek daha fazla önem taşıyor. Uluslararası yatırım kuruluşlarının açıklamalarına göre önümüzdeki dönemde ESG’nin etkileyici şekilde öne çıktığını, yatırımcıların neredeyse kaynaklarının yüzde 50’sini ESG bazlı kriterlere göre değerlendireceklerini söylemek mümkün. Küresel sürdürülebilir finans piyasasının değeri, yüksek enflasyon, yükselen faiz oranları, zayıf piyasa getirileri ve tümünü etkileyen resesyon riskinin de dahil olduğu mevcut ekonomik ortama rağmen 6 trilyon dolara ulaşmış durumda. Dünyada yeşil finansman kaynaklarının büyüklüğü de giderek artıyor. Yaklaşık 20 yıl önce başlayan ve özellikle 2015 sonrasında ivme kazanan yeşil finansman alanındaki büyüme, rakamlarda da net şekilde görülüyor. 2023 yılında yeşil finans (bono/ tahvil) pazarının büyüklüğünün 4.18 trilyon dolar olduğu hesaplanırken, 2033 yılı için bu rakamın 28.7 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Dünyanın önde gelen derecelendirme kuruluşu S&P’nin 2023 yılı sonu itibarıyla yaptığı bir araştırmaya göre, Avrupa Birliği’ndeki bankalarda bu oranın yaklaşık yüzde 2.8 civarında olduğu belirtiliyor.”
“Türkiye’de yeşil finansman ve kredi pazarı da son 5 yılda hızla büyüyor, en dikkat çekici büyüme ise 2022-2023 döneminde kaydedildi. Bu büyümenin arkasında; yapay zekanın iş süreçlerine entegre edilmesi, sürdürülebilirlik yatırımlarının artan ivmesi ve Avrupa Birliği’nin 2026’da devreye girecek. Yeşil Mutabakat’a uyum sağlama gerekliliği itici rol oynuyor. Tüm bu gelişmeler, yeşil dönüşüme yönelik büyük yatırımları zorunlu kılıyor.”
“Standardizasyon eksikliği, şirketler için belirlenen kriterlerin kurumlar arasındaki farklılıkları, sürdürülebilir finansman kaynakları hakkında teknik bilgi ve farkındalık geliştirilme ihtiyacı ve finans kurumlarının bu alanda yetkin personel eksikliği gibi faktörler, sürdürülebilir finansmanın etkin bir şekilde gelişmesini engelliyor. Entegre Raporlama Derneği Türkiye (ERTA) olarak bizler yürüttüğümüz çalışmalarımızda konuyu mümkün olduğunca gündemde tutmaya ve özellikle teknik süreçlerle ilgili kurumların gelişimlerine destek sağlamaya özen gösteriyoruz. 6 Kasım’da düzenlediğimiz ‘Uluslararası Sürdürülebilir Finans ve Sorumlu Yatırım Konferansı ve Gong Töreni’ bu çalışmaların bir örneği. Konunun en üst seviyede politika yapıcılarını ve süreçte yer alan tüm tarafları bir araya getiren Türkiye’nin yatırım ortamının iyileştirilmesi, sürdürülebilir finansmana erişim ve sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına yönelik düzenlemeleri ele aldığımız toplantı, bu alanda karşılaşılan zorluklara ilişkin tüm katılımcılar için derinlemesine bir değerlendirme imkanı sağladı.”
Önümüzdeki yıl Türkiye’de 500’ün üzerinde şirket ilk defa “Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları” olan TSRS 1 ve TSRS 2 kapsamında ilk zorunlu raporlamalarını yapacak. Prof. Dr. Aras raporlama sürecinin önemini şöyle anlatıyor:
“Standardizasyon, özellikle global gelişmelerle uyumlu düzenlemeler, tüm kurumların şeffaf, karşılaştırılabilir ve doğrulanabilir bilgi paylaşmasını zorunlu kılıyor. IFRS Vakfı bünyesinde kurulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB), dünya genelinde sermaye piyasalarında sürdürülebilirlikle ilgili açıklamalar konusunda yeni bir dönemi başlatacak ilk iki küresel standardı 2023 Haziran ayında yayımlayarak önemli bir adım attı. Bunlar; IFRS S1 (Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Gereklilikler) ve IFRS S2 (İklimle İlgili Açıklamalar) standartları. Ülkemizde de IFRS S1 ve S2 standartları ile uyumlu şekilde hazırlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS 1 ve TSRS 2), ilk aşamada belirli eşik değerleri sağlayan yaklaşık 500 şirketin sürdürülebilirlikle ilgili finansal bilgilerini ve iklimle ilgili risk ve fırsatlarını zorunlu raporlarla açıklamasını gerektirecek. Şirketler, küresel raporlama standartları ve Entegre Raporlama Çerçevesini kullanarak sürdürülebilirlik çabalarını karşılaştırılabilir hale getirerek, performanslarını daha şeffaf ve ölçülebilir şekilde ortaya koyabilecek. İlk çıkacak raporların kalitesi ülkemizin Yeşil Dönüşüm yolculuğundaki kararlılığını ve gücünü de ortaya koyacak. Bu açıdan sürdürülebilirlik raporlarının üzerine gerektiği şekilde yoğunlaşılması, verilerin şeffaf ve güvenceden geçmiş şekilde paylaşılması büyük önem taşıyor. Kamu ve regülatörler bu konuda üzerine düşen sorumluluğu alarak gerekli düzenlemelere imza atıyor. TSRS’lerin yürürlüğe girmesi, raporlama yapacak ekiplerin kapasite artışı için eğitim sisteminin dizayn edilmesi, güvence denetimlerinin zorunlu hale getirilmesi raporlama eksenindeki en önemli gelişmeler diyebiliriz.”
“Türkiye’de toplam girişimin yaklaşık yüzde 99,7’sini oluşturan KOBİ’ler, özellikle raporlama süreçlerinde çok boyutlu zorluklarla karşılaşmakta. Öncelikle bu işletmelerin raporlama gerekliliklerine hakim olmamaları ve bu süreçlerin işletmelerine sağlayacağı uzun vadeli faydaları yeterince görememeleri, konuya ilişkin gelişmelerini sınırlıyor. Bir diğer önemli sorun ise, KOBİ’lerin konuya ilişkin finansman ihtiyacı ve insan kaynaklarına erişimde ciddi sıkıntılar yaşaması. ERTA olarak öncelikli gündemimizde; Türkiye’nin yeşil dönüşüm yolculuğunu nitelikli projelerle desteklemek, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve sürdürülebilir finansmana erişimde düzenlemelere katkı sunmak, sürdürülebilirlik ve entegre raporlama süreçlerinde farkındalığı ve teknik kapasiteyi artırmak, zorunlu sürdürülebilirlik raporlamasına geçişte global paydaşlarımızla birlikte çalışabilirlik ve bağlantısallık konularında etkin çalışmalar yürütmek yer alıyor. Kurumlarda ihtiyaca yönelik dönüşümü yaratmak için 2025 yılında eğitim ve farkındalık çalışmalarımızı da küresel gelişmeler doğrultusunda genişletiyoruz. Sürdürülebilirlik ve raporlama ekosistemine yönelik KOBİ’lerimizin geliştirilmesi ve desteklenmesi de 2025 yılı öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.”
“Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapanışında, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadeleye yıllık 300 milyar dolar finansman sağlama taahhüdü tartışmalı bir karar olarak öne çıktı. Gelişmekte olan ülkeler için onaylanan finansman geç kalınmış bir adım olarak görülüyor ve bu tutarın ilerleme için yetersiz olacağı değerlendiriliyor. Oysaki yapılan ön çalışma ve COP29’daki toplantılarda gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanması için 2030 yılına kadar yıllık 1 trilyon dolar ve 2035 yılına kadar yıllık en az 1,3 trilyon dolar iklim finansmanına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Bu doğrultuda, iklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil dönüşüm ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinde ivedilikle daha kapsamlı bir finansman mekanizmasının geliştirilmesi gerekiyor. Tabi burada eklemem gereken kritik mesaj tarafların hemfikir olduğu ve en önemlisi uygulanabilir bir mekanizma olması gerekiyor ki gerçekten bu sorunun çözümü sağlansın.”