Ülkemizde üretim yapan bir bilgisayar şirketi kullandığı bileşenlerinin yüzde 51’i yerli olursa ‘yerli bilgisayar markası’ olarak tanımlanıyor. Bazı firmalar için bu çok önemli bir mesele. Bu sene 25’inci kuruluş yılını kutlayan Technopc’nin Kurucu Ortağı Murat Yücel ile konuşuyoruz. 2023’ün sonuna gelirken şirketin büyüme ivmesinin devam edip etmediğini merak ediyorum. Yücel, “İki yıldır ciroda yüzde 30 büyüyoruz. Bu yılı yaklaşık 1,5 milyar lira (42 milyon dolar) ciro ile tamamlayacağız. Şu anda ciromuzun yüzde 5’i ihracattan ama orada da büyüme hızlandı. 15 ülkede distribütör ve entegratörlerimiz oluştu” diyor. Peki, şirket, 25 yaşına gelene kadar ne yaptı? Üretim ve müşteri profili nasıl? Murat Yücel şöyle devam ediyor:
“Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon adetlik PC satışı yapmışız. 2023 yılını 150 bin adetle tamamlıyoruz gibi, geçen yıl 160 bin adetti ama bu yıl fiyatlar yüksek olduğu ve perakende de büyüme sağladığımız için ciro daha iyi. Ara toptanda 300’e yakın iş ortağımız var. Yüzde 70’i kamu olmak üzere 500’e yakın kurumsal müşterimiz var. Fabrikamızda üretimde 90 kişi çalışıyor. Servislerdeki çalışanlarımızla beraber 350 kişilik istihdama yol açmışız. Şu anda bir miktar genişleme yatırımı yapıyoruz. 2024’te kısmet olursa Borsa İstanbul’da halka arz düşüncemiz de var. Halka arz gelirimizle üretimi anlamlı şekilde büyütmeyi planlıyoruz. 5 yıl içinde de 20 ülkede faaliyeti olan 100 milyon dolar ciroya ulaşmış bir teknoloji markası olmayı hedefliyoruz.”
Fenerbahçe’nin VIP tribünlerine 405 ekran yaptık!
Technopc Kurucu Ortağı Murat Yücel, artık ‘bilgisayar’ şirketinden ‘teknoloji’ şirketine dönüştüklerini belirtiyor ve şu bilgileri aktarıyor: “Çünkü sekiz ana sektöre proje bazlı teknoloji üretimi yapıyoruz. Çam Sakura Şehir Hastanesi’nin bilgi ekranlarından, İstanbul Havalimanı için ürettiğimiz 4 bine yakın masaüstü, mini, tümleşik, endüstriyel ve kiosk bilgisayarlara kadar bütün teslim ettiğimiz projelerle gurur duyuyoruz. TOGG’dan Hyundai’ye, Kahve Dünyası’ndan Aselsan’a, Boyner’den Boğaziçi Üniversitesi’ne kadar çok geniş bir müşteri yelpazesi oluşmuş durumda. Birkaç Bakanlık hariç tüm bakanlıklara da proje yaptık, teslim ettik. Son dönemde Türk futboluna da hizmete başladık. Fenerbahçe’nin VIP Tribünleri için ihale açılmıştı. Katıldık ve 45 günde 405 çok özel ekranı üretip projeyi teslim ettik. Sezonun ilk maçına da yetiştirdik. İhalede yabancılarla yarıştık ve kazandık. Şimdi diğer kulüplerimizden de talep alıyoruz.”
Dünya markaları, neden yerli rekabet istemiyor?
Murat Yücel’e, yerlilik oranını soruyorum. Çok ilginç bilgiler aktararak yanıtlıyor: “Bilgisayarda yerlilik bileşenlerin yüzde 51’nin yerli olması ile kabul görüyor. Biz yüzde 53’teyiz, başkaları çok önde görünse de bu halimizle en yerli biziz. Tasarım merkeziyiz ve yakın zamanda birkaç temel bileşeni daha yerli üreteceğiz. Yerlilik oranımız yüzde 60 olacak. Bu konuda çok iddialıyız. Şu anda bile en yerli bilgisayar bizimki. Yerlilik konusu Türkiye’nin kaynaklarının korunması için çok önemli. Biz savunma sanayisindeki çok önemli bir kamu kurumumuzun ihalesine girmiştik. Aynı ihaleye ‘dünya markası bir yabancı’ 60 milyon TL teklif verdi. Bizim teklifimiz ise 35 milyon TL’ydi. O kamu kurumumuz yabancıya, ’35 milyon liralık yerli PC teklifi var’ deyince yabancının teklifi, 21 milyon TL’ye indi. İhaleyi biz kazanamadık ama ‘okkalı bir teşekkür’ aldık ve memleket kazandı. Birilerinin de rekabetsiz ortamlarda bu memleketin kaynaklarını nasıl sömürdüğü ortaya çıktı. Şimdilerde ‘yerli teklif varsa biz girmeyiz’ diyorlar. Neymiş? Yerli ucuzmuş. Hayır, sen pahalısın. Ülkenin kaynaklarını yıllarca fahiş fiyatlarla yemişsin.”